Ailemi hayal kırıklığına uğratacağım...
Merhaba,
17 yaşındayım, hayatımın şekilleneceği yaşlar. Önümde beni bekleyen tüm hayatımı şekillendirecek bir sınav var ve ben ona asla odaklanamıyorum. İçimde bunun farkındalığı olduğu gibi ders çalışma isteği de var. Her gün kalkar kalkmaz aklıma ilk gelen şey ders çalışmak, ilk yaptığım şey ise masama oturmak ama gerisi gelmiyor. Masaya oturuyorum beş dakika sonra dikkatim dağılıyor ve geri kalkıyorum. Sınıfımın neredeyse sonuncusuyum ve bu da benim moralimin daha çok bozulmasına neden oluyor. Yapmam gereken tek şey ders çalışmak ve ben onu bile beceremiyorum. Eğer bir an önce silkinip kendime gelmezsem hem ben çok büyük hayal kırıklığına uğrayacağım hem de ailemi hayal kırıklığına uğratacağım. Aslında asıl üzüldüğüm şey de bu... Her şeyin farkında olup hiçbir şey yapmamak… Her gece bunu nasıl çözeceğime dair şeyler tasarlıyor ama yapmıyorum. Aptallık işte... Hal böyle olunca yaşama isteğim bile kalmadı, boş boş duvarları izliyorum her gece...
Yeşim Tijen'in cevabı:
Çoğu insan aslında olduğu insan değildir sevgili okurum. Çünkü kendi potansiyelini keşfetme zahmetine girmez. Kendini kendi haline bırakır ve yaşamın insafına kalır. Peki hayat insanlara karşı insaflı mıdır? Nerdeeee, hiç insaflı değildir. 'Sen misin aklını kullanmayan' der insanın ağzından burnundan getirir. Yani sizin yaşınızdakilerin sandığı gibi hayat toz pembe asla değil keşke olsaydı ama Allah insanlara bir de kullanmaları için akıl vermiş. Onu bir kenarda tutmasınlar, sık sık kullansınlar diye... Kullananlar hayatlarını en azından daha rahat refah içinde yaşayabiliyor. Kullanamayanlar da maddi sıkıntılar içinde boğuşuyor; yanında eziklik de bonusu! Siz anlattığınız kadarıyla fasulyeden bir öğrencisiniz, kendine hakkını vermeyen, değer vermeyen, varlık gösteremeyen korkak biri… Öyle olmalısınız ki yaşama karşı isteksizsiniz. Soruyorum size yataktan sizi hangi düşünceler kaldırıyor? Bugün hiçbir şey yapasım yok, biraz daha yatayım mı diyorsunuz? Amaçsız, hedefsiz bomboş halinizle kendinizi siz adam yerine koymuyorsunuz demek oluyor bu. Çünkü kendinizden memnun değilsiniz, neler yapabileceğinizi bile bilmiyorsunuz, kendinizle uğraşmıyorsunuz, kendinizi kendi haline bırakmışsınız. Yaşamınızdan bu halinizle bir şey beklemiyor olmasınız. Mutlu yaşamın sırrı kendini bilmek, kendini gerçekleştirmek ve kendin olabilmektedir. Enerjinizi çalan şeyler neler biliyor musunuz? Tamamlanmamışlıklar, toleranslar, erteledikleriniz… İşte buradan da bakarsak sizin şu halinizi gömüyor muyuz artık? Bir yetişkin olma zamanı gelmedi mi? Yaşadığınız günün sorumluluklarını yerine getirerek yaşamınızın kontrolünü elinizde tutun. Eğer bugünün hakkını vermezseniz yaşamın esen rüzgarlarında savrulursunuz. Seçim sizin…
Gün Bugün
Her şey bugünde
Dün bugün yarın hepsi bugünün içinde
Gel bugünün önemini fark et
Geçmişte yaşamayı
Gelecekten endişelenmeyi
Sen de terk et
Bilmelisin dün dünde kaldı gizli kapaklı tecrübeleriyle
Bilmelisin kaygıların varsa bugünde değilsin
Bilmelisin gün bu gündür
Bugüne girip hakkını verenler için yarınlar bir ödüldür
-Yeşim Tijen
Bu benim bir şiirim bugünün önemini ne güzel anlatıyor değil mi? Kişi bugün yapması gerekenleri yapmaz ise yarınlarından hiçbir şey bekleyemez. Yarınlarla ilgili umudu sadece bir hayal olarak kalır sonrası da tabii ki keşke diye hayıflanmaktır. Bugüne hakkını vermek için planlı olmalı ve çaba sarf etmelisiniz. Yazdıklarınızdan gördüğüm bilinçaltınızda yatan, sizi yöneten olumsuz düşünceleriniz olduğu; onları yok ederek bu konuda ilk adımı atmalısınız. Kendi zihniniz üzerinde hakimiyet kurmalısınız. Herkes kendiyle ilgili düşüncelerinin eseridir. O nedenle zihninizdeki olumsuzlukları bir an önce atmalı yerine yeni olumlu düşünceler ekmelisiniz. İnsanlar zihinlerinin yaklaşımlarını eğer isterlerse değiştirebilirler. Bu içsel değişimle dış dünyanızın da özellikleri değişir. Yapabilirim, başarabilirim diyerek ve bu düşünceye inanarak önce siz kendinize inanmalısınız. Odaklanmakta zorluk yaşıyorsunuz çünkü bu üniversite sınavının hayati öneminin yeterince farkında değilsiniz. Biliyorum diyorsunuz ama eğer bilseydiniz bu şekilde sorumsuzca davranamazdınız. Diğer yandan şimdiye kadar boş vererek gereken önemi vermediğiniz öğrenim hayatınız boyunca bilgiyle yeterince dolu değilsiniz. Sorulara baktıkça boş bir öğrenciyle karşı karşıya kalıyorsunuz. Bu da sizin şevkinizi kırıyordur. Bu durumu da aşmak elinizde, internette öğretmenlerin konularla ilgili açıklayıcı paylaşımları var, açıp dinleyin, öğrenin, anlayın. Bilgiye ulaştıkça kendinize olan inancınız, çalışma isteğiniz de buna bağlantılı olarak artacaktır. Bazı insanlar masa başında çalışabilir, bazıları uzanarak, bazıları müzikle, bazıları sessiz bir ortamda. Yani kısacası nasıl bir ortamda ders çalışabildiğinizi keşfedip buna göre bir an önce çalışmaya başlamalısınız. Kendinizi dağınık bir puzzle olarak düşününün, taşlar yerini buldukça siz ortaya çıkacaksınız. Siz şuna karar vereceksiniz; bu yaşamı fasulyeden mi yaşayacaksınız, varlık göstererek mi? İşte aslında bütün mesele burada, bunun bilincine varıp kararlılıkla, cesaretle davranmakta. Ya bu aklınızla bugün bomboş duvarları izleyemeye devam edeceksiniz ama yarın üniversiteye giden gençleri izleyip üzüleceksiniz; ya da diğer bir şık aklınızı kullanıp keyifle yıldızları izlemek. Bu daha iyi değil mi? Yıldızları izlemeniz dileğiyle…
Sevgiler…
YORUMLAR