Çok üzülüyorum ama aramıyor
“Yeşim Hanım, sadece birisinin bana akıl vermesine, yol göstermesine ihtiyacım var. Yol gösterecek kişinin objektif olması benim hayatım için en sağlıklısı. Çevremdeki kişilerin bana yardımcı olamadığı aşikar. Sizin önerilerinize gerçekten ihtiyacım var. 3 yıllık bir ilişkim var. Erkek arkadaşımın beni sevdiğinden %100 emindim, kendi sevgim kadar emindim ama ailesi yüzünden ilk defa kırgınlık girdi aramıza, yine de atlattık, konuştuk. Benden vazgeçmedi, ama artık konuşurken, tartışırken yazdığım şeylere cevap vermiyordu. Yani okuyor fakat bir şey demiyor. Niye yazmıyorsun deyince bir şey deyip seni kırmak istemiyorum gibi cevaplar veriyordu. Ayrılalım dediğimde ben öyle bir şey demedim gibisinden beni sevdiğini, hep benimle olmak istediğini söylüyordu. En son tartıştık, yani ben tartıştım yine cevap vermedi. Ben de sinirle engelledim, kırıcı sözler sarf ettim ona ve ailesine karşı. Yine de o kötü bir şey demedi. Şimdi aramıyor, yazmıyor, umursamıyor gibi geliyor. Kendi yoluma gitmek istemiyorum, onunla olmak istiyorum ama geri adım atmak istemiyorum. Çok üzülüyorum ama aramıyor. Evet, çok az bir zaman geçti, belki arayacak ama beklerken çok acı çekiyorum. Ne yapmalıyım? Tamamen kafamda da bitirmeye mi çalışmalıyım? Özür mü dilemeliyim? Ne yapacağıma karar veremiyorum.”
Yeşim Tijen’in cevabı:
“Ben yaptığımda bütün yanlışlar doğruydu.”
Oğuz ATAY
Yaşanan terslikler anlayabilen için birer mesajdır. Ne anlatmış bu terslikler size; düşünerek konuşmanız gerektiğini, aniden öfkelenip bütün köprüleri yıkmamak gerektiğini. Biraz düşününce o andaki tepkiyi vermeyeceğinizi anlatmaya çalışmış. Siz de bunu fark etmişsiniz zaten; üzerine çok gittiğinizin, mesajlarınızda kırıcı olduğunuzun. Şunu bilmelisiniz ki siz anlayana, düzelene kadar bu sıkıntıları yaşayacaksınız. Bu ilişkinizde veya diğer tüm insan ilişkilerinizde ani öfkelenmelerden parlamalardan kaçınmanız gerekecek. Yoksa elde var hep sıfır olur sizin için.
Ne istediğinizi bilerek bu ilişkiyi yaşıyor olsaydınız bu şekilde davranır mıydınız? Yoksa onun sizin için önemini sizden uzaklaştığında mı fark ettiniz? Hep sevecek, ne yaparsam yapayım benim yanımda olacak. Bu düşünceyle mi davrandınız bu zamana kadar? 3 senelik bir ilişki uzun bir zaman olsa da dengeyi bozmayı başarmışsınız sonunda. Sonunda diyorum, attığınız diğer maillerde anlattıklarınıza istinaden söylüyorum. Olumsuzlukları kendi hayatınıza çekmişsiniz ama öğrendiğiniz bir şeyler olmalı. Nelere değer veriyor ve onların hayatında ne kadar önemli olduğu gibi. Şunu bilmelisiniz ki aranızdaki kırgınlık ailesi yüzünden değil, sizin yüzünüzden. Sizin ailesi için ileri geri konuşmalarınız ilişkinizi bu noktaya getirmiş. Davetinizi kabul etmemesi bu sözlerinizi hak ettiği anlamına mı geliyor? O, sadece daveti kabul etmemişti. Sizden ayrılmak istemiyordu ama siz başka şeyler aradınız, hemen olumsuzluklara odaklandınız. Yoksa beni sevmiyor mu? Ya da benimle ciddi değil, muhtemelen bunlara takılı davrandınız. Belki çekinceleri vardı. Sizin dediğiniz gibi utangaçtı. Es geçtiniz bunları. Halbuki bunu ailenize pekala anlatabilirdiniz. Ve bu durum için önceden fikrini almalıydınız. Siz ona sormadan direkt davet ettiniz. Bazı oluşumların zamana ihtiyacı vardır. Pat diye söyledim oldu ya da olacak diye düşünseniz de karşınızdaki insanı kale almazsanız, olmayabiliyor. Herkes aynı değil, karşınızdakine göre davranmanız gerekiyor. Davranmazsanız sorunlar sizi son noktanın kenarına kadar da getirebiliyor. Onu ilk bu duruma hazırlamalıydınız. Yapısını bilen biri olarak yapmanız gereken buydu. Af dilemeyle kırgınlıklar hemen o anda onarılır mı? Sözcükleri ne kadar süsleseniz de onarmaz. Evet, bir nebze işe yarar ama bir nebze, tamamen geçmesi süreç ister, sindirmek ister. Çünkü daha önceleri de bu tarz kırıcı hırçın tutumlarınız olmuş. Çok sevdiğiniz birine karşı neden bu kadar umarsızca davrandınız? Çok yaman bir çelişki olmamış mı? Sevmek ve umursamamak, kırıcı olmak. Oysa sevdiniz mi kırmaya korkarsınız. Siz böyle davrana davrana onu bu hale getirmişsiniz. Bu yaptıklarınızın bir sonucu olacaktı. O yaş aldıkça olgunlaşıyor kendi olma yolunda ilerliyor. Ya siz?
Bana mailiniz 26 Mayıs’ta gelmiş bu zaman diliminde size olumlu adımlar atmış olduğunu umuyorum. Atmamışsa ne yapabilirsiniz? Biraz daha zaman verin, kendi haline bırakın. Sizin için zor da olsa böyle yapmalısınız. Bir-iki hafta daha geçsin baktınız hala ses yok, o zaman konuşmanız gerektiğini söyleyerek buluşun. Orda anlarsınız. Soğuksa şansınızı denemekten kaçmayın. Ona olan duygularınızı, pişmanlığınızı anlatın. Umarım gerek kalmadan her şey yoluna girer. Size naçizane tavsiyem, öfkenize yenik düşmeyin, önce düşünün “Şimdi sinirle davranırsam ne kazanır, ne kaybederim?” diye. Sizi kızdıran şey, kızdırdığı andan bir iki saat sonra aynı etkiyi göstermeyecektir. Düşünerek hareket etmeyi öğrenin. Şimdi böyle yaparsam neler olabilir? Bunu daima kendinize sorun, öyle adım atın. İnsan hata yapa yapa doğrulara ulaşıyor.
Endişelenmeyin, sizi seviyorsa hoşgörülü olacak ve tekrar hayatınız da olacaktır. Soğuk durması kızgınlığından ders vermek istemesinden de olabilir. Sevgiler…
***
Çözemediğiniz sorunlarınızı rumuzunuzla yazın, Yeşim Tijen size önerilerde bulunsun.
Yeşim'le Hayat Bilgisi her zaman sizin yanınızda...
İşte sorularınızı gönderebileceğiniz adres: yesimilehayatbilgisi@gmail.com
YORUMLAR