Babasına 'gerizekalı' diye hitap ediyor!
Merhaba,
47 yaşındayım, 18 yıl aradan sonra 2. evliliğini yapan bir kadınım. 20 yaşında bir oğlum var. Birlikte oturduğumuz evde oğlumun onayı ile ikinci evliliğimi yaptım. Oğlum o evde tek başına kalmaya devam etti. Alt katında annem oturuyor, oğlum üniversite son sınıfta okuyor. Eşim 50 yaşında, ağırbaşlı, oturaklı, düzgün bir adam. 15 yaşında bir kızı var. Kızımız annesinde kalıyor. Şimdilerde eşim velayet davası ile kızını almak istiyor. 2 yıllık evliliğim süresinde kız kardeşim beyin kanaması anevrizma geçirdi. Sıkıntıları hala devam ediyor. Annem trafik kazası geçirdi şimdi demans hastalığıyla uğraşıyoruz. Şimdi ben de yaşımın getirdiği fizyolojik değişim olan menopozla uğraşmaktayım. Eşimden destek bekliyorum ama eşim kızıyla o kadar meşgul ki beni duyuyor ama anlamıyor. 2 yıl içinde çok bunalmış, daralmış durumdayım. İmkanım olsa başımı alıp uzaklara gideceğim. 30 yıldır çalışıyorum ve hala iş hayatım devam ediyor. Hayat ciddi anlamda zorladı beni, bir başıma erkek çocuğu yetiştirdim, 18 yıldır yalnızım. Arzu ettim ki bundan sonra hayatıma giren adam bana can yoldaşı, hayat arkadaşı olsun. Koluma takıp bir çaya, kahveye gideyim, sohbetler edeyim, yüklerim hafiflesin ama benim sevgili eşim kızına aşırı düşkün. Eşimin komutunu 15 yaşındaki kızı veriyor. Mesaj geliyor, alıp başını gidiyor, kızının ağzından çıkacak kelimeyi bekliyor. Kızını her saat başı arıyor. Hafta sonları kızını aldığında sürekli kızı ve kızının arkadaşlarıyla geziyor. Kızımız program yapıyor, hep eşim gezdiriyor. Kızıma ve eşime 'böyle olmaz hep sen gezdiriyorsun, bazen de arkadaşlarının annesi veya babası gelsin' dediğimde, 'ne eşim ne de kızım' anlıyor. Yine bildiklerini yapıyorlar. Kızımız evde bir şey unutuyor, eşimi arayıp baba getir, proje ödevi yapılacak malzemeyi alıp yap getir, kalem al getir, dürüm al getir, arkadaşımı al getir, abimi al getir, çantamı al getir, kuaföre götür, baba adetliyim... Babası arıyor 'kızım adetin nasıl?' diye. Baba ped al getir, şarjımı getir vb...
Annesinin yanındayken annesinden isteyebileceği şeyleri babasından istiyor. Biz evde otururken telefon geliyor, eşim gidiyor. Sanki o evin hanımı ben değilim, kızımız. Ben de evin yardımcısı pozisyonundayım. Defalarca oturup güzel güzel anlatıyorum, kavga etmiyorum, eşim 'tamam' diyor sonrasında yine yapmaya devam ediyor. Ayrıca kızımız babaya çok saygısız, sürekli agresif ve öfkeli davranıyor. Bir şey yaptıracağı zaman arıyor. İstemediği zaman telefonu açmıyor. Babasına 'gerizekalı' diye hitap ediyor. Arkasından çanta istiyor eşim hemen almaya yelteniyor, 'olmaz ödül mü veriyorsun' diyorum o an almıyor, ertesi gün çantayı alıp götürüyor. Telefon açılmadığı zaman eşim kahroluyor, takılıp kalıyor ve üzgün dolaşıyor. Eşimin kızı ile sınırı yok. Çocuk istediği hakareti ediyor. Eşim düşkün olduğundan sessiz kalıyor. Bazen de kızının üstüne yürüyor. Çocuğu korumak için çok araya giriyorum. Evde hafta sonları sürekli kavga ve gürültü var. Hafta sonunun gelmesini istemiyorum. Eski eşi aldatmış ve ayrılmışlar. Ona öfke dolu ama zaman zaman arkadaş sohbetlerinde alakasız konularla eski eşini arıyor, fikir danışıyor bazen de telefonda küfürlü konuşuyorlar. Bir gün enerji konusunda sohbet ederken hemen eski eşini aradı arkadaşlarımın yanında. O an rencide etmedim, eve gidince; bu telefon durumunun beni çok üzdüğünü ve saygısızlık olduğunu söyledim. Buna rağmen yine bir sigorta konusunda, sohbetinde eski eşini aradı. Birbirlerine küfür ettiler ve telefonu kapattılar. Nafakayla ilgili durumlarda eski eşi eve icra yolladı. Şimdi mahkemelikler. Eşimin verasetle ilgili gayri menkulüne haciz koydurdu, eşim 20 milyar kredi çekip haczi kaldırdı. Ayda 1 milyar nafaka ödüyor. Eşimin ne nafakası, ne icrası ne de kardeşlerine çektiği kredi bitiyor. Eski eşi nafakayı kendine harcayıp kızla ilgili masrafları yine babasıyla yapmasını istiyor. Eşim de dayanamıyor yapıyor. Hiç karışmıyorum. Tabii mali durumda çok sıkışınca bana saldırıyor. Oğluma verdiğim harçlığı problem ediyor, oğluma aldığım kıyafete karışıyor ve geriliyoruz. Şimdi de velayet davası açıp kızını almak istiyor. Hakkıdır ama 15 yaşında babaya bile saygısı olmayan annesi olan bir ergenle bu yaşta bu kadar sıkıntının üzerine uğraşmak istemiyorum. Buna da hakkım olduğunu düşünüyorum. Annesi olmasa başımın üstünde yeri vardı. Annesi varken ben bakmak istemiyorum. Ayrıca koyacağım sınırlara ne kızımızın ne de eşimin uymayacağını bildiğimden kabul etmek istemiyorum. Bu arada bu kadar sıkıntılardan 2 gün yalnız kalmak için plan yaptım eşimi şehir dışına bir yere götürdüm. Tatil mi yaptık, sürekli kızıyla telefon görüşmeleri mi yaptık hiçbir şey anlamadan geri döndük. Çünkü eşimin aklı hep kızındaydı. İlk evlendiğimiz yıllarda kızını yatağa aramıza çağırdı. Daha önce eşim kızıyla yatıyormuş artık uygun olmadığını söylesem de 'tamam' diyor ama yapmıyor. 'Velayeti kabul etmiyorum ama kızının okul masraflarını karşılayabilirsin' dedim. 'Tamam, söz' dedi. 'Ertesi gün velayet almak için başvuru yapacağını' söyledi. Ben de evi terk ettim. Şimdi kendi evimdeyim, 1 aydır görüşmüyoruz. 18 yıl aradan sonra ikinci evliliğini yapıp bunları yaşamak beni çok yıprattı. Zaman zaman vicdan azabı çekiyorum böyle olmamalıydı diye çok üzülüyorum. Eşimi sevdim. 18 yıl sonra bu yola çıktım böyle olmamalıydı ama geri dönmeyi asla istemiyorum çünkü oradaki kaosu, uçurumu biliyorum. Kalmaya devam edersem hasta olacağım. 1 sene antideprasan kullandım, 5 seans psikolağa gittim. Mali olarak zorladığım için bıraktım. İçimdeki acıyı ve kafamın içindeki sesleri nasıl susturabilirim? Bana bir yol gösterebilir misiniz?
Yeşim Tijen'in cevabı:
Bir dünya gördüm kadınların gözlerinde, kapkara,
Yalnızlık ne imiş anladım,
Acıdım kadınlara...
Böyle demiş şair kadınlar için. Kadın anne olması nedeniyle, kadın olmanın sorumluluğuyla genelde yalnızdır. O her şeyden sorumludur. Çocuğundan, annesinden, kardeşlerinden dibine kadar da bu sorumluluğu taşır. O kadın olmanın değerleriyle büyütülerek kadın olmuştur. Siz de bu sorumluluklarınızı taşımışsınız ve eminim hala da taşıyorsunuz. En genç yaşlarınız yapayalnız, desteksiz geçmiş gitmiş. Kolay mı geçmiştir, hiç sanmıyorum. Size sormalı ama geçti ve gitti değil mi?
İkinci baharı yaşamanın umuduyla ikinci evliliğinizi yapmışsınız.
İkinci evlilikler kolay sanılır. Kişilerin daha tecrübeli, daha akıllı, öngörülü olacakları düşünülür. Aslında bir bakıma böyledir ama bir yandan ipotekleri olmasa... Buradaki ipotek geçmişinizdeki evliliğinizden, çocuklarınızdan, bağınızı koparamadığınız eski eşinizden. Bu ipotekleri kaldırmadıkça ebeveynler ikinci evliliklerini de hakkıyla yaşayamazlar. Boşanmış ebeveynler boşanmanın verdiği suçluluk duygusuyla hareket edebilirler. Bunu abartarak yaşayanlar da olur. Eşiniz gibi... Çocuğunun kölesi olmak bu. Kendi yaşamının üzerine çizgi çekip ona amade olmak. Böyle bir durumda sınırlar olmadığından çocuk ebeveynini istediği gibi kullanır. Boşanmış ailelerde anne ya da baba arasında gerçek anlamda bir dostluk kalmamışsa ebeveynler bu durumun intikamını en büyük silahları olan çocuklarıyla alırlar. Çocuk bir takım değerler verilerek büyütülmüyorsa, kendi de yaşananları idrak edemiyorsa, ebeveyninin gözüne girmek, onu mutlu etmek maksadıyla anne veya babayı kukla haline getirir. Bu durumda oluşan nedir? Saygısız, seviyesiz bir ilişki. O nedenle ebeveynlerin boşanmış olsalar da olmasalar da mutlaka sınırları olmalıdır. Sınırları olmayan insanlar hayatlarında varlık gösteremezler. Yaşamlarını hakkını vererek yaşayamazlar. Bu durum değiştirilemez mi? Tabii ki değiştirilebilir. Suçluluk ve ait olma duygusuyla bağımlı yaşayan bir insan bir gecede değişemez. Yaşadıklarının sebebinin durumuyla değil, düşüncelerine bağlı olduğunu fark edebilirse farkındalığı güçlendikçe bağımlılığı zayıflar ve zaman içinde ortadan kalkar. Bunun için azim, şevk ve kararlılık gerekir. Bakalım eşiniz sizin evden gidişinizle bu şevk ve kararlılığı kendinde bulacak mı? “Bedeni yaratan ve onu güçlü tutan zekadır.” Evet sevgili okurum. Yaşadıklarınızı okudum ve sizin adınıza inanın üzüldüm. Böyle olmamalıydı ama mutlaka eşiniz evlenmeden önce bu köle baba durumunu sizin yanınızda da aksettirmiştir. Siz değişir diye ummuş olabilir misiniz? Kim bilir belki de yıllar sonra yeniden evlenmenin hevesiyle görmek istemediniz. Yapmanız gereken bekleyip görmek. Eşiniz bu ayrılık sonrasında nasıl bir tavır sergileyecek, yanlışlarının farkına varıp düzeltmek için çaba harcayacak mı yoksa boş vaatlerde mi bulunacak? Bunların ikisini ayırt edecek ona göre yol alacaksınız. Kızıyla olan iletişimindeki abartı bir yana eski eşinin tüm yanlışlarına rağmen onu arıyor ve değer veriyor olması sizi ayrıca yaralamıştır. Eşiniz sınırlarını çizemeyen biriyse sizin onun için çizeceğiniz sınırlarla bu evlilik yürüyemez. Eski eşi konusunda da tavrını net olarak görmek zorundasınız. Hiç kolay değil yaşadıklarınız. Kırıldınız, yıprandınız bir kere daha ama ben bana yazdıklarınız da olmayacaksa noktayı koyabilecek bir kadın gördüm. Bu süreci akıllı bir kadın olarak yöneteceğinizden eminim.İçinizde ki ses yaşadıklarınız neticeleninceye kadar bir süre daha devam edecek. Ya eşiniz kendini değiştirme yolundaki olumlu davranışları sergileyerek bu sesi susturacak ya da siz kendiniz olmayacağını görerek, zihniniz üzerinde hakimiyet kurarak susturacaksınız. Bunu yıllarca yalnız kalmayı başaran bir kadın olarak kendinizi, duygularınızı bastırarak yıllarca yaptınız. Aynı o şekilde sevgili okurum. Ruhunun ve bedeninin isyanlarını bastırmayı kadınlar kadar kimse iyi bilemez.
Sevgiyle kalın...
YORUMLAR