Artık nişanlıyım ama...
Yeşim abla bana da bir şeyler söyleyin lütfen... 3 yıllık bir ilişkim oldu. Onu taparcasına çok seviyordum. Bana güvensizliği ve şüpheliği başlamıştı. Ben tekrar bana güvensin diye çok çabaladım. İlişkiye girdik hatta bana güvensin diye, daha sonrasında ayrılıp barışıp duruyorduk. Biz tekrar konuşmaya başladık ciddileşmişti ilişkimiz ama o sırada bana görücü gelmişti. Ben de bunu ona söyledim hiç oralı olmadı gibi davrandı bana. Ben istemiyorum görücüyü, seni istiyorum dememe rağmen beni kaybetme korkusu olmadı, zor anın içindeydim. Ailem sevdiğim kişiyi istemiyordu, onunla konuşma engelle bitsin demişti. Sevdiğim kişi askere gidecekti bana güvensizliği hâlen geçmemiş ki bana tam anlamıyla eskisi gibi olamıyordu. Çok seviyor çok istiyordu ama bunları konuşmak için evlilik hayatımızı konuşmak için, askere gitmeden önce görüşüp konuşmamızı istedi. Benim o kadar vaktim yoktu ve her ayrıldıktan sonraki barışmamız için sürekli görüşüp konuşalım halledelim diyordu. Bir araya geldiğimizde ise ne konuşabiliyorduk ne halledebiliyorduk, birbirimizi görünce unutuyorduk. Diyeceğim şu ki ben görüşmek istemedim çünkü hep aynı şeyi yapıyorduk hiçbir şey değişmiyordu. Ben görücüyü kabul ettim ve konuşmaya karar verdim. O süreçte bana ulaşmak bile aklına gelmedi, konuştuğumuz sıralarda bile bana yazamıyordu meğerse bana sürpriz yapacakmış her şeyi halletmiş ama keşke ben ona sorduğumda bana da açıklama yapsaymış. Ben zaten zor bi durumun içerisindeydim, paylaşsaydı benimle. Askere gitmiş güya elinde telefonu yokmuş, şimdi o kadar pişman ki aslında benim de vicdanım rahat değil. Direk veda edemeden engelleyip bitirmiştim. Ben artık nişanlıyım ama ben de onu çok severek terk etmiştim. Şimdi de peşimi bırakmıyor ne yapabilirim? Cevabınız için şimdiden teşekkürler.
Yeşim Tijen’in cevabı:
Sessizlik boş değildir, cevaplarla doludur denir. Sizce de öyle değil mi? Biri susunca ne düşünürsünüz? Yani susarak insan neler neler söyler aslında. Ben seni önemsemiyorum. Bunlardan bana ne? Beni ilgilendirmiyor. Sen ne yaparsan yap çok da umurumda. Yapacak bir şeyim yok gibi şeyler demek istenebilir. Sizin sevgilinizin suskunluğunda duyduklarınız muhakkak bunlardı yavrum. Hem susarak verilen cevaplar daha mı çok acıtıyor insanın canını ne? Birinin hadi söylesin, itiraz etsin diye ağzının içine bakarken onun sus pus oturması kişiyi adeta içinde kışkırtır. Onun suskunluğuyla size söylediklerine sessiz kalmak istemezsiniz, en sesli cevabı vermek istersiniz. Siz de öyle yapmışsınız bir müddet sonra en sesli cevabı nişanlanarak vermişsiniz. Sevgilinize sizi istemeye geleceklerini söylediğinizde tepkisizliğiyle, cevap bile vermeyişiyle hissettikleriniz muhtemelen bu yazdıklarımdı; hayal kırıklığı ve öfke. Çünkü biri sizin için değerliyse susmazsınız, ne yapacağınız konusunda konuşmaya, önlemler almaya, çözümler bulmaya çalışırsınız. Üstelik siz sırf onun kendinize inanması, güvenmesi için ilişkiye bile girmişseniz susmaya hakkı var mıydı sizce? Tabi bu davranışınızın yanlış olduğunu belirtmem gerekir. Kimseye kendinizi kanıtlamak için birlikte olmak gibi bir yanlışa düşmemelisiniz. Bu parantezi kapatıp konuya geri dönersek sevgilinizde sizin korkularınız, endişeleriniz karşısında hiçbir tepki olmamış. Bir süre sonra ortadan kaybolmuş. Siz nişanlanmışsınız, o askere gitmiş bir zaman sonra ortaya çıkmış. Ben seni seviyordum, sana süpriz yapacaktım demiş. Siz ondan öğrendikleriniz karşısında ben de onu engellemiştim diye onu masum kılmak ister gibi belirtmişsiniz. Bu sizce geçerli bir bahane mi yavrum? Bunca zaman sonra gelip ben seni seviyordum derse sizin ona bunca zaman nerelerdeydin, sana her şeyi anlatmıştım, çaresiz kaldığımı, zor günler geçirdiğimi, baskı altında kaldığımı söylemiştim. Bunları biliyordun niye zamanında değil şimdi ortaya çıktın? Geç değil mi? diyerek onun bu davranışını sorgulamalıydınız. Çünkü siz telefonunuza engel koymuş olsanız da engeller aşılmak içindir. Günümüzde insanın insana ulaşması çok kolay, askerde bile olsa bu başarılabilirdi. Birini gerçekten çok sevmişseniz engel tanımazsınız. Bu sizce geçerli bence yetersiz kalmış bahane sevgili yavrum. Benim gördüğüm bu gencin aklı sonradan başına gelmiş olmalı. Başka bir açıklaması yok.
“Her kadın onu kitap gibi okuyabilen, güçlü bir erkek ister…” Bunu yazmamdaki gaye sizi şimdiye kadar anlayamamış, derdinize derman olamamış birini seviyorsunuz. Aranızdaki çekim, bağ, sevgi, her neyse onun peşinden gideceksiniz gibi gözüküyor. Tabii ki nişanlınızdan ayrılabilirsiniz. Nişandan dönmekle evlilikten dönmek aynı şey değildir. Nişandan dönmek de hoş değil, birine söz veriyorsunuz. Emin değildiyseniz niye nişanlanıyorsunuz? Bir insanın canını bayağı yakmış olacaksınız. Sizin durumunuzda bir karara varabilmek için çok inceden düşünmek, matematik hesabı yapar gibi hesap yapmak gerekir. İkisinin de artıları eksilerini masaya yatırmak, öyle bir karar varmak lazım gelir ama siz şimdi o ince düşünceye girer misiniz? Duygularınızdan sıyrılıp düşünebilir misiniz? Pek sanmıyorum. Aşk evliliği çok güzel eğer doğru kişiyse. Sorumluluklarına sahip, sizin ruhunuza dokunan, aynı zevkleri taşıyan, beraber kahkahalar atabildiğiniz, hayaller kurabildiğiniz, etrafına saygı duyan, saygı uyandıran ve size güven veren, ailenizin kabul ettiği, size yakıştırdığı biriyle evlenmek güzeldir. Eğer bu saydıklarım yoksa sadece bir bedeni ya da görüntüyü sevmişseniz evlendikten sonra kişilerin üzerindeki pullar bir bir dökülüyor. Geriye gerçeği kalıyor. Geriye gerçek kalınca da keşke deniyor. İşte bu keşkeye düşmemek için bu gencin artılarını eksilerini kendinize göstere göstere en doğru kararı vermeye çalışmanızı öneririm. Zor bir durum. Kalp insanı aklını çelmeye çalışır ama akıl ona yol göstermeye çalışır. Doğrusu ikisin de aynı kişiyi işaret etmesi. Hakkınızda en hayrılı olanı sizin için dileyerek, sevgiler sevgili okurlarıma...
Çözemediğiniz sorunlarınızı yazın, Yeşim Tijen size önerilerde bulunsun.
İşte sorularınızı gönderebileceğiniz adres: yesimilehayatbilgisi@gmail.com
YORUMLAR