Evlenecektik...
“Merhaba, ben eşimden 16 yıl önce ayrıldım, ayrılma nedenim de sürekli aldatılmaktı… 10 yıllık evliliğin sonunda artık yeter dedim ve bitirdim. Kendi ayakları üzerinde duran bir kadınım. 16 yıl içinde karşıma çıkanlar elbette oldu ama hep bir sorunla bitti. En çok da evli erkeklerin bana yaklaşmaya çalışması ile bir 16 yıl geçirdim. Daha sonra öyle biri çıktı geldi ki, eşinden ayrılmış, benimle arkadaş olmak istediğini, ilerisi olursa bundan da memnun olacağını bildirdi. İlk zamanlar eşine ve çocuklarına dönmesi için kendisini ikna etmeye çalıştım, fakat çok kesin olarak istemiyordu. Hatta evliyken eşiyle bir şeyler paylaşamadığını ve bu yüzden mutluluğu dışarda aradığını anlattı bana. Ona çok güvendim. Önce arkadaşça görüşmeye başladık, sonra bu duygusal bir hale dönüşmeye başladı. İlk zamanlarda evlilikle ilgili pek bir şey konuşmazdık ama bir gün durduk yere ‘benimle evlenir misin’ dedi bana. Beni çok şaşırttı. Daha sonra ben ayağa kalkmalıyım demeye başladı, sabırla o beni, ben onu bekledim, tam üç yıl sürdü bu şekilde. Ailesine benden bahsetti, annesinin sıcak bakmadığını söyledi. Sorun ikimizin de çocuklarının olmasıydı. Benim çocuklarım evli olsa da böyle düşünüyorlardı. Biz her şeye rağmen sevmeye devam ettik. Ta ki çocuklarıyla tatile gidene kadar… Kendisi oğlunu aldı, eski eşi de kızını almış ve gitmiş. Tatilden geldikten sonra benimle bitirmek istediğini söyledi. Ben de tamam dedim, içim kan ağlasa da. Daha sonrasında bir iki kez barışıp ayrıldık ve sonuç olarak eski eşine geri döndü beni sevdiğini söyleyerek... Ruh halim çok kötü, kendimi hiç iyi hissetmiyorum. Ne olur bana yardım edin Yeşim Hanım…”
Yeşim Tijen’in cevabı:
Gerçeğin üzerini örten her şey insanı sadece kandırmaya yarar sevgili okurum. Biri hayatınızdan çekip gidiyorsa size bir bahane sunması gerekir. Evlenmiş ayrılmış birinin eski eşine dönmek için ne gibi bahanesi olabilir? Size, onu seviyorum, tercihim o diyecek değil, çocuklarını bahane edecek, böylece size söyleyecek söz kalmayacak. En kutsal bahane çocuklar; içiniz yansa da kendinizi ikna edeceğiniz, onu hoş görmeye çalışacağınız, avunacağınız, aslında beni seviyordu diyerek kendinizi kandıracağınız bir bahane. Bahaneler yaşanacak acıyı daha kolay yutturmak içindir, boğazınızdan geçerken daha az acıtsın diye. Onca vaat, zaman çalma neyle yutturulur? Çocuklarla. Neden böyle düşünüyorum, aklında eşi olmayan biri niye ayrıldığı eşi ve çocukları ile tatile gitsin. Çocuklarını alır gider. Ayrıldığı eşinin yanında ne işi var ve hep eski eş gündemde. Eşini ikna etmeye çalışmış, tamamen sizin zaten olmamış, size evlenme teklif etmiş, sonra ayağa kalkmam lazım diyerek cesaret edememiş. Ayrılıklarda hep siz onu aramışsınız, o da size niye aradın dememiş, işine gelmiş. Uzaklarda yalnız yaşayan bir adam, sevgi, ilgi dolu bir kadına niye hayır desin ama ardından eski eşi yeşil ışığı yaktığı gibi eşinin yanında soluğu almış. Çünkü hep içinden onu beklemiş. Sakın kendinizi kandırmayın. Siz güçlü bir kadınsınız, onu düşünmek, hatırlamak artık sizin için sadece bir yük ve bu yükü taşımamanız gerekiyor. O sizi hiç taşımamış, sadece beraber güzel anlar paylaşmışsınız. Palavralarla dolu yıllar, Ajda’nın eski bir şarkısında söylediği gibi, palavra, palavra, hepsi palavra, inanmayın! Gerçek olsaydı sizin yanınızda olurdu.
Sizin mailiniz gelince kendi kendime dedim ki ondan intikam mı almak istiyor? En büyük intikam unutmak… Siz bugün çok acı çekiyor olsanız da eminim unutmayı başaracaksınız; ama o pişman olacak. Erkekler kadınlar kadar güçlü değil, mutsuz da olsalar birbirlerini de yeseler eski eşten vazgeçemiyorlar. Alışkanlıklar, sahiplenmeler, koruma güdüsü, cesaretsizlik, vicdan, çocuklar hepsi birleşiyor ve onları adeta eski eşe tutukluyor. Boşansalar bile vazgeçemiyorlar. Kadın döndüğü anda hemen geri dönüyorlar. Yeter ki kadın istesin. Ama aynı suda gerçekten de iki defa yıkanılmaz, su kirlenmiştir artık...
İnsan yaşı ilerledikçe umutlarını da tüketebiliyor hepsini harcaya harcaya. Şimdi sizin de bu yaşınıza değin bir kibrit kutusu umudunuz vardıysa belki en son kibriti onunla yaktınız ve bitti artık diyorsunuz. Eminim şu günlerde böyle bakıyorsunuz durumunuza. Hayır! Sakın bu umutsuzluğa kapılmayın.
“Umut belki de gelecek sayfadadır, kapatmayın kitabı…”
Seneler önce bir arkadaşımın ablam diye sevdiği biriyle tanışmıştım. Yalnız yaşayan, 60’ına yakın bir kadındı. Hoş beş konuşuyoruz, o kadıncağız kendisiyle ilgili öyle bir şey dedi ki o zaman şaşırmıştım. Evlilikten konuşuyorduk, hala evlenmeyi düşünüyordu ve aynen şu sözü kullandı: “Belki buradan çıktığımda köşeyi dönerken biriyle karşılaşacağım ve onunla mutluluğu bulacağım.” Buldu mu, bilmiyorum, ondan sonra hiç görmedim. Eğer hayata tutunmak bu umutla oluyorsa insanın umudu hiç bitmiyor. Sizin de bitmesin. Erkeklerin hepsinin aynı olduğuna inanmıyorum. Eminim sizin karşınıza da bir gün sizi bırakmayacak, beraber yaşlanacağınız biri çıkacak, böyle kötümser düşünmeyin. Olumlu düşünceleri yollayın evrene. Ne yollarsanız o size geri döner. Bu size anlamsız gelebilir ama inanın bu böyle. Her şey inanmakta bitiyor. Evet yaşanan olaylarda hakimiyetimiz bir yere kadar, bazılarında hiç yok. Bir tek kendimizde hakimiyetimiz var. Siz de zihniniz üzerinde hakimiyet kurmayı başarabildiğinizde dayanma gücünü kendinizde bulacaksınız. Aklınıza geldiğinde o hak etmiyordu diyerek, aklınızdan uzaklaştırarak, yalnız kalıp düşünmemeye çalışarak, anda olarak onu aklınızdan uzaklaştıracaksınız. Bana mail yazan, yalnız başına hayatını kazanan, çocuklarını büyütüp evlendiren güçlü bir kadın... O kadın şimdi tüm bu acıların üzerine basa basa tekrar ayağa kalkacak ve hiçbir şey yaşamamış gibi gülümseyecek. Kadınlar güçlüdür. Bazı kadınlarsa çok güçlüdür, sizin gibi.
Sevgiler...
***
Çözemediğiniz sorunlarınızı rumuzunuzla yazın, Yeşim Tijen size önerilerde bulunsun.
Yeşim'le Hayat Bilgisi her zaman sizin yanınızda...
İşte sorularınızı gönderebileceğiniz adres: yesimilehayatbilgisi@gmail.com
YORUMLAR