Hep kendini bize uydurmuş
Merhabalar Yeşim Hanım, ben 39 yaşında üçüncü evliliği de sonlanmak üzere olan bir beyim. Daha önceki 2 evliliğimden çocuğum yok ve sonradan aldatıldığını öğrenmiş bir erkeğim. Şimdiki eşim ile de 2.5 yaşında bir erkek çocuğumuz var ve eşim boşanmak istiyor. Normalde 5 senelik bir ilişkimiz var. İlk 2.5 senesi çok çok güzeldi. Fakat oğlum dünyaya geldikten sonra yokuş aşağı doğru ilerlemeye başladı ve eşimin söylediğine göre son 1 senemizde de gayet mutsuzmuş. Eşim de 30 yaşında ve onun da ikinci evliliği. İlk evliliginden olan 2 tane de kızı var babasında kalan. Genelde konuşmalarımızda sürekli yanımızda olacağını ve sorunun tamamının ben olmadığından bahsediyor. Kendini toparlaması gerektiğini ve eğer ben de toparlayabilirsem çok daha mutlu olacağımızdan bahsediyor ama ben buna emin olamıyorum. Özellikle girdiğimiz son işten sonra sorunlarımız arttı ve boşanma kararı aldı. Haliyle ben boşanmak istemiyorum ama ne yaptıysam ikna edemedim. Üstelik benim beraber yaşadığım bir de bipolar teşhisi olan annem var. Oğlumu da bana bırakacağı bir protokol hazırladık ama nasıl yetişeceğimi ve hem iş hayatımı hem evladımı hem annemi ve evi nasıl idare edebileceğim anlamında en ufak bir fikrim yok. Kendisi maddi manevi burada olacağım diyor fakat bu yaşadığımız durum içerisinde beni ve evladını bile arkada bırakabildiği için güvenemiyorum da.
Evet ben de problemli bir insanım. 17 yaşında babamı kaybettikten sonra hep tutunmaya çalıştım hayata, erken yaşta yuva kurmak istedim ama hayat hep çelme taktı bana ve bu yaşa geldim hala da takmaya devam ediyor. Bir sürü eksiğim var ama iyi biri olmaktan hiçbir zaman vazgeçmedim. Artık hayata dair ne umudum var ne de yaşama isteğim. Açıkçası sevdiği çikolatadan tutun da en sevdiği müziğe ya da özel günlerde üzerinde ne vardı detayına kadar birçok detayını hatırlamam. Son aylarda depresyonda olduğum için kendisine çok yakın davranmamam, işlerinde sürekli geç gelmesine surat asmak ya da işyerinde çalışıyorken çok fazla ödün verdiği zaman hakkını iste diye söylemem, dışarı çıkmak için ayak diretmem ki hemen hemen hepsi parasızlıktan. Dediğine gore hayatını yüzdelik bir dilime bölersem %10’u uzaktaki kızları, %10’u annem, %20’si bensem geri kalan %60 sorunu kendisi ile alakalıymış. Aslında gerçekten çok uyumlu bir ilişkimiz vardı ama dediğine göre ve artık "Yeter ben de insanım artık kendimi tanıyamıyorum" diyor. Bunda haklılık payı var tamam da o kadar üzerine gitmedim ki hiçbir zaman. Bir de eski eşinden fiziksel şiddet gördüğü için ayrılmış ama ben duygusal şiddet uyguluyormuşum. Fiziksel şiddetin acısı geçiyor fakat benimkiler geçmiyormuş... Ama bunların hepsi son işine girdikten sonra ortaya çıkan şeyler. Bir anda statü, para ve gelecek gördü diye sırtına yük olabilecek (çocuğu bile) arkasında bırakarak yeni hayatına doğru koşuyor. Ama böyle söylediğimde de kesinlikle kabul etmiyor... Bilmiyorum artık hayat çok fazla gri oldu... Çok dayanabileceğimi ya da dayanma isteğimin olup olmadığını bile bilmiyorum. Mahkeme tarihi de açıklandı ve bana hala iyi davranıyor. Fotoğrafımı saklıyor, "Hala dönebilirim, her şey olabilir" diyor, "Bir anda hayatlarımız bambaşka yönlere de kayabilir" diyor. Bir öyle davranıyor, bir böyle. Çok karıştım birbirine. Şizofren gibi sürekli bir şeyler düşünüyorum. Kafamı toplayamıyorum. Bütün manipülasyonlarına inanıyorum... Daha anlatabileceğim çok fazla detay var fakat sizi boğmak istemiyorum. Lütfen bana bir akıl verebilir misiniz?
Yeşim Tijen’in yanıtı;
Merhaba sevgili okurlar,
"İki insanın birbiriyle karşılaşması kadere, tanıştıktan sonra yan yana kalmaları ise onların gayretine bağlıdır." demişler. Biraz eksik kalmış, tamamlayalım.
Birlikteliklerin devamı gayretin yanı sıra karakter özelliklerine, duygusal zekalarına, hayattan beklentilerine, birbirlerine neler kattıklarına bağlıdır. Üzüldüm, üçüncü evliliğinizin de bitmek üzere olması biraz sizin eksikliklerinizle ve eşinizin karakteriyle ilgili bir durum olarak gözüküyor. Eşiniz size bu durumun sebebinin daha ziyade kendiyle alakalı olduğunu söylemiş. Öyle de gözüküyor. Çünkü eşiniz bir anne olarak iki çocuğunu babasında bırakabilmiş. Şimdi de sizden boşanıp ikinizin çocuğunu size bırakacak. Pes diyorum. Bu ne rahatlık! Annelik ruhu eşinize üflenmemiş heralde. Kimse kusura bakmasın kınıyorum. Üç tane çocuk doğurup bırakıp bırakıp kendine başka hayatlar kurması bana tabii ki hoş gözükmüyor. Yazık o üç çocuğa. Anne kendi hayatının peşinde koşarken eksik eksik büyüyecekler.
Size gelirsek sevgili oğlum, biriyle evlenmişseniz onunla ilgili çokça şeye vakıf olmanız, onu ilginizle, sevginizle beslemeniz gerekir ki siz eşinizin sevdiği, önem verdiği birçok şeyi hatırlamadığınızı belirtmişsiniz. Bunlar bir beraberlikte büyük eksiklik. Kuru kuruya sevgi kime yeter? Sözlerle, davranışlarla bütünleşmemişse kadına asla yeterli gelmez. Hiç mi dizi filmleri izlemiyorsunuz? Kadınlar bu dizilerle beklentilerini yükseltiyorlar. Haksız da değiller. Kadın ilgiyle, erkek saygıyla beslenirmiş ya aynen öyle. Biraz çaba duygusal zeka ne çok şeyin üzerini örterdi bilseniz. Düşünceli, ince ruhlu olmak parayla alakalı değil. Biraz hayal gücü ve çabayla birçok şey gerçekleştirilebilirdi. Eşiniz gezmek istediğinde para yoksa hadi termosa çay koyup yanına sandviçle deniz kenarında oturalım diyebilirdiniz. Evlilik biraz hareket ister. Monotonluk kişileri boğar. İnsan kendi hayatında pencereler açarak nefes alabileceği alanları açabilir. Hayatını böylece katlanılabilir hale getirebilir. Maddiyat insanı birçok şeyden geri bırakabilir ama bunlar insanın isterse yapabilecekleri şeylerdir ama gördüğüme göre maddiyatsızlık sizi kilitlemiş. Evet her şey sevgiyle başlıyor ama karşınzdaki kişide sevgiyi saygı kazanarak çoğaltıyorsunuz. Saygı uyandırmadığınızda sevgi eksiliyor, ümitler tükeniyor derken günümüzde çıkış kapısı aralanıyor.
Sevgiliyken neden mutluydunuz? Çünkü birbirinizle gelecekle ilgili umutlarınız, hayalleriniz vardı. Tamamen size ait değildi, onu elinizde tutmak için gayret ediyordunuz. Sorumluluklarınız daha azdı. Evlenince her şey değişiyor, sorumluluklar artıyor. O sorumluluklar her ikiniz açısından yeterince karşılanmayınca birbirinize güzellikler katamayınca herkes sevgisi, umudu ve kapasitesi kadar birbirine katlanıyor. Günümüz evliliklerinin böyle içler acısı bir yanı var. “Dünyaya bir kere geldim” düşüncesiyle hayata bakılınca boşanmak birçok insana zor gelmiyor. Kadınlar biriyle ilgili umutları kalmadığında gitmeye kalkarlar sevgili oğlum. Eşinizin kendiyle ilgili başkaca umutları, hayalleri olmalı. Çok genç, 30 yaşında. Siz de çok gençsiniz bunun farkında değilsiniz evet belki üçüncü evliliğinizi noktalayacaksınız ama insan hayatın içinde yeniden doğar, sizinki de öyle olacak. Bir müddet sonra kendinizi yeniden hayata doğuracaksınız. Hayat devam edecek siz de o hayattan yeniden umut edeceksiniz. Etmelisiniz. Ne yaşarsanız yaşayın asla kendinizden, hayattan vazgeçmemelisiniz. Pes etmek yok yavrum! Neden pes edeceksiniz? Bakın şöyle bir yazı gördüm Twitter’da "Yalnızsın, yürümekte olduğun yol yalnızca senin. Yola dahil olanlar oluyor. Yoldan çıkanlar oluyor ama hepsi geçiyor. O yolda sen kalıyorsun. Sevincinle, kederinle kahkahalarınla, gözyaşlarınla yalnızca sen!"
Şimdiye dek iki evliliğinizi de geride bırakabildiniz, acıları geçti değil mi? Bu da geçecek. Siz kendinizi toparlamak için gayret edeceksiniz. Kendinizi bırakmayacaksınız, kendi kendinize iyi hissettireceksiniz. Siz kendinizi iyi hissetmeye başladığınızda etrafınız da güzelleşecektir. Bu halinizden çıkın lütfen. Kim böyle hayatından bezmiş, yıkık dökük insanı hayatında ister? Dik durun, herkese karşı bilhasssa eşinizin karşısında. Eşinizin size iyi davranmasına, hala fotoğrafınızı saklamasına fazla anlam yüklemeyin. Siz ne diyorsunuz: "Ben iyi bir insanım." Sizin gibi iyi bir insanın hemen fotoğraflarını kaldırmayabilir. Eşiniz boşanmayı niyetine koyduysa bugün boşanmasa bir zaman sonra yine boşanacak bir kadın olarak görünüyor. Niyetine girmiş bir kere.
Hepimiz hayatı yaşadıklarımızla ya da başkalarının yaşadıklarıyla öğreniyoruz. Biliyoruz ki herkese adil değil. Sizin babanızı çok gençken kaybetmeniz, annenizin sorumluluğu hep evliliklerinizde olumsuz etkileri olmuştur. Millet çöpsüz üzüm ararken siz iri çekirdekli üzüm olarak evlendiğiniz kişilere ağır gelmişsinizdir. Bazı durumlar için yapacak bir şey yok. Anneniz tabii ki siz sahip çıkacaksınız. Bütün yaşadıklarınızın içinde güzel bir şey var ama üçüncü evliliğinizde baba olmuşsunuz. Bunu yazarken ben de sizin adınıza mutluluk hissederek gülümsüyorum. Anne-baba olmak bunlar harika duygular. Hayatın sizden aldıklarını bir kenara bırakıp size verdiğine odaklansanız kendinizi bu kadar mutsuz, umutsuz hissetmeyeceksiniz. Gitmek isteyeni tutamazsınız. Onunla bağınız kağıt üzerinde ama çocuğunuzla kan bağınız var. O yüzden sizin umutsuz olmak gibi bir hakkınız yok. O çocuğa umut veren bir baba olmalısınız. Eminim olacaksınız ve bir şey diyeyim size: Evet 39 yaşındasınız, siz kendinizi yaşlı umutsuz mutsuz hissetseniz de dediğim gibi çok gençsiniz. İnandığım bir şey var; hayat kalbi güzel insanların o güzel kalbinin mükafatını mutlaka verir ve tabi edindiğiniz tecrübelerle hayatı, insanları bu kadar hafife alan kadınlardan uzak durmanızı öneririm. İki çocuğunu bırakan bir kadın sizi de bırakırdı ama aşk işte gözleri kör ediyor. Güzel günlere yürüyün yavrum. Hayat, kırkından sonra inanın daha anlam ve güzellik kazanıyor yani hayat sizin için yeni başlıyor, inanın.
Sevgiler sevgili okurlarıma...
Çözemediğiniz sorunlarınızı yazın, Yeşim Tijen size önerilerde bulunsun.
İşte sorularınızı gönderebileceğiniz adres: yesimilehayatbilgisi@gmail.com
YORUMLAR