Yeni bir hayat mümkün müdür?
İyi günler hocam, sizi yeni okuyup takip etmeye başladım. Ben 30 yaşındayım, üniversite ve yüksek lisansı tamamlayarak ardından KPSS ile memur olarak atandım. Ayaklarımın üstünde duruyordum, kendime güvenim vardı. O dönem bir ilişkim oldu, başta her şey çok güzel gidiyordu. Benden tansiyon ve şeker hastalığı olduğunu saklamış, bunu geçirdiği beyin kanamasından sonra öğrendim. Akabinde bana psikolojik şiddet uyguladı hakaretler, kötülemeler, ayrılmalar ardından özür dileyip af dilemeleri oldu her defasında… Hayatımda hiç kendimi bu kadar değersiz hissettiğimi hatırlamıyorum. Dayanamadım bu kadar kendimi değersiz hissetmeye ve sonunda o ilişkimi noktaladım. Aradan 6 ay geçmeden başka biri ile görüştüm. Bir öncekinin tersine her şeye olumlu yaklaşıyor, ben sinirlendiğimde o sakin kalıyor, değer veriyor ve hep yanımda oluyordu. Bu benim çok hoşuma gitmişti, kendimi değerli hissettim. Onun ailesi aynı şehirde benim ailem gurbetteydi. Bir yılın ardından evlenmeye karar verdik, evlenme aşamasında evlilik masraflarını kendimiz üstlenelim dedim, kabul etmedi, babasının ödeyeceğini ifade etti, kabul ettim benim masraflarımı da ailem karşıladı. Bu süreçte karşı tarafı hiç zorlamadık önemli olan mutluluk, huzur diyerek. Eşya alımı sırasında birkaç sorun yaşandı, ailesinin durumu çok olmadığından hep alttan alan, zorlamayan taraf ben oldum. Evlendik o kirayı karşılıyorsa evin bütün giderleri bendeydi, elimden ne geliyorsa yapıyor, eksik gördüğümü kendini kötü hissetmesin diye hediye adı altında ona alıyordum. Aradan 4 ay geçti ve banka tarafından arandım. Banka eşimin borcu olduğunu ve 3 aydır ödenmediğini söyledi, şok oldum çünkü her maaşta nereye ne harcadığını sorar o da hep söylerdi. Böyle bir borçtan bahsetmemişti. Akşam konuştum bana eşyaların bir kısmının kredi ile alındığını anlattı. Yalan söylediği için tepki gösterdim, aylarca yalan söylemişti. Bana KPSS’ye girdiğini ve yüksek puan aldığı söylemişti ama zamanla onun da yalan olduğunu öğrendim ve bunun gibi bir sürü durum… Evlenirken o şehirde yaşamayacağımıza dair hem bana hem aileme söz verip ailesine benim onu o şehirden koparacağımı, gitmek istemediğini ifade etmiş. Neyse ilk borcunu öğrenince tepki gösterdim ama sakinleyince düğünde takılan altınların bir kısmını vererek nerde ne borcu varsa kapatmasını ve eve, bize dönmesini istedim. Altınları verirken çok üzüldüm ama bizim mutluluğumuzdan önemli olmadığından dolayı da kendimi avutuyordum. Altınları bozdurduğunu ve hiçbir yere borcunun kalmadığını ifade etti. İki ay mutlu mesut yaşadık, bu süreçte de o kirayı ödüyor geri kalan her masrafı ben üstleniyordum. Aradan 5 ay geçti bir firma tarafından aranarak yine borcu olduğu söylendi. Yine yalan söylemiş yine sözleriyle aldatmıştı beni. Geldiğinde yine tepki gösterdim ama sakinleyince yanında oldum. Ardından 2 ay sonra yine aynı olay tekrarlandı bu sefer öğrenip söylediğinde benim tepkimden dolayı çekindiğini ifade etti. Ben de 3. kez öğrendiğimde onun borç içinde yüzmesinden rahatsız olduğumu ifade ettim çünkü ne zaman ödeyememezlik yapsa hep huzursuz hep sinirliydi anlıyordum. Evde kalan birkaç parça altını verip bozdurup evine yuvasına dönmesini ifade ettim. Çok üzüldüğünü bir daha yapmayacağını pişman olduğunu ifade etti. Ardından 2 ay sonra bu durum tekrarlandı artık dayanamıyordum tepki de göstermiyordum çünkü çok yorulmuştum tartışmaktan, affedip aynı olayları yaşamaktan ailesi ile görüşmek istedim durumu anlattım. Yanında söz verdirdiler başka borcunun olup olmadığını sordular “yok” dedi yine pişmanlığını ifade edip özür diledi. Sonra bir sürü yalanını daha öğrendim, ailesine farklı bana farklı yansıttığını öğrendim çoğu şeyi. Bir gün o sözden sonra yine anlatmadığı bir borcunun olduğunu öğrendim gözlerinin içine bakarak sordum gerçeği söyleseydi yine yanında olurdum ama yine yalan söyledi gözlerimin içine bakarak hiç çekinmeden… Akabinde ailesine haber verip ailemin yanına düşünmeye gittim bekledim ki “dön seni seviyorum yapmayacağım” desin diye çünkü hep döngü o yöndeydi… Eve gittiğimde konsolun üzerine yüzüğünü bırakmış, evde değildi annemler ben üzülmeyim diye saklamışlardı bu durumu, sonrasında öğrendim. İkimiz çözebileceğini söyledim ama bana her borcunda çok tepki gösterdiğimi ifade ederek bıktığını ifade etti. Sanırım ailesi, özellikle kız kardeşi doldurmuştu. Akabinde ayrılmaya karar verdik. İnsan ayrıldığında ayrıldığı insani idealize edermiş diye duymuştum bende öyle mi yapıyorum yoksa yeni bir hayat mı çizmeliyim? Çok üzgünüm hem boşanmada toplum baskısı hem yeni bir hayat mümkün müdür hocam?
Yeşim Tijen'in cevabı:
İçi sevgi dolu kocaman bir merhaba sevgili okurlarım. Bugün yalancı eş ve onu adam etmeye çalışan genç bir kadın okurum var ve radyomda tam ona uygun bir şarkı çalıyor. Bir kadın kendi kalbine sesleniyor…
“Ama sen onu gel anlat kalbe
Yürüyor önümde büyük harbe
Darbe üstüne darbe
Uslanmıyor bu
Ay ay ay yanıyorum”
Yanarsınız tabii ki yavrum. Kendine karşı bile dürüst olamayan bir adam belli ki hasta, normal bir insan bu kadar yalan içinde yaşamaz. Birinin söylediklerine güvenememek, inanmamak ve o kişinin eşi olmak acı bir tecrübe ile sınanmak olmalı. “Ben bu adamı hak edecek ne yaptım?” diyor olmalısınız. İnandınız. Yaptığınız bu. Gençken insan herkesi kendi gibi bilir. Yaşam bazen yaşandıkça çözülür. Bazıları başkalarının tecrübelerinden faydalanarak insanlara karşı dikkatli olur, bazısı da her şeyi didiklediğinden, sorguladığından kendi kendine doğru yolu bulur. Bazısına hiçbir şey fayda etmez, yanıla yanıla yaşar. Siz bu evlilikle yaşayarak öğrenenlerdensiniz. Evlendiğinizden beri yalanların biri bitiyor bir yenisiyle yüzleşiyorsunuz. Yazık gerçekten yeni evli bir kadın yalanların içinden kocasını ayıklamamalı. Daha ne kadar yalan ayıklayacaksınız? Bu adamla hayatınız böyle sürüp gidecektir yavrum. Ta ki bunun çok yanlış olduğunu kendisi algılayıp değişmek isteyene kadar. Belki de ömrü böyle geçecek. Bazen insan akıl getiremeyebiliyor. Bir insanı kendi istemedikten sonra değiştiremezsiniz. Eşiniz ya bir doktordan yardım alacak ki almalı ya da kafasına bir saksı düşecek, aklı normal çalışmaya başlayacak. İkincisi şaka tabii :) Diğer yandan tüm eşini çok seven kadınlar gibi evliliğinizi devam ettirmek niyetinizi anlıyorum. Nasıl anlamam? İnsan eşinden yana umudunu kolay kolay kaybetmez.
Eşine, evliliğine değer veren kadınlar eşleri kendi kendini onlarda bitirene kadar hep ümitle eşinin gözlerine bakar. Çünkü kadınlar kendi akıllarında kalplerindeki eşe ulaşmanın peşinde olurlar, onu yeniden yaratmak isterler ama yaratanın yarattığını değiştirmek kolay değildir yavrum. Zaman ister, çok çok emek ister, bazen o çok emek de işe yaramaz, çektiğinizle kalırsınız. Biri için fedakârlık bir yere kadar yapılır, devam ettirmek için onunda çabaladığını görmeniz gerekir. Tek başına sizin çabanızla hiçbir yere varamazsınız ama sanki hala hazırsınız. Size gelse, hadi devam edelim dese ona inanacak, yeniden mücadeleye girişeceksiniz. Aklınızda elimden geleni yapmadım düşüncesi kalmasın istiyorsunuz. Bunu çok iyi anlıyorum. Bana yazdıklarınızda bir umut arayışındasınız. Eşiniz için zor bir ihtimal diye görüyorum. Sizden yana ümitliyim, akıllı bir genç kadınsınız, vicdanlı çaba gösteren, seven bir kadın. Bir yandan da boşanmaktan korkuyorsunuz. Kadın da erkek de boşanmaktan hep korkar. Bu korkuyla yıllarını geçirir.
Tabii ki boşanmış olmak kolay değil, kimse kolay diyemez ama güçlü bir kadın her zorluğun altından alnının akıyla çıkar yavrum. Toplum baskısı demişsiniz. Toplum doğru insana baskı yapmaz. Biz kadınlar kendi kendimizi baskıya alırız. Bunu böyle bilin. Şimdi iyi düşünün hatalarını bile bile kendini af ettirmeye çalışmayan bir adamla daha ne kadar yaşayabilirsiniz? Yarın başka konularda daha büyük yalanlar söylemeyeceğini nerden bilebilirsiniz? Bunu kalbinize değil aklınıza sorun. Kalp insanı kandırabiliyor yavrum.
Sevgiler sevgili okurlarım...
YORUMLAR