Sevgilim beni affetmiyor...
"İyi günler, ben kız arkadaşımın kalbini kırdım. 2 sene önce iki arkadaşını kaybetti, intihar ettiler. Bu olay da kız arkadaşımda etki yarattı ve o bana ölüm kelimesini kullanma demişti ama ben her sinirlendiğimde ölüm sözcüğünü kullandım sinirden. Şimdi de affetmiyor. Ne yapabilirim? Yardımcı olur musunuz? Kaç gün oldu ayrıyız, uyuyamıyorum, sürekli mesaj atıyorum ama yok diyor. Lütfen yardım edin."
Yeşim Tijen'in cevabı:
Söz ağızdan çıkmadan önce üç kapıdan geçmeliymiş. Bunlar; iyilik, nezaket ve lüzum... Siz üç kapıyı da kırmışsınız. Bir, iki, üç en sonunda bodoslama hiç düşünmeden ağzınıza ne gelirse… Oysa sevmek karşınızdakine hassasiyet göstermek değil midir? Öyledir tabii, öyledir de hiç hesap edilmez bir gün sevgilinin bütün kapıları kapatacağı. Şimdi kapılara nasıl yüklenirseniz yüklenin önce onun kızgınlığının geçmesi lazım. Kadınlar konuşur, erkekler ehemmiyet vermez; kadın konuşur, ikaz eder, öbürünün bir kulağından girip diğerinden çıkar; sonra sonra kadın hiç konuşmaz, susar çünkü kadın hiç ummadığınız anda bitirir. Susmuş, artık konuşmuyorsa sizi kaybetmeyi göze almıştır. Aklında bitirmişse kalbinde de bitirecektir, ama sizin sorununuz aşılabilir bir sorun sadece bundan ibaretse. Kızgınlığı geçince daha sakin düşünecek, sizi özleyecek ve onun kalbine dokunan güzel davranışlarınız varsa sizden bu düşüncesiz davranışlarınız için vazgeçmeyecektir. Sevgilinizin hassasiyetine saygı duymalıydınız. Düşünün, sizin iki arkadaşınız intihar etse siz neler hissederdiniz?
Ölümü konuşmaktan kaçsak korksak da ölüm kendini bize unutturur mu? İç içe değil miyiz farkında olmasak da ölümle ve korkularımızla? Siz onun yüzüne ölümü vurdunuz durdunuz. Kaçmak istediği ölümü, yani korkusunu, yüzüne bağırdınız. Belki kendi içinde çokça düşündüğü bir korkuydu ölüm, yüz yüze geldi sizin her ölüm sözcüğünüzle korkusuyla, işte kızgınlığı burada. Kadınlar için erkekler koruyucudur. Siz onu korkularından korumadınız aksine yüz yüze getirdiniz. Bundan dolayı sizden kaçtı, kızdı ve uzaklaştı. Aslında bu onun kendi kendine düşününce çözeceği, aşacağı bir durum. Yaşam varsa ölümde var hem de burnumuzun dibinde. Nerede, ne zaman karşılaşacağız bilinmez ki, bunu kabul ederek başaracak ölüm korkusunu alt etmeyi.
Siz ne yapabilirsiniz? Mailiniz geleli bayağı olmuş, sırayla yazıyorum. Hala barışmadınızsa onu yeterince tanıyorsanız hoşuna gidecek şeyleri de biliyorsunuzdur. Yakın arkadaş çevresini kullanın. Onların yardımlarıyla ona ulaşın. Ne kadar pişman olduğunuzu, çok sevdiğinizi bir de onlara anlatın. Başkalarından sevildiğini, özlendiğini ve pişman olduğunuzu duymak onu mutlu edecektir. Çünkü sevmek vazgeçmemektir. Çünkü vazgeçmek bir başkasına fırsat vermektir. Bunun bilinciyle sizi sevdiğinden eminseniz gönlünü alacak hareketlerde bulunun. Rahatsızlık vermeden evinin önünden geçin. Yüz yüze gelmeye çalışın. Geldiğinizde onun sizin için ne kadar değerli olduğunu anlatın, düşünerek konuşmayı, sinirlerinize hakim olmayı öğrenin. Bu öğrenme size her zaman lazım olacak. Sevdiği bir çiçekle yaklaşın ona, dayanamaz kadınlar bu inceliğe, en azından yumuşatacaktır onu. Daha bir rahatlayacaktır, bir küçük çiçek demeti ne kadar işe yarar bilemezsiniz. Çabalamak, işte bu sevginizi ona gösterecek, onu ikna edecek yegane şeydir. Bunu görsün. Gösterin çabanızı. Tüm bunlara rağmen hayır derse o zaman yapacak bir şey yoktur. Bir beyefendi gibi çekilmek ve uzaklaşmak yakışır size. Sevgiler…
***
Çözemediğiniz sorunlarınızı rumuzunuzla yazın, Yeşim Tijen size önerilerde bulunsun.
Yeşim'le Hayat Bilgisi her zaman sizin yanınızda...
İşte sorularınızı gönderebileceğiniz adres: yesimilehayatbilgisi@gmail.com
YORUMLAR