İlgisizliği beni yıpratmıştı...
Merhaba Yeşim Hanım,
Abimin tavsiyesi üzerine size ulaştım. Sürekli aklımı bulandıran bir takım düşüncelerimle boğuşmaktansa size danışmayı size anlatmayı uygun buldum.
Ben 24 yaşındayım. Okul hayatımı bitirdikten sonra iş hayatına atıldım. Girdiğim ortamda karşıma birileri muhakkak çıkıyordu. Tanıştığım, görüştüğüm illa ki oldu ama ailem kimi tanırsam tanıyayım hiç ılımlı bakmadı. Ailemin fikirlerine de son derece önem verdim. Her şeyde onların rızası, gönlü olsun istedim. Sonrasında ise bir koleje işe girdim. Oradaki arkadaşım, kardeşiyle tanışmamı, beni son derece beğendiklerini, ailesine uygun bulduğunu söyleyerek vesile oldu. Kardeşiyle tanıştım ve beni sevdiğini, istediğini söyledi. Ben de aileme bu olanlardan bahsettim. Ailem kimseyi istemezken bu kişiye ılımlı baktılar ve bizim görüşmemizi desteklediler. Ben ise kendimi yokladığımda aşık değildim, çünkü hiç tanımıyordum bile o insanı. Sadece olgun, oturaklı oluşu benim hafiften de olsa ilgimi çekmişti ve ben de tamam diyerek tanımaya karar verdim. Gerçekten de bu insan çok ağır bir insandı. Bana mesaj atmaz, aramaz, görüşmemiz olmazdı. Bu davranışları beni sıkmaya başladı ama tam bu olanlardan hemen sonra aileler araya girdi. O kişinin ailesi beni öğrenir öğrenmez yüzük, nişan demeye başladılar. Biraz tanımak istediğimi, flört etmek istediğimi söylediğimde ise günah, zina diyerek beni yadırgadılar. Bu davranışları ise ailemin hoşuna gitti ve maddi durumları elverişli olduğu için bir çırpıda isteme, yüzük, nişan oldu. Nişanlandık. Nişanlılık dönemimizde çok fazla görüşmemiz, konuşmamız olmuyordu. Sürekli düğün yapacağız, çalışmamız gerekiyor diyerek hunharca çalışıyordu. Beni aramıyor, sormuyordu. Ev eşyaları olsun, düğün, alışveriş olsun sürekli annesi ilgileniyordu. Çarşıya, pazara sürekli annesiyle çıkıyordum. Annesi bizim evlenmemiz için tahmin edemeyeceğiniz kadar çok emek sarf etti. Ben ise hep nişanlımla bir şeyler almak, yuvamızı kurmak istiyordum. Markaya, kaliteye hiç önem vermediğimi sadece aşka önem verdiğimi dile getiriyordum. O ise aşk diye bir şey yok. Çalışmamız gerek, para gerek diyordu. Bu durumdan fazlasıyla rahatsız oldum ve yüzük atmaya karar verdim çünkü ilgisizliği beni yıpratmıştı ve bu ilişki bana çok monoton geliyordu. Bu kararımı aileme ve o kişiye söyledim. O kişi ise sevdiğini, evlendikten sonra değişeceğini söyleyerek beni ikna etti. Kendi ailem ise mesaj atmıyor, aramıyor diye yüzük atılmaz diyerek bana kızdılar. Nişanlımın ailesi harıl harıl düğün için çabalıyordu. Yeni ev aldılar, eşyalarım markalı ve son derece gösterişliydi. Ama benim istediğim sadece aşktı. Neyse biz evlendik. Düğünüm de bu arada otelde, çok görkemli oldu. Her şeyim tam anlamıyla kaliteliydi. Eşimin ailesi son derece uğraştılar. Evlendik ama eşim hala bana karşı ilgisiz, despot. Onun bu davranışları beni hırçınlaştırmaya başladı ve biz doğru düzgün karı koca bile olamadık.
Düğünden bir gün sonra balayına gittik. Bu arada eşim organizasyon işi yapıyordu. Düğün organizasyon işi olduğundan son derece alkole, arkadaş ortamına düşkündü. Genelde solist, şarkıcı arkadaşları vardı. Balayında ise bayan solist arkadaşlarını oraya çağırıp onlarla vakit geçirdik. Gece boyunca içtiler. Ben alkol almıyordum, ona bu konuda ayak uyduramıyordum çünkü. Sonrasında ise hızlarını alamayıp kulübe gitmeyi planladılar. Ben otel odasında tek kalarak o gece hüngür hüngür ağladım. Eşim ise zır sarhoş olduğu için o gece ehliyetini kaptırıp polis tarafından ceza alarak döndü. Neye uğradığımı şaşırdım. Yeni evlendiğim için aileme bahsedemedim ve apar topar kuzeni bizi almaya geldi. Sonrasında balayı bitti ve normal hayat başladı. Her gün annesine gidiyordum. Evimde beni yalnız bırakmıyordu annesi. Evime izinsiz bir şey alamıyordum. Eşyalarıma karışıyor, temizliğime karışıyor, rahat hareket edemez oldum. Eşim ise zaten ne benimle ilgileniyordu ne evle. Artık hiçbir şeye tahammül edemez oldum. Eşim bu alkol işini eve taşımaya, evde içmeye ve meze kurmaya başlamıştı. Kuzenleri arkadaşları artık bize içmeye geliyordu. Ben eşimle yalnız kalmak, vakit geçirmek isterken o hep sürekli misafir davet ediyordu. Sonra eşim ve ailesi benim çalışmamı istediler. Tanıdıkları bir yere işe girdim, orada da arkadaş ortamım oldu ve eşim de kıskançlık denen şey yoktu. Beni esirgemez, aramaz, sormazdı. Orada genç bir arkadaşımız vardı, onunla semtimiz aynı olduğu için araçla beni eve bırakmaya başladı. Bunu eşime söyledim ama tepki vermedi, tamam dedi ve biz onunla samimi bir arkadaş olduk. Aramızda bir şey olmadı, evli olduğumu zaten biliyordu ama eşimi biraz da kıskandırmaktı amacım fakat hiç beni kıskanmadı. Sonrasında ise geçmişimde konuştuğum bir erkek arkadaşım rüyasında beni görmüş. Evli olduğumu bildiği halde messengerdan rüyamda seni gördüm tarzında, biraz da samimi olarak mesaj atmış. Ben ise bu mesajı terslemeden düzgün bir şekilde cevap verdim. Hayırdır nasıl gördün tarzında ve çok kısa bir sohbetimiz oldu. Benim beynime sürekli herkes peşimde koşarken, bana ulaşmaya çalışırken, bir yola çıktığımda erkekler bana bakarken neden evli olduğum adam beni görmüyor? Neden çok güzelsin, bu sana çok yakışmış vs. demiyor. Bana neden ilgisiz diyerek gücümü kurutuyordum. Sonra eşim hesaplarımı patlatmayı düşünmüş ve o arkadaşımın mesajı üzerine beni aldattın diyerek ortalığı ayağa kaldırdı. Aileler toplandı. Eşimin ailesi ayrılmamızı hiç istemedi, bunda bir şey yok diyerek ikna etmeye çalıştılar ama o aldattığımı düşünerek ben de çok fazla üstelemeden ayrıldık. Ayrıldıktan sonra hiç konuşmamız olmadı. Zaten konuşmayı, aramayı, mesaj atmayı sevmeyen, sessiz, içine kapanık bir insandı. Ayrıca bizim cinsel hayatımız gerdek gecesinden itibaren bir daha olmadı abla. Evliliğimiz 6 ay sürdü ama cinsel hayatımız yoktu. İlgisi, alakası yoktu. Arkadaşımın yazdığı mesaj nedeniyle aldattın diyerek aramızı yapan ablası aldattın, zina ettin diyerek beni yaftaladılar. İlgisizliğini dile getirdiğimde ise “Biz ilgi mi gördük? Her şeyin vardı. İlgi karın mı doyuruyor?” dediler. Ben o insanla konuştuğum için suçlu muyum? Ben gerçekten aldattım mı? Bu soruların cevaplarını bilmiyorum abla. Çok uzun oldu ama size yazmayı çözüm buldum. Beni aydınlatırsanız çok sevinirim. Şimdiden teşekkür ediyorum.
Yeşim Tijen’in cevabı:
Yazık yavrum... Bu size yapılan hainlik değil de ne? Bir de siz kendinize hainlik yapmışsınız. Tabi bilmeden, tamamen güven eksikliğinden. Oysa insan niye evlendiğini bilmeli. Siz bilmemiş, aileniz ne söylerse onu yapmışsınız. Hani sizin karakteriniz? Bu satırları siz yazmış olsanız da ben sizi göremedim. Siz neredesiniz? Ta içinizde, en dipte sessizce olanları izliyorsunuz ama bu olayları yaşayan sizsiniz. Artık seyirci olmayın kendinize ve hayatınıza. Sevmediğinizi hissettiğiniz biriyle evlenmiş olmak ve ailenizi mutlu etmek için evlenmişsiniz. İnsan sizin yaşınızda her şeyin yeterince farkında olamayabiliyor ya da her şeyi çok basite alıyor ama öyle basit olmadığını sonradan yaşayarak görmek zorunda kalıyor. Evlilik, sevgi olmadan yapılmamalı. İlle aşk olması gerekmez; aşkla herkes karşılaşacak diye bir şey yok, sonradan da aşk olabilir ama sevgi, saygı bu duygular hissedilerek, önünün açık olduğunun farkındalığıyla yapılmalı. Önünün açık olması derken; yani öyle güzel bir insandır ki davranışlarıyla onu daha çok sevebileceğinizi hissedersiniz. Siz bunları görmezden gelmişsiniz. Ailenize yeterince kendinizi ifade edememişsiniz. Sevemedim, istemiyorum demelerinizin arkasında duramamışsınız. Kuzu kuzu evlenmişsiniz. Buradan da anlaşıldığı üzere daha yeterince kendinizin farkında değilsiniz. Kendinize güveniniz inancınız yok, henüz oluşmamış. Bu nedenle kendinizi koruyamıyorsunuz. Sizin kendinize hainliğiniz burada.
Aslında nişanlılık dönemi hem birbirini tanımak hem evliliğe hazırlanmak içindir, amacı budur. Çiftler anlaşabilecekler mi, birbirlerini sevecekler mi, uyum sağlayacaklar mı diyedir bu süre. Siz bu süreyi göz göre göre değerlendirememişsiniz. Biraz fazla aile bağımlılığı içinde olduğunuzu görüyorum. Evet, ailelerin gönül rızası önemli tabi ama evlenecek olan sizdiniz. Bir şey hissetmediğiniz biriyle evlenmeye cesaret etmeniz, hislerinize kulak vermemeniz sizi bu noktaya ulaştırmış. Sezgilerinizi dinlemeliydiniz. Bundan sonra kendinizi bu kadar hafife almayın. Biraz sesinizi çıkarın, haklarınızı savunun, haksızlıklara sessiz kalmayın. Sizi koruyacak olan sadece sizsiniz.
Yazdıklarınıza bakınca yaşamış olduğunuz zaten bir evlilik değilmiş aslında, üzülecek bir şey yok ama hiç yoktan evlenmiş ayrılmış oldunuz. Evliliği yaşamadan, bir gecelik bir evlilik sizinki. Eşiniz niye evlenmiş, insan merak ediyor. Eş olmamış hiçbir şekilde ama sizin arkadaşınızla mesajlaşmanızı bahane etmeyi bilmek için kocanız olduğunu hatırlamış. İş yerinden beraberce gidip geldiğiniz kişiye niye takmamış? O zaman kocanız olduğunu hatırlamamış. Aslında o kişi eşiniz için daha güzel bir bahane, ayrılık için iyi bir malzeme olabilirdi ama sanırım o zamanlar işleri çok yoğundu. Ya fırsat bulamadı ya da biraz daha bekleyeyim demiş olabilir. İlginç gerçekten... Vicdansız adam, onun için başka ne denebilir ki? Sizin hayatınızla kendini bildiği halde oynamış.
Sizin iş yerindeki gençle arkadaşlığınız eve beraber dönmelerinize gelirsek; tabii ki doğru değil kızım. Evli bir kadın hareketlerini düşünerek atmalı. Bu birlikte gidiş gelişler duygusal yakınlıklara kapı aralar. Evli bir kadın kapılarını kapalı tutmalı. Bu nedenle, bu durumlara yol açacak arkadaşlıklara baştan sınır koymak gerekir. Burada hatalısınız. Diğer bir konu, arkadaşınızın size mesaj atması. Öyle bir durumda yapmanız gereken tekrar mesaj atacak cesareti vermeyecek şekilde cevaplamanız olacaktı. Çünkü sınırları koyacak olan sizsiniz. Lakin siz ilgisiz kalmış olduğunuzdan; karşılanmamış duygusal eksikliklerinizi tamamlamaya çalışırken kendinize bile itiraf edemeseniz de ilgileri hoşunuza gitmiş. Rahatsız olmamışsınız. Yaptığınız davranışlar aldatma değil, ama benim düşünce yapıma göre olmamalıydı yavrum. Bunlardan dolayı boşanılır mı? Hayır, tabii ki boşanılmaz yavrum. Daha çok gençsiniz sizi uyarabilirdi.
Şimdi ne yapmalısınız? Kötü bir evlilik serüveni yaşamışsınız ama evlilik bu değil. Eşler de eşiniz gibi değil. Siz bir evcilik oyunu oynamışsınız. Üstelik evcilik oyununu oynadığınız arkadaşınız bu oyunu bilmeyen biriymiş. Bir daha evcilik oyunu oynamak isteyeceğiniz zaman sevdiğiniz, güvendiğiniz, yalnız kalbinizin değil aklınızın da onayladığı birini seçin. Ailelerin fikri önemli tabi ama önce sizinki. Bunu unutmayın. O küçük kadına bir daha hainlik yapmamak için onu geliştirin, kendi içinden çıkarın sevgili kızım.
Sevgiler sevgili okurlarıma...
YORUMLAR