Utançtan ailemin yüzüne bakamıyorum

Merhaba Yeşim Hanım,

Yazılarınıza denk geldim, çok güzel cevaplar vermiş hatta insanlara ilaç olmuşsunuz. Benim de sorunum var ve çok çaresizim... Ben ilk üniversiteye gittiğimde çok istikrarlı, değerlerine sahip çıkan düzgün bir kızdım, her şey güzeldi. Sonra yanlış hareketlerde bulundum. Bir ilişkim oldu, uzun sürdü. Onunla yanlış hareketlerim oldu, yakınlaşmalar gibi. O bana karşı kötüydü aslında ama ben onu mutlu etmeyi falan severdim ve kendimden tavizler verdim. Başka biri daha vardı sosyal medyadan tanıştığım... O zamanlar psikolojim bozuktu. Ne yaptığımı bilmez durumdaydım. Fotoğraf atma gibi iğrenç ötesi bir şey yaptım. Bunu ilk size söylüyorum. Şimdi bu şeylerin üzerinden kaç yıl geçti ama beni bir azap kavuruyor, ölüyorum resmen. Tövbe ettim tabi. Dinen büyük azap ve sorumluluk hissettim. Şu an ibatedimdeyim. Ama aileme karşı aşırı kötü hissediyorum. Yüzlerine bakamaz oldum, çok utanıyorum. Az çok anladılar ama o kadar tiksiniyorum ki kendimden. Çok pişmanım, kendime bakamıyorum aynada bile. Utancımdan ölüyorum. “Nasıl yapmışım...” diyorum, “Bunun gibi şeyler yapan başka Allah’ın kulu yoktur.” diyorum. Kendimi kirli ve pislik hissediyorum. Her yer azap oldu. Evimde vakit geçirmeyi, ailemle durmayı çok seven hatta yıllarca bu hayali kuran biriyken şimdi utançtan onlarla olmak da istemiyorum... Nasıl çıkacağım, ferahlayacağım ben?

Lütfen bana da ilaç olun.

Ömrüm sürekli azap, ağlama isteği, pişmanlık, suçluluk...




Yeşim Tijen’in cevabı:


Merhaba sevgili okurlar,

Geçen gün her zamanki gibi anneme gidiyorum, yolda giderken kaldırım kenarında yaşlı bir kadın gözüme çarptı. Bir an gözümde görüntüsü netleşince içim acıdı. Yüzünün şaftı kaymış sanki; gözü bir yerde, ağzı başka bir yerde duruyordu. Hemen bakışlarımı ondan uzaklaştırdım. Çok fena bir görüntüydü. Hani eskiden cüzzamdan insanların suratı erirmiş ya, onun gibi bir şey olmuştu kadına. Kendimi toplamaya çalışırken, hemen ardında onu öyle gösterip tutan daha genç kadını gördüm. Tam yanlarından geçerken yaşlı kadının elindeki çubuk krakerleri fark ettim. Adeta elindeki çubuk krakeri yerken küçük bir çocuk gibi gözüktü gözüme. Nasıl da güzel, iştahla çubuk krakeri yiyordu. Dayanamadım, çantamdan para çıkarıp arkasındaki genç kadına parayı verdim. Kadın bana dualar etmeye başladı ve oradan uzaklaştım. Sonra kendime “Belli ki yaşlı kadının bu halini kullanıyorlar. Bunu bile bile niye verdin Tijen?” diye sordum ve yine kendime omuzlarımı silkerek cevap verdim. “Olsun, yaşlı kadına iyi baksınlar, onun krakerini alabilsinler. O içler acısı haline rağmen öyle mutlu krakerlerini yiyebilsin” diyerek verdim. Bu düşüncelerle yoluma devam ettim. Biraz sonra başka birinin küçük bir parça çorap lif vs. yere koymuş, hararetli bir şekilde başka bir kadına bir şeyler anlatmaya çalıştığını gördüm. Yaklaşınca söylediklerini duydum. “Faturalarımı ödeyemedim. Bu faturayı ödesen abla” diyerek kadını sıkıştırıyordu ama kadın cevap vermiyordu. Ödemekle ödememek arasında tereddütteydi. Yanlarından geçerken “Kadın acaba ödeyecek mi?” diye merak ettim. Pek niyeti yok gibiydi. Gerçi belli de olmazdı. Tam uzaklaşıyordum ki ani bir kararla geri döndüm. Cüzdanımdan küçük kâğıt paralardan çıkarıp “Benim de bu zor günlerde onun faturasına bir yardımım olsun” diye düşünerek ona da parayı verdim. İki kadın birden bana baktılar. Satıcı kadın dualarıyla bana seslendi. Sessizce yoluma devam ettim. Belki aldandım, belki kandım ama bugünlerde insanların halini bildiğimden, bana düşen insanlık görevimi duyarsız kalmayarak yaptım. O paraları vererek ben fakir olmam ama ya onlara bir ilaç olursa? Fark ettiğim bir durumu görmemezlikten gelmedim. Bu benim vicdani sorumluluğum. İnsan olmanın gerekliği birbirine sahip çıkarak yaşamak. “İnsan olmak ne menem bir şeydir?” diye sorarsanız “Büyük sorumluluktur.” derim.


KERATA

Geçenlerde aklımla karşılaştım


Yıllar yıllar sonra


Selamlaşıp hoş beş ettik.


Görmeyeli akıllanmış kerata


Ona dedim ki


Artık hiç gitme benimle kal.


Bana güldü.


Burnu mu büyümüş ne.


Birde akıllanmış, bak kerata.

YEŞİM TİJEN




Demek sonunda aklınızla karşılaştınız. Ona biraz kızgınsınız. Bakın şu kerataya. Siz bu kadar hatalar yapana dek neredeydi, değil mi? Eh işte öyle hemen ortaya çıkmıyor. Çıkartılmayı bekliyor. Kişinin uyanıp onu fark etmesiyle şişeden çıkan cin gibi çıkıyor. Sonra tekrar şişeye sokmaya çalışanız da geri girmiyor. Akıl keşfedilmiştir bir kere. Kişinin hayatı güzelleştiğinden onu bir yere bırakmaz. Siz de şimdi aklınızı bulduğunuz için sevinmelisiniz. Sorumsuzca, düşünmeden yaşadığınız günleri geride bıraktınız. Hayata aslında şimdi başlıyorsunuz. Ya hala o hataları yapan kız olarak kalsaydınız? Düşünün bir o hallerinizi ve bugününüze şükredin yavrum. Yıllar geçmiş üzerinden, siz hala bu acılardasınız. Korkularınızı ve endişelerinizi anlıyorum ama bu korkularınızın yaşamı kendinize zehir etmekten başka bir getirisi olmaz. Siz korkularınıza rağmen hayatta varlık gösterebilmelisiniz. Korkularınızın üzerine çıkabilecek gücü kendinizde bulabilmelisiniz. Korkularınızın üzerine çıkabilmeyi başarırsanız, kendinize hatalarınızla da sahip çıkacak gücü kendinizde bulabileceksiniz. Belki de korktuğunuz hiçbir şey gerçekleşmeyecek. O zaman bir “ya olursa?” korkusuna mahkûm yılları geçirmiş olmak neyi çözecek? Ama yaşama katılırsanız kendinizi iyi edebilirsiniz.


Bilmelisiniz ki hayatınızı kimse gelip düzeltmeyecek. Hayatınız düzeltmeniz için sizin adımlarınızı bekliyor. Yazdıklarımı okuyunca belki de bugüne dek kendinize ettiklerinize “Yeter!” diyeceksiniz. Bu da ancak geçmişteki hatalarınızı kabul ederek olur. Görmediniz mi, sizde sizden fazlası var ki bu yanlışlarınızı görebildiniz. O zaman niye kendinizi baskılıyorsunuz? İnsanlar ne suçlar ne hatalar işliyor da kendinden vazgeçmiyor. Yeniden hayal kuruyor, umut ediyor. Siz adam öldürmediniz. Sadece sanırım kendinizi teşhir ettiniz. Kötü bir hareket, yanlış bir hareket; tavizler vererek kimse kimseyi elinde hayatında tutamaz. Sadece ayrılığı biraz daha geciktirebilir. Bu yanlışları yapmış olmanıza rağmen dünyanın sonu değil. O sizde ortaya çıkardığınız kıza üzülüyorsanız yolunu açın yavrum. Açtığınız yolda biraz ürkek biraz korkak olsa da yürüyün, güçlendiğinizi göreceksiniz. Kendinizi motive edin, telkin edin ama yürüyün. Eğer bunları yapmaya başlarsanız, bir zaman sonra kendinize güven kazandığınızda yaşama karşı ürkekliğiniz de geçecek. İyileşmeye başladığınızı hissedeceksiniz. İçinizde oluşturmaya başladığınız güvenle, korkularınızın üzerine çıkacaksınız. Kendi kendinize koyduğunuz engelleri atlayarak kendinize geleceksiniz. İnsanı hayatta engelleyen yetersizlik duygusudur. Siz sizde sizden fazlası olduğunu biliyorsunuz. O zaman olduğunuz yerde durmayı bırakın. Kendinize yürüyün.


Yaşadığınız sürece hep kendinize yürüyeceksiniz. Kendinizi keşfetmeniz, yenilemeleriniz, eklemeleriniz, yontmalarınız hiç bitmeyecek. Sadece bugünlerde olacak bitecek diye düşünmeyin. Bazen yine hatalar yapabileceksiniz; başka hatalar ve o hatalardan da başka şeyler öğreneceksiniz. Kendinize doğru yürümeye devam edeceksiniz. Siz o sizi utandıran kızdan çok uzaklara doğru yol alacaksınız. Yaşamış olduklarınız sizden uzakta kalacak. Aynanın karşısına geçtiğinizde yüzünüze, gözlerinizin içine bakmaktan korkmayacaksınız. Başınıza kaldıracak ve gözlerinizin ta içine, kendinizden utanmadan bakabilecek cesarette olacaksınız hatta geçmişte kalan o hayatı hiç bilmeyen, duygularıyla hayatı yaşayan sorumluluklarından bihaber kızı affedecek kadar güçlü olacaksınız. Bütün bunlar birden olmayacak ama kendinize emek verirseniz hepsi olacak yavrum. İnsan kendine emek vermeden huzura da mutluluğa da asla ulaşamaz. Dine yöneldim demişsiniz. İnsan sadece dine yönelerek iyileşemez. Kaç senedir geldiğiniz durum meydanda. Kimse hayattan kaçarak iyileşemez. Sorumluluk alarak, kendine güven kazanarak “Bu hayatta ben de varım” diyerek, varlığını göstererek iyileşebilir. O nedenle hayata karışmalısınız. Derdinizin dermanı benim yazdıklarımı uygulayabilirseniz sadece sizde Bunu yazdıklarımdan görebildiniz mi? Gördüyseniz hadi o zaman. Geleceğe meydan okumaya ne dersiniz? Kim korkar hain kurtlardan?


Sevgiler sevgili okurlarıma...

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir ailemi utandırıyorum...
    CEVAPLA
  • Misafir yalnızlığı seviyorum...
    CEVAPLA
  • Misafir kendimi çok yorgun hissediyorum...
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.