Evliliğin ilk ayında baskıları yüzünden soğudum
Öncelikle iyi günler, siz olaya tarafsız bakacağınızdan sizinle konuşmak için yazıyorum. Biraz da olsa içimi rahatlatabilmek için...
Biz bir buçuk yıl önce tanıştık, tanıştığımızda her şey çok iyiydi. İki ay sonra her gün kavgalar başladı; benim makyajım, başörtü şeklim, eski arkadaşlıklarım, nasıl ayrıldım, niye ayrıldım, kaç kişiyle konuştum, halim-hareketim... "Sen kızsın, milletin içinde öyle gülme; sen kızsın, erkek arkadaşın olamaz; sen kapalısın, makyaj yapma; o kadar erkeğin içine giriyorsun, makyaj yapma, benim yanıma gelirken yap" diyor. Yapıyorum, bu sefer "eyeliner sürme, kirpik takma" diyor. Düğünlerde takıyorum; "O ne kadar uzun! Doğal dur." diyor. Düğünlere gidiyoruz "Halay çekme!". Çok seviyorum oynamayı, kendim için, mutlu olmak için oynuyorum ama ona göre kız dediğin oturaklı olurmuş. Kapalı insan kendini göstermezmiş. En ufak şeye bahane bulup dövüşüyor. Ben ona güzellikle gitsem, o bana öyle gelmiyor. Hemen sinirleniyor, hemen bağırıyor. "Ben erkeğim, kadın susmalı, sen kadınsın." diyor. Kendisınin istemediği bir şey olsun; mesela annesinin evini temizliyor, ben gitmezsem "Ben sana yardım ediyordum, sen yardım etmiyorsun, hemen söyleniyorsun. Niye aldım seni, ailen bir şey öğretmedi mi?" oluyor. Eski erkek arkadaşımla yaşadıklarımı anlatmadım. Öğrendi, sorun oldu, kendi didikledi, araştırdı. Düğüne gittim, sadece bayanlar vardı. "Halay çekeyim mi?" diye sordum, "çek" diye yanıtladı. Ben halay çekerken yanıma bizim akrabalardan bir erkek girdi. O da ben halay çekerken beni takip ettirmiş, görüntülü arattırmış. Beni arayıp "Ne yapıyorsun?" diye sorduğunda "Oturuyorum" diye cevap verdim. Tepkisini bilmediğimden dolayı kızacağını düşündüm. Sonra "Erkekle halay çekiyorsun, niye yalan söylüyorsun?" dedi. Ben de "Kızacağın için yalan söyledim" dedim. Çünkü onun yüzünden mutlu olduğum şeyi doyasıya yapamıyorum.
Ben de onun o kadar çok sigara içmesini istemiyorum ama gizli gizli çok içiyor. "Alkol alma" diyorum, "Babamın canı sıkkındı, 'iç' dedi, içtik." diyor, benden habersiz içiyor. Dün de alkol yüzünden kavga ettik. Bana "Sen de halay çektin, seni baban kaldırdı halaya. Sen bana bile sormadın, çıktın halay çektin. Makyaj yapıyorsun, ben alkol içince sorun oluyor." dedi. Annesine söyleyince "Ne var bunda? Serbest bırak, içsin" diyor ama o beni serbest bırakmıyor. İçki ve makyaj-halay aynı şey değil. İçkinin girdiği evde ne huzur ne bereket olur. Yani nişanlılık sürecine kadar zar zor geldik. Nişanlılıkta bir ayrılma oldu. Kardeşim ve sevgilisi okey oynarken, o zaman nişanlım olan eşim, kardeşimin göğsünün üzerindeki yazıyı okudu. "Rezerve mi ettirdin?" dedi. Kardeşimin sevgilisi bu sözü yanlış anlamış. Ben bunu eşime yani o zamanki nişanlıma söyledim. "Senin kardeşin bana iftira atamaz, sevgilisinden önce şakalaşıyorduk. O zaman yanlış anlaşılmadım, şimdi mi yanlış anlaşıldım?" diye tepki gösterdi. İki hafta kadar ayrı kaldık, sonra barıştık. Kardeşim özür dilemek istedi. Annesi eşime "Barışırsan sütümü helal etmem" demiş. O da "Bana iftira attılar. Asla barışmam. Kardeşin evime, kapıma gelmeyecek. Aynı hatayı benim kardeşim yapsa asla konuşmam." dedi. Ben kimseyle aralarında küslük olmasın derken iyice küslük oluyor. Artık kafayı yiyeceğim. Ne eski mutluluğum ne huzurum var. Her gün kavgadan, "Sen kızsın, susacaksın!" demesinden bıktım.
Geçen gün ev bakıyorduk. Düğünümüz olacak, nikah oldu. İşten çıkarken "çıkıyorum" demedım diye ufak bir tartışma oldu. Planı kendi bozmuş, babasıyla içmeye gitmiş. Ev sahibi de bizi bekliyor. Aradım açmıyor, durakta bekliyorum, yok. Annesini aradım, babasının yanında olduğunu öğrendim. Ev bakmaya beraber gidecektik. Ben de sinirlendim, ağladım, bağırdım, çağırdım "boşanacağız" dedim. Arabada gidiyoruz, sürekli rahat rahat tavırlar, "eve götüreceğim" dedi. Durdurmaya çalıştım "ben gitmiyorum" dedim, baktım durmuyor, ben arabadan indim. Benim psikolojim bozukmuş ama kendi yaptığı hatayı katiyen görmüyor, hep haklı... Allahaşkına içimi ferahlatmaya yardımcı olun, çok bunaldım. Hayattan zevk alan kız gitti, ölümden korkan kız gitti, o kadar hastalığı atlatmış kız gitti ama ölmek isteyen kız geldi. Benim bu yaşlarım bir daha gelmeyecek ve ben ne yapacağımı bilmiyorum. Daha bir aylık evliyiz, aynı evde bile değiliz.
Yeşim Tijen'in yanıtı;
Merhaba sevgili kızım, mutluluk yanlızca aynı duyguları hissetmekle ulaşılacak bir duygu durumu değildir. Düşünce yapısının da aynı olması gerekir. Sizler farklı düşünceler taşıyan kişiler olarak çok ayrı yönlere doğru bakıyorsunuz. Baktığınız o yerlerde birbirinize ulaşamanız adeta imkansız. Çok yorucu ve yıpratıcı olacak. Evliliğe bir adımınızı atmışsınız öbür adımınızı atıp bir kıskacın içine gireceğinizin farkındasınız. Daha şimdiden kendinize söyleyemeye cesaret edememiş olsanız da "keşke" diyorsunuz. Korkmayın, "keşke" deyin ki o "keşke" hayatınızda yol açabilsin. Bir keşke de ben söyleyeyim; keşke nişanlanmadan önce görmüş olduklarınızın hayatınızı ne kadar etkileyebileceğini fark etmiş, hiç nişanlanmamış olsaydınız ama keşkeler böyledir, hiç işe yaramazlar. Yine de geç kalmış sayılmazsınız. Düğününüz olmamış, bu bir fırsat yavrum. Size acı gelse de daha uzun sürecek acılar içinde kıvranmaktansa şimdi acıdan geçmek sizin hoşunuza gitmeyecek bir karar olsa da geleceğinizin çözümüdür. Siz akıllı bir genç kızsınız. Henüz nişanlıyken başlayan baskıları, kısıtlamaları "Aaa! Nişanlım beni kıskanıyor." diyerek kıskançlığa yormayacak kadar akıllısınız ve bilmelisiniz, bu yaşadıklarınız henüz başlangıç faslı. Aynı evde yaşamaya başlayın, o zaman daha fazla bunalacaksınız çünkü nişanlınız kadına hak tanımayan, eski çağların geri düşüncelerinde takılı kalmış, bugüne kendini entegre edememiş biri. Her çağ, kendince bir entegre ister yoksa aykırı kalırsınız. Nişanlınız da zamanın erkeklerine zihniyetiyle aykırı zaten. Kadının yaşamdaki yerini kendi sınırlarıyla çizen birinden sizi mutlu etmesini bekleyeceksiniz. Sizi sürekli idare edecek, "şunu yap, bunu yapma" diyerek sizi istediği kıvama getirene kadar bu böyle devam edecek. Zaman içinde ya siz değişeceksiniz ya siz değişeceksiniz. Nişanlınızın değişmesinin imkansız olduğunu görmelisiniz. Çünkü o farklı bakış açısıyla kodlanarak bu güne gelmiş, düşünceleri zihninde kalıplaşmıştır. O "kadın makyaj yapmaz, kadın gülmez, kadın oynamaz, kadın konuşmaz" diye söylerken sizi onun izin verdiği ölçüyle sınırlamak istiyor. Muhakkak ki siz sınırlarını bilen bir genç kızsınızdır ama her genç kız gibi "makyaj da yaparım, saçımı da kaparım" diyerek hayata bakıyorsunuz. Bundan doğal ne olabilir? Yeni nesil kapalılardansınız. Kapalı bir kadın günümüzde artık eskisi gibi hayattan soyutlanmıyor. Değişen çağ ile beraber her şeyin olması gerektiği gibi değişime uğradığı dünyada kapalılık da değişim geçirdi. Bu çağ, kapalı kadını sanki uykudan uyandırdı. Giyimiyle, makyajıyla, kendine özeniyle başı örtülü kadın "ben de kadınım, giyineceğim, süsleneceğim, gezeceğim." dedi. Erkek kısmının anlamak istemediği, kadın doğası gereği süslenmeyi sever. Bu süs püslerle kadın önce kendi kendini beğenecek, sevecek ki mutlu olabilsin. Bunu erkekler dışardan başka erkeklerin dikkatini çeker diye istemeseler de kadın kendi için giyinir, süslenir. Erkekler için değil, en azından kendini bilenler için bu böyledir. Süslenmek bir yana "kadın kısmı konuşmaz, susar" diyen biriyle evliliğe adım atacaksınız. Bu söz ne kadar çok şey anlatıyor. Haklarınızın ne kadar sınırlı olacağı, ne gibi savaşlar vereceğinizi hissetmiş olmalısınız ki kavuşma vaktinin yaklaştığı bu mutlu, heyecanlı dönemde bunalımlara girmişsiniz. İçi de dışı da cıvıl cıvıl bir genç kız olarak düğünlerde oynamalarınız, kendinize özeninizle kağıt üzerindeki evliliğinizi düğünle taçlandırırsanız bu sizin gibi enerjik ve hayat dolu bir kızı kendi içine öldürmeden gömmek olur. Sizi içinize baskılamak olur. Üzgünüm, sizi ferahlatacak sözler söylemeyi ben de isterdim ama gerçekleri söylemekle yükümlüyüm. Nişanlınız kendi zihniyetindeki bir genç kızla, yani beklentileri az olan biriyle mutlu olabilir. Siz hayattan, kendinden beklentileri olan birisiniz. Ya kendinizden ya da ondan vazgeçeceksiniz yavrum. Sizde ortada bir yerde buluşmak da olmaz. Hani "bir adım o fedakarlıklar yapsın, bir adım siz fedakarlıklar yapsanız" bile demiyorum, yine de mutluluğu bulamayacağınızı görebiliyorum. Çünkü nişanlınız kadınların dünyasından, ruhundan, hassaslığından, zekasından habersiz biri. Karar sizin yavrum. Hakkınızda en hayırlısı olmasını diliyorum.
Sevgiler sevgili okurlarıma...
Çözemediğiniz sorunlarınızı yazın, Yeşim Tijen size önerilerde bulunsun.
İşte sorularınızı gönderebileceğiniz adres: yesimilehayatbilgisi@gmail.com
YORUMLAR