Bütün sorumluluğu benim üstüme yıktı
Merhaba Yeşim Hanım, ben 22 yıllık evliyim. 4 çocuğum var. Eşim çok sorumsuz biri. Çocuklarımı yalnız yetiştirdim desem yeri var. Ne çocuklarıyla ilgilendi, ne benimle ilgilendi ne de eviyle ilgilendi. Eskiden girdiği işlerden sık sık geri çıkardı. Şimdi damadımın yanında çalışıyor. Fazla bir iş yapmadığı için oraya gidiyor. Evin geçimi için bize bir miktar para veriyor gerisine karışmıyor. Yetiyor mu, yetmiyor mu hiç ilgilenmiyor. Yani bütün sorumluluğu benim üstüme yıktı hiçbir şeye karışmıyor. Ne çocuklar nereye gitmiş, ne çocukların okulu ne durumda hiç haberi yok. Evde bir şeyler kırılıp dökülmüş mü ilgilenmez, araba bozulduğu zaman bile ben kendim tamire götürüyorum. Ayrıca kendisine bir fikrimi söylediğim zaman küfrediyor, bağırıyor, öfke patlaması yaşıyor. Kendisine bir şey söylemeye korkuyorum. Birkaç gün bir yere gitse, ne arıyor ne soruyor. 22 yıllık evliliğimizde bana ismimle hiç hitap etmedi. “Alo” diye çağırıyor. Afedersiniz sadece cinsel ihtiyacı olduğunda yakın davranıyor. Kendimi yanında değersiz hissediyorum. Bu arada 2 sene ayrı kaldık, ben değiştim diye yalvardı kabul ettim yine aynı. İşten gelir yemeğini yer koltuğa yatar. Bir şeye karışmaz. Hafta sonu evde olduğu günler kalkar yemeğini yer geri yatar. Akşam yemeğini yer televizyon karşısına yatar. Bir ihtiyacımız mı var haberi yok. Hastalandığım zaman asla gelip bakmaz. Bir kere arabada giderken baygınlık geçirdim. Küfür ederek bağırdı arabayı durdurup indi. “Defolun gidin” dedi. Oğlum olmasaydı ne yapardım bilmiyorum. Oğlum orda bırakıp gelecekti yine ben engel oldum. Ne yapacağımı bilmiyorum. Ne olur bana bir akıl verin. Saygılarımla.
Yeşim Tijen’in cevabı:
Merhaba sevgili okurlar, bir kadın programlarında ortaya dökülen olaylar bir de bana gelen bu mailler olmasa evlilik kurumuna uzaktan uzağa bakıp bayağı saygı duyacağım ama ne o programlardaki kadın ve erkekler ne de bana gelen maillerde yazılanlar ve tabi gördüğüm bildiğim, duyduğum evlilikler bu saygıyı duymama izin vermiyor. Çok fazla göstermelik olarak evli ama gerçekte bir başına yaşanan hayatlar var amalı fakatlı evliler var. Siz de bu göstermelik evlilerdensiniz sevgili okurum. Çocuklarınızı büyütmüşsünüz, evlendirmişsiniz artık rahat edeceğiniz bir zaman dilimine girmişsiniz ama hala o rahatın yüzünü bir türlü görememişsiniz. Anlattığınız kadarıyla eşiniz sorumsuz, vurdumduymaz biri. Eşiniz malesef yaşanası bir insan gibi gözükmüyor. Bunca sene bu eşe nasıl tahammül edebildiniz doğrusu sizi kutlarım. Tahammül konusunda bir ödülü hak etmişsinizdir diye düşünüyorum. Sizin gibi fedakarlık yapan tanıdığım bir anneye, kızı, hayatı boyunca yaptığı fedakarlıklar için "Anne gazoz kapağından bile bir madalyan olmadı" diyerek yaptıklarının boşa gittiğini vurgulamıştı. Gerçekten yapılanlar hep boşa mıdır? İnsanların belki gazoz kapağından bile madalyaları olmayabiliyor ama en büyük madalya kişinin kendi vicdanı, kendi iç dünyasının rahat olması değil midir? Geride kalan geçen zaman, kaçan fırsatlar veya gençlik oluyor da hiçbiri o vicdan kadar önemli olmuyor. Vicdan eşittir huzurdur. Şimdi siz de elinizden geleni hep yapmış olmanın huzuruyla istediğinizi yapmakta özgürsünüz, daha ne olsun? Bunun için kendinizi artık aşmanız ve kararlı durmanız gerekiyor. Elinizdeki ürün bu, ötesi boş bir umut...
Aş Kendini
Mevsimler gelip geçer ya ardı ardına
Kavururken sıcaklığıyla
Yazdan sonbahar çıkagelir
Sarı yapraklarıyla bir gerip hüzünlüdür
Bilmez ki hiç eylül
Sen de kopmalısın kendinden
Bazen rüzgar estirmeli
Bazen de sıcacık
Buz gibi soğuğu da yaşatmalı kimi zaman
Belki bir ağacın yeşil yaprağı
Bir gülün tomurcuğu ol da gel kendinden
Ha bugün ha yarın deme
Öbür gün de var ama
Yarına kim kalır bilinmez
İnsan ruhu özgür olmalı
Baskıya gelmez
Kaçan fırsat keşkelere galip gelmez
Poyraz ol bembeyaz köpürt kıyıları
Samyeli ol çölden estir rüzgarı
İsterim ki sen, sen ol da çık kendinden
Yoksa çıkamazsın hiçbir işin içinden
Yeşim Tijen (Hüzünlü Valizler kitabından)
Evet canım, yazdıklarınızı okuyan biri için aklın yolu birdir. Kim tutar sizi, çocuklar büyümüş birini evlendirmişsiniz bile diğerlerinin sorumluluğunu eminim gereğince taşıyacaksınızdır. İkinci kez de bir araya gelmiş, aklınızda hiç soru işareti bırakmamışsınız. Değişen bir şey olmamış yine aynı adamla karşılaşmışsınız. Çok büyük bir farkındalıklara ulaşmadıysa insan neyse odur. Farklı bir şey ummak kendini kandırmaktır ki hem eşiniz hem siz sizi kandırmışsınız. Enerjisi bitik, kendine bile ışık vermeyen birinden ayrılamıyorsanız tutunduğunuz duygunun adı ümit değil ya bağımlılık ya korkudur. Her şey sizin sorumluluğunuzdaysa ne yapıyorsunuz, ne oldu, ne bitti hiçbir şeyle ilgilenmiyorsa, yan gelip yatıyorsa, küfürler ediyorsa sizi sadece cinsellik için hatırlıyorsa, arabayı bile siz tamire götürüyorsanız eşinize ihtiyacınız yok. Sizin hayatınızda boşuna yer kaplamasın. Siz eşinizi sırf size isminizle hitap etmediği için bile boşamalıydınız... Alo ne demek, Allah aşkına? İnsan yabancıya bile alo diye hitap etmezken eşine ALO diye seslenen bir adam terk edilmeyi bana göre çoktan hak etmiş, geç bile kalınmıştır. Evlilikte, hele hele onlu seneler devrilmiş 20'li senelere gelinmişse sevgi bitebiliyor, eski duygular, heyecan, özlem kalmayabiliyor. Kalması gereken en önemli duygu, saygıyı o güne değin yaptıklarınızla bırakmışsanız işte o zaman yaşlılığınızda huzuru garantiliyorsunuz, değer görüyorsunuz. Saygı uyandırmamış hep eşinizi üzmüşseniz kadınlar bunun intikamını ilerki yaşlarda emin olun alıyorlar. Sevgili okurlar, intikamınızı alıyor olsanız da belli bir yaştan sonra neye yarar? Hayat bazen cesaret diye size bağırıyor. O sesi duymalısınız...
Sesiz Gemi
Artık demir almak günü gelmişse zamandan
Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan
Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol
Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol
Birçok giden memnun ki yerinden
Çok seneler geçti, çok seneler geçti
Dönen yok seferinden
Birçok giden memnun ki yerinden
Çok seneler geçti, çok seneler geçti
Dönen yok seferinden
Bir çare gönüller ne giden son gemidir bu
Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu
Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler
Bilmez ki giden sevgililer dönmeyecekler
Evet sevgili okurlar, bu şiirin boşanmakla ilgisi olmasa bile ne de güzel uydu değil mi? Boşanmak bir bakıma meçhule giden bir gemiye binmek gibi değil midir? Bekar biri olarak yeni baştan hayata merhaba derken hayatın yeniden acemisi olursunuz, artık evli değilsinizdir. Boşanmış biri olarak hayatta yer almaya, var olmaya çalışırsınız. İşte bütün mesele nasıl yer alacağınızda gizli. Eğer kendinize ve değerlerinize değer vererek yer alırsanız başınız hiç ağırmaz sevgili okurlar. Her şey sizin kendinizi nasıl yönettiğinizle alakalı. Kendinizi gevşek yönetirseniz o hayat sizi sallar, sallanırsınız. Dikkatli adımlar atarsanız, yere sağlam basarsanız, önünü arkasını düşünerek adımlar atarsanız ne dersiniz? Azıcık aşım kaygısız başım, oh şükürler olsun... Ne iyi yapmışım da ayrılmışım dersiniz. Seçim sizin sevgili okurum, böyle içinde sevgi ve saygı olmayan bir eşi mi hakediyorsunuz aklınızla harekete edin lütfen.
Sevgiler sevgili okurlarıma...
Çözemediğiniz sorunlarınızı yazın, Yeşim Tijen size önerilerde bulunsun.
İşte sorularınızı gönderebileceğiniz adres: yesimilehayatbilgisi@gmail.com
YORUMLAR