İki taraf da kanadı kırık kuş gibi...
“Merhaba Yeşim Hanım!
Sizden hayat bilgisi almaya o kadar çok ihtiyacım var ki... Kısaca kendimden bahsedeyim: Ben 25 yaşında hem Açıköğretim Fakültesinde okuyup hem de öz annemin bakımı ile ilgilenen bir genç kızım. Hayata küçük yaşta atıldım. Annemin psikolojik sıkıntıları olduğu için 6 yaşıma kadar öz ablamı annem olarak görmüşüm ve ortalıkta büyümüşüm. Okul hayatım ile gerçek hayata atılmam bir oldu. Babam ise ailesi ile ilgilenmeyen, sigara bağımlısı, anneme şiddet uygulayan biriydi. Derken beni yatılı okula verdiler 11 yaşımda. Yatılı okulla birlikte koruyucu aile kavramına alıştım. Onlardan Allah razı olsun, benim hayatımın dönüm noktası oldu ve 22 yaşıma kadar onlardan maddi manevi destek ile büyüdüm. Öz ağabeyim tarafından hem söz hem de fiziki olarak taciz görüyordum, bunu bir siz biliyorsunuz, kimseye demedim çünkü abim dini eğitim veriyor yani hayatta kimse ondan şüphelenmez… Derken kendi çabalarım ile yurt dışına gittim ve döndüğümde öz babamın vefat etmiş olduğunu öğrendim. Birilerin evinden sığınma olarak kalmaktan bunaldığım için ev tuttum ve öz annemi, yani rahatsız olan annemi yanıma aldım; bu şekilde 3 yıldır hayatımı devam ettiriyorum. Bu olaylar yaşanırken Rabbime binlerce kez teşekkür ediyorum başıboş olmama rağmen dirayetim ve Allah’ın yardımı ile erkek arkadaşım olmadı, yani başıma bir şey gelmedi.
4 ay önce iş yerinde bir beye karşı yakın duygular hissettim. Abim yüzünden, bu taciz olaylarından dolayı erkeklerden nefret ederdim. 30 yaşıma kadar evlenmeyeceğim, hatta evlatlık alırım diyordum ki büyük konuşmuşum. Bu iş yerindeki beyefendi benden 12 yaş büyük ve boşanmış, 2 çocuğu var. Dini yaşayışlı ve inançları olan, çocukların velayetini almış ve dürüst bir insan. Beraber çokca vakit geçirdik, hayat bakış açımız aynı. Her hikayede olduğu gibi benim de korkularım, geçmişten kaynaklanan güvensizliklerim var. Geçen hafta çocukları ile tanıştım. Okul öncesi okuduğum için ve çocuk canlısı olduğum için iyi frekans tutturduk. Lakin ben daha karar aşamasındayım. Sizce nasıl bir yol izlemeliyim? Sizce bunun üstesinden gelebilir miyiz? İki taraf da kanadı kırık kuş gibi yaralı, bunlara merhem olabilir miyiz?”
Yeşim Tijen’in cevabı:
Mailinizi okumaya başladığımda küçük bir kız çocuğu belirdi gözümün önünde; ürkek, korkak bakışlarıyla arkasına saklanacağı birini arıyordu. Geçmişe elimi uzatamazdım ama o an uzatmak, sizi babanızdan, ağabeyinizden koruyabilmeyi istedim. Gözlerim doldu. O halde mailinizi okumaya devam ettim. Sanki bir mucize gibi hayatınızda beliren o değerli insanları anlatmaya başladınız. Ohhh dedim birileri ortaya çıktı. Hayat bu kadar da acımasız değil. Kötü insanların arasında kalmış bir avuç da olsa iyi yürekli, düşünceli insanlar var. Onlarla kendinizi var edişinizi okudum. Okudukça rahatladım. Sonra mailleştik, biraz daha rahatladım. Görüyorum ki şimdi bir dönemeçtesiniz ve bana bayağı zor bir soru sormuşsunuz.
Ebeveynler yaptıklarıyla, yapamadıklarıyla gösterdikleri ilgi ya da ilgisizlikleriyle çocuklarının kaderini bilmeden belirliyorlar ama bir yere kadar. Bir yerden sonra akıl devreye girdiğinde, aklı kullanmayı başarabildiğinde çocuklar kendilerine bir çıkış yolu bulabiliyorlar ama herkeste o akıl, algılama, farkındalık, şans gibi faktörler mevcut mu bakalım. Sizinki de böyle bir durum. Şans o aileyle yüzünüze gülmüş. Siz de onları kucaklamışsınız, aklınızla değerlendirebilmişsiniz. Sizi kutlarım. Tek başına ayakta durabilmek zorken siz o zoru yenmişsiniz. Çok gençsiniz ama maillerinizden okuduğum kadarıyla yaşınız 25 değil, daha fazla, yaşadıklarınızla olgunlaşmışsınız. Hüzünlüsünüz. O hüznü de yeneceğinizi ummak istiyorum. Yaşayamadığınız çocukluğunuz var, onu yaşayacaksınız. Daha çocuklaşarak sanki geçmişten alacağını almak ister gibi yaşamın safhalarında alacak verecekler hep alınıyor, tabi akıl kullanılınca.
İnsan hayata bir tek ailesiyle tutunmuyor. Onlar çocuklarına tutunacağı bir ip veremeyecek kadar aciz olabiliyor. Allah’ın vermiş olduğu nimetlerin farkındaysanız onlarla yaşama bağlanabilirsiniz. Yemyeşil ağaçlar, denizin dalgaları, başınızı kaldırdığınızda size masmavi gözlerle bakan gökyüzü, oradan oraya uçan veya konan kuşlar, sokaklarda başıboş gezen, sizi görünce kısık bir sesle miyav diyen kediler, şimdilerde insanlardan korkar hale gelen, yaşam alanın verilmeyen ve itilip kakılan köpekler... Belki canciğer bir arkadaşınız, belki idealleriniz, hayalleriniz... Ne kadar çok ip uzatmış insana Allah. Yeter ki görmek için göz, algılamak için aklı olsun. Siz de bu iplerle ve aklınızla hayata tutunmuşsunuz ve o manevi aile, onları es geçemem. Onlara toplum adına minnet duygularımı yolluyorum. Burada tüm okurlarıma hadi hep beraber ilk uygun zamanda manevi anneler olalım demek istiyorum. Hep aklımda olan bu arzu sizinle tetiklendi, bunu yapacağım Allah izin verirse. Hepimizin yaptığı görmezden gelerek, bilmiyormuş gibi yapmak değil mi? Birçoğumuzun içinde bu çocuklara da verecek sevgimiz olduğuna inanıyorum. Hadi bir çocuğun elinden tutup onun yoluna ışık olalım! Hadi bir ip de biz uzatalım bir küçük çocuğa!
Evliliklerden bahsetmek istiyorum size. Evlilikler, fiziksel ve duygusal çekimle başlar. Bir zaman sonra fiziki çekim cazibesini yitirir. Size tek kalan onun davranışlarıdır. Bunlar nedir? Önce size olan tutumu, verdiği değer, ilgi, alaka, fedakarlık diğer taraftan insan ilişkileri; ailenize, çocuklarınıza, arkadaşlarınıza, kendi arkadaşlarına, diğer insanlara davranışları, hayata bakışı, çabalarıyla sizde içinde saygınında olduğu bir sevgi oluşturur. Bu saygıyı oluşturan karşınızdakinin kişiliğidir. Göremediğinizde biter mi? Bitirmek kolay değildir. Göze almak cesaret ister. Bunlar da yoksa evlilik oyunu oynayarak yaşamlarını sürdürürler. Yüzlerinde bir maske, içlerinde ve evlerinde hırgür ama sosyal paylaşımlarında gülücükler saçarak evli olup mutlu olamamanın kabusunu içlerinin derinliklerinde hep ama hep yaşarlar. Ve bu mutsuzluklara doğar bazı çocuklar. Şimdi burada size şunu söylemek istiyorum; sizin sandığınız gibi değil boşanmış ailelerin çocukları, iş anne babanın duyduğu sorumlulukta. Mutsuz ama evli olmaktansa mutlu ama boşanmış olup huzurlu çocuklarda yetiştirilebiliyor ve zaten uzmanlar da hep bunu söylüyor. Çocukları bahane edip hırgür içinde o çocuklara mutsuz bir hayat vermeyin, ayrılın diyerek. Dinleyen dinliyor, dinlemeyen ailece oyun oynuyor. Erkek arkadaşınızın çocuklarında gördüğünüz mutluluk, ilgili bir baba olmasından kaynaklı. Çocuklarını iyi yetiştirmiş. Nasıl başarmış? Zaman harcamış, emek vermiş bunlar olmadan olmaz. Çocukları mutlu da olsa erkek arkadaşınız gibi çocukları olan biriyle evlenmek cesaret ister. Göze alınması gereken bir çok şey çıkar ortaya. Fedakarlık gibi, sabır gibi, anlayış gibi, paylaşmayı bilmek gibi. Çocuklar küçük bazı durumları kabullenmek ve algılamak zaman gerektirir. Bu evliliğe aklınızın onay verebilmesi için o çocukları daha çok tanımalısınız. Onlara bir anne olmayacaksınız, bir ablaları olacaksanız. Onlarla daha çok bir arada olup bu sevgiyi oluşturup oluşturamayacağınıza, babalarını paylaşıp paylaşamayacağınıza bakmalısınız. Aklınızın ve kalbinizin sizi yönlendirebilmesi bu beraberliklerle olacaktır. Çok gençsiniz, 25 yaş için biraz fazla bir yük gibi. Yapabilme potansiyeliniz var ama erkek arkadaşınızın hep size gösterdiği yüzüyle kalması gerekiyor. Bakın bakalım bir yüzü mü var iki yüzü mü?
4 aydır tanıdığınız birini iş yerinde görüyor olsanız da tanımak için yeterli bir zaman değil. İnsanlar bir insanı elde etmek istediklerinde -hele erkekler- çok güzel oynayabiliyorlar. O yüzden tanıma safhasını uzatmalısınız. Siz sosyal bir insan olduğunuzu, gelişmeyi sevdiğinizi yazmışsınız. Bu da sizinle evlenecek kişiye tolerans yükümlülü ğü getirir. Bugün o toleransı gösterebilir ama evlenince işler değişir mi acaba? Akıllı bir kızsınız, bu evliliğin kolay olmayacağının farkındasınız. Sizin yeterince yükünüz varken bir de bir başkasının yüklerini sırtlamanız bana size karşı haksızlık gibi geliyor.
Diğer taraftan geçen aylarda yakın bir arkadaşımla konuşuyorduk. Bir arkadaşından bahsetmişti. Arkadaşı eşinden boşanmış genç bir kadınmış, sonra çocukları olan bir adamla evlenmiş. O çocuklarla çok iyi iletişim kurmuş. Seneler sonra bu beraberlikten bir çocukları olmuş çok da mutluymuş. Tanımadığım bu aile adına sevinmiştim. Nereden nereye, olmaz diye bir şey yok. Mutlu olabilirsiniz. Bu biraz da karşınızdakilere bağlı; çocuklarına, evleneceğiniz adama. O yüzden size diyeceğim ki tanımak için daha çok bir arada olun. Siz bu zaman zarfında yapıp yapamayacağınızı, mutlu olup olamayacağınızı zaten anlarsınız. Tanıdınız, yeter bu kadar tanımak dediniz ama içinizde hala bir kurt var sizi rahatsız ediyor. O zaman anlayın ki olmaması gereken bir evlilik bu. Bana mailinizde deseniz ki bu beyin şöyle şöyle bazı kötü davranışları var. Bu o zaman siz ona kapıyı açmış olsanız bile benim bakışımda kapar ve size de bunu yazdıklarımla anlatırım, ama öyle bir şey yok. Anlatımınız güzel, evlenmiş ayrılmış olması sorun tabii ama size nedenlerini anlatmış ve kanıtlamış. Geriye çocuklar kalıyor. Sizin de anneniz var. Sorumluluğunu taşıyorsunuz, birbirinizi destekleyebilirsiniz. Kısaca söylemek istediğim, onu ve çocuklarını tanımak için daha çok bir arada bulunun.
Ağabeyiniz konusuna gelirsek, bu din görevlisi olmak ne çok şeye kılıf! Bütün bu pislikler ruhunda gezinirken Allah diye diye başkalarını kandırabilir ama ya kendini... Kendini, yaptıklarını ruhu kaldırıyor mu? Onu hayatınızın hiçbir deminde asla yanınıza yaklaştırmayın. Aklım almıyor. İnsan değil bunlar, yaşamayı da hak etmiyorlar. Bu yaşam insanların, insan olmayı başaramayanların değil!
Yazmaya ve okumaya devam edin lütfen; siz olmaya devam edin. Biraz hüzünlü de olsa, sesiniz güzel geldi bana. Sizi tanıdığıma sevindim, hayattaki duruşunuzla okurlarıma örnek olmanızı istiyorum. Sevgiyle kalın benim genç ve güzel yürekli okurum...
***
Çözemediğiniz sorunlarınızı rumuzunuzla yazın, Yeşim Tijen size önerilerde bulunsun.
Yeşim'le Hayat Bilgisi her zaman sizin yanınızda...
İşte sorularınızı gönderebileceğiniz adres: yesimilehayatbilgisi@gmail.com
YORUMLAR