Biraz olsun özgür kalmak istiyorum

Merhaba Yeşim abla (abla dememde umarım bir sakınca yoktur), evden kaçmak istediğim için araştırma yaparken size rastladım ve yazmak istedim. Ben Malatya'da merkeze uzak, kırsal bir bölgede yaşıyorum. Lise öğrencisiyim. Ailem beni çok kısıtlıyor. Henüz 7. sınıftayken saçlarımı çok sevmeme rağmen annemin baskısı ile başımı örttüm. Yani kapandığım için mutluyum, zamanla bu halimi daha çok sevmeye başladım. Okul formamızda etek yok bu yüzden mecburen pantolon ve uzun forma aldılar. Onun dışında pantolon giymeme de asla izin vermiyorlar. Namaz kılmasam annem kılmam için uyarıyor, kılmaya çalışıyorum ama kaçırdığım vakit olursa kızıyor. Baskı yaptığı halde "benim için kılmadığının farkındasın değil mi?" diyor. Yaşıtlarım sürekli merkezde istedikleri gibi buluşup dolaşıyor fakat ben evimin önüne zor çıkabiliyorum. 2 yıl boyunca telefondan sevgilimle çıktım ve sadece 1 kez buluşmuştuk o da okula gittiğim zamandı. Bazı sebepler gereği ayrıldık ve ben ona yüz yüze veda etmek istedim. Evi merkezde ve uzak kaldığı için gelemiyor. Benim gidebilmem için de okul veya sınav olması lazım. Bildiğiniz üzere okullar kapalı ve sınavlar sürekli erteleniyor. Bir ay sonra başka bir şehre gidecek ve onu görmeyi çok istiyorum. Ailemden dolayı, değil onunla buluşmak, kitap almaya bile gidemiyorum. Artık dayanamıyorum ben de biraz olsun özgür kalmak istiyorum. Onu görmek için 5-6 saatliğine evden kaçmayı düşündüm fakat çok büyük olay olur ve beni okuldan bile aldırabilirler. Zaten sokağa çıkma yasağı geldi bayramdan sonra kaçmayı planlıyordum. Ayrıca reşit değilim 16 yaşındayım bu da problem. Ne yapmalıyım? Ailemi hiçbir şekilde dışarı çıkmam için ikna edemem hatta lafını etmeye bile cesaret edemem. Böyle giderse asosyal bir kız olarak kalacağım. Sizce de pantolon giymek veya gündüz birkaç saat dışarı çıkmak benim de hakkım özgürlüğüm değil mi? Bu konuda ne yapmalıyım? Fikirleriniz benim için çok önemli ve geri dönüşünüzü bekleyeceğim. Şimdiden teşekkür ediyorum.



Yeşim Tijen’in cevabı:

Bana istediğiniz gibi hitap edebilirisiniz yavrum. Ablanız olamayacak kadar ileri yaştayım ama ruhuma sorarsanız işte o ruh var ya o kısmı sormayın :) Ruhum hiç yaşlanmak istemiyor. Yakın çevrem bilir ne yalan söyleyeyim biraz çocuksu bir tarafım var. Bir tarafım da ağır, o dışarıya karşı bir kalkan. Öyle olması gerekiyor. Hayatta özgürlükler sınırlı olmak zorunda. Neyse beni bırakalım. Gelen mailleri gördüğümde göz gezdirme şeklinde de olsa okuyorum, acil cevap gereken bir mail var mı ona bakıyorum. İki mail adresim var; biri HTHayat uzantılı). Bu akşam hazırlayacağım yazıyı seçeceğim için ilk önce HT Hayat mailimi açtım. Bir de ne göreyim, aman 16 yaşında bir genç kız bunalmış, evden kaçmayı düşünüyor. Beş altı saatliğine de olsa başınıza büyük işler açılacaksa kaçmak kaçmaktır. Hemen ona cevap yazmalıyım diyerek geçtim laptopumun başına. Sizin kaçmakla ilgili mailinizi okuyunca benim küçükken evden kaçma hayalim aklıma geldi. Babamın yurt dışına gitmesiyle dedem anneannem kışın okullar açıkken bizi İstanbul’dan alıp Hopa’ya götürdüler. Oraya hemen adapte oldum. Kalabalık, kocaman bir aile olduk. Yazın da babaannemlere geliyorduk. On yaşında falanım, babaannemde kalıyorken bir hikâye kitabı okudum. Kitapta küçük bir çocuk annesiz babasız kalıyor. Bir süre orda burada dolaşıyor, sonra boş bir su deposu buluyor içine giriyor. Orada uyuya kalıyor sonra da o su deposunda yaşamaya başlıyor. Pazar artıklarından kendine yiyecek topluyor. Tabak, bardak öteberi buluyor orada burada, o su deposu onun evi olmaya başlıyor. Bunu böyle okudum ya çocuk aklı, kendine ait bir evinin olması pek hoşuma gitti. Belki artık bizim evimizin olmaması mıydı sebep bilmiyorum ben de kaçıp kendime bir ev yapmak istedim. Hikâyenin sonunda ne oldu hatırlamıyorum çok zaman geçti ama o çocuğun kaçıp kendine bir yaşam kurmasından etkilenmiştim. Kaçmak için hayal kurmaya başladım ve kaçmak için bulduğum yer babaannemin evinin biraz ilerisiydi ve nasılsa o küçük hayalimi gerçekleştiremedim. Belki hikâyenin sonu kötü bitti, belki biz Hopa’ya geri döndük o kısmı hatırlayamıyorum ama bu kaçma isteğinin beni sarıp sarmalamış olmasından o kadar etkilenmişim ki o kitaptaki çocuğu, kaçma isteğimi hala unutmuyorum ara sıra aklıma geldiğinde çocukluğuma gülümsüyor ve iyi ki kaçamamışım diyorum. Kaçmak ister dört-beş saatliğine olsun, ister uzun bir süre için olsun güzel bir şey değil yavrum. Hiçbir sorunu çözmez daha karmaşık hale getirir.


Sizi çok iyi anlıyorum, genç bir kız olmuşsunuz ve tabii ki biraz özgürlük istiyorsunuz. Aile yapınız baskıcı. Anneniz ailesinden, çevresinden ne görmüşse onu sizlere öğreterek hayatında yaşatmaya çalışıyor. Bu onun doğruları. Doğru bir tanedir denir ya bazen çok tanedir yavrum. Yetiştirilme şekline göre doğrular değişebilir mesela sizin anneniz baskıyla sizi zaptı rapt altına alırken arkadaşlarınızın annesi daha farklı davranabiliyor. Neden çünkü onların yetiştirilişleri, yaşama bakışları, algılayışları farklı da ondan. Onların da muhakkak korkuları, endişeleri var ama çocuklarını daha özgür yetiştiriyorlar. Sizin aileniz kadar dine tutuklu kalmadan yaşamlarını yaşıyorlar. Dini bir yere kadar hayatlarında tutuyorlar. Bir yerden sonrası kendi akılları, öngörüleri, özgür iradeleri. Onlarınkine yanlış diyemeyiz sizinkine de en doğrusu bu diyemeyiz. Böyle bir durum içindeyseniz biraz daha sabırlı olacaksınız yoksa o size az gelen ki haklısınız çok az onu bile kaybedebilirsiniz. Daha özgür olmak istiyorsanız bugüne katlanacak, eğitim hayatınıza önem vereceksiniz. Sizi özgürleştirecek yaşamda söz sahibi yapacak olan siz ve aklınız. O aklı nasıl kullandığınız önemli. Kaçarak kullanırsanız daha bir baskılanırsınız. Bugün kapı önüne çıkarmıyorlar ya camdan dışarı bile bakamayabilirsiniz. Eğitim hayatınızı yarım bıraktırıp evlendirilebilirsiniz. Bunları istemezsiniz değil mi? İşte bu nedenle düşünmeden sakın adım atmayın. Yaşınız gereği tabii ki birinden hoşlanacaksınız, bunlar normal duygular. O genci görmek istemenizi anlıyorum ama ona telefonda konuşarak ya da mesaj çekerek veda etmek zorundasınız. Bu tutumda bir aileniz varsa bazı duyguları öteleyeceksiniz. Kaçarı yok yavrum. Öteleyeceksiniz dedim ya öyle çok fazla değil üniversiteye başladınız mı artık söz sahibi olmaya başlayacaksınız demektir. O zaman aileniz size saygı duymak zorunda kalacak. Sizi küçük olarak görmeyecekler. Gözlerinde aklen büyüyeceksiniz. Siz de zaten kendi gücünüzün farkına varmış olarak artık her denilene baş eğmemeye, kendi doğrularınızla hareket etmeye, hayır ben böyle istiyorum diyerek adımlar atmaya başlayacaksınız. Tabii ki din yaşamda önemli ama hayatları dinin yönetmesi işte yanlış olan burası. Hayatımızı aklımız ahlakımız ve vicdanımızla yönetmeliyiz yavrum. Bu benim doğrum, sizde kendi doğrularınızı oluşturacaksınız.


Bazen size kendi hayatımdan küçük kesitler anlatıyorum burada küçük kaçma hayalimi anlattım. İyi ki o küçük aklımla babaannemin evinden az öteye de olsa kaçmamışım. Bugün gülerek o yaş için benden büyük olan hayalimi hatırlıyorum. Ya üzülerek hatırlayacağım bir anı olsaydı? Siz de her aklınıza geleni hayata geçirmeyin yavrum. Aklınızla öngörü sahibi olmaya çalışarak geleceğinizi hazırlayın. Siz akıllı bir genç kızsınız. Hayat uzun, kendi iradenizle yaşayacağınız günlere şurada ne kalmış? Sıkın dişinizi, daha güzel günler sizi bekliyor olacak, bana inanın...


Sevgiler sevgili okurlarıma...



YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.