"Tecavüze uğradım, evlendim, itiraf ettiremiyorum!"
Üniversitede okurken okul harçlığımı çıkarmak için çalışıyordum. Kendisi müşterilerden biriydi ve bir çeşit oyun yaparak benimle tanıştı ve iş için kartını verdi. Daha sonra işe ihtiyacım olduğu bir vakit iş için kendisiyle dışarıda görüştüm bir süre sonra isteği üzerine arkadaş olduk, niyetinin çok ciddi olduğunu söyledi ve kısa bir süre içinde hemen arkasında bana evlenme teklif etti, hemen yakınlarımla tanıştırdım ve onların onaylarını aldım. İnanılmaz güzel rol yaptı uzun bir süre. Bu arada zaman içinde cinsel anlamda ısrarları baş gösterdi. Bir süre sonra baş edemez hale geldim ve çok bocaladım. Ayrılmak istediğimde, defalarca engelledi ve beni hep kandırdı, maddi manevi her şeyi önüme serdi. Niyetini ben ve yakınlarım yavaş yavaş anlamaya başlamıştık ama artık çok geçti. Tüm gerçek yüzü ortaya çıkmaya başlamıştı. Daha önce benimle ciddi düşündüğünü kardeşlerine söylediği için sık sık eve davet ediliyordum ve kız kardeşleri ile de oldukça iyi anlaşıyor ve görüşüyordum. Bir gün kendi evlerinde hiç beklemediğim bir anda ve beklemediğim bir şekilde bana zorla sahip oldu. Her şey o kadar hızlı ve ani olmuştu ki başımdan aşağı kaynar sular döküldüğünü hissettim, ağlama krizine girdim ve şoke oldum. Uzun süre kendime gelemedim. Kendimi odama kapattım. Bu durumu sadece psikoloğumla paylaşabildim. Çünkü gençtim, saftım ve toydum, çok içime kapanıktım ve paylaşabileceğim hiç kimse yoktu. Kendimi korkunç kötü hissediyordum ve ne yapacağımı bilemiyordum. Bir süre sonra benimle beni susturmak için evlendi ama bunalımım ve yaşadıklarımın şokunu o andan itibaren halen gittikçe artan boyutta yaşamaktayım. Bu tamamen gizlice ve formalite icabı yapılmış bir evlilikti. Kesinlikle evimiz, eşyalarımız, vb olmadı, asla beraber yaşamadık. Benimle bir süre beraber olduktan ve sıkıldıktan sonra boşandı. Benimle evliyken şu anki eşiyle tanışmış ve çıkmaya başlamış. O da bu durumu biliyormuş. Ben ayrılmamızdan 2 yıl sonra tesadüfen öğrendim. Halen o kişiyle ve bir kızıyla beni şoka sokarak bana tecavüz ettiği evde yaşamaktadır. Yıllarca hep kendimi suçladım ve deşifre olmak istemedim ama artık 34 yaşında olgun ve güçlü bir kadınım ve bu süreçte olayları mantıklı olarak irdeledim. Ailemin onun hakkında bana son derece kötü niyet beslediğini söylemelerinin ne kadar doğru olduğu sonucuna vardım. Beni ağlatarak ve zorlayarak bana sahip olması ruhumda ve hayatımda asla silinemez ağır tahripler yarattı ve tüm hayatımı son derece olumsuz etkiledi. Bu olaylar, ülke, şehir, ev, okul, çevre, iş … vb. değiştirmeme, defalarca intihar teşebbüsümde bulunmama, psikolojik sorunlara (panik atak, vb) ve karakterimin değişmesine neden oldu. Yaşadığım sonsuz ve büyüyen duygusal tahribat, artık bu durumu daha fazla saklayamamama ve zamanla ifşa etmeme neden oldu. Kendisinin telefon numarasını bulduğumda yaptıklarını yüzüne vurdum fakat o aynı alaycı, dalgacı, küçümseyici, hakaret edici, ciddiyetsiz, ahlaksız tavırlar ve sözler ile karşıladı. Bu durum taşıyamadığım duygusal çöküntüyü büsbütün artırmıştır. Kendisinin gerçekleri itiraf etmesini bekliyorum. Bu durumun bir delili olamaz, keşke olabilseydi. Artık çok yoruldum…
Yeşim Tijen'in cevabı:
Sevgili okurum ilk defa böyle bir konuyu işliyorum ve ne yazsam yetersiz gelecek gibi geliyor bana. Sanıyorum hala mutsuz uyuyor, mutsuz uyanıyorsunuz. Çünkü içinizde bir ukde var yara gibi açık ve acıyor. Yaşam sanki sizin için anlamını yitirmiş. İçinizdeki bu öfkenin peşinden sürüklenip bir o kadar daha acı çekmişsiniz, biraz daha yara bere almış ruhunuz. Hayatın bu yaşadıklarınıza vereceği cevabı yok, olanı da size yetmez, çünkü adil değil. Biliyor musunuz, insanlar her şeyin kolayını seçiyorlar. Sevmek, iyi bir insan olmak, bunlar kolay şeyler değil, zor şeyler. İnanın onlarda kolayını bulmuşlar, duygulara takılmadan, vicdanlarını uykudan uyandıklarında yastıklarına bırakıp da güne başlıyorlar. Kötü olmak çok kolay ve genelde insanlar kolayı seçiyor artık, sizin karşınıza böyle kötü biri çıkmış yıllar önce. Yaşamınızı mahvetmiş. İnsan gençken daha bir çaresiz oluyor. Korkuları, çevre, o-bu ne der endişesiyle ruhu kayboluyor. Bu esaretin altında insanın kendine gelip güçlenmesi de zaman alıyor. Derin yaraları olanlar dilsizdir demiş birileri. Ne kadar doğru! Siz de yıllarca susmuşsunuz. Yapamadıklarınız için muhakkak ki kendinizi suçladınız, içiniz yandı, kavruldu. Ölmeden de ölebiliyor insan bazen, yaşamda karşılaştıklarıyla ölüm gibi yürek yakan acılar yaşıyor sevgili okurum. Gözlerinden yaş akmasa da yüzü ağlıyor, ruhu ağlıyor. Ülkemizde kadın olmak gerçekten çok zor.
Ülkemiz de kadın olmak gerçekten çok zor. Şu son senelerde kadınlarla ilgili ne büyük acılar yaşadık, hunharca öldürülmeleri, tecavüzleri duyar olduk. Kanunlarda kadına sahip çıkmıyor, bir de üstüne üstük tecavüzcüsüyle evlendiriyor. Kime ceza, kime mükafat belli değil. En son Özgecan trajedisini yaşadık, hepimiz bir süre çırpındık, konuştuk, ben dahil hepimiz yazdık, çizdik ve sustuk. Ne yazıktır ki bu kadar yapıcı olan kadınlar kendileriyle ilgili bu önemli konuda birlik bütünlük sağlayamıyor. Vah vahlarla olayı hafızasından silip atıyor, bir gün benim ya da yakınımın başına da gelirse diye korkuyor sadece ve Allah’a havale ediyor. Münevver olayı deseniz keza öyle. Eşlerinden ayrılan kadınların hikayesi ayrı bir dram. Ayrılmak kurtulmalarına yetmiyor, öldürülmeleri gerekiyor, toptan kurtuluyorlar. Acı ama gerçek, yine vah vah deniyor. Küçük yaşta bir sürü erkeğin tecavüzüne uğrayıp hala suçlu olarak küçük kızın gösterilmesi mi dersiniz? Buna da hem vah vah bir de yuh artık dendi. O da orada unutuldu kaldı. Hangi birini yazayım siz de biliyorsunuzdur. (Bu arada sevgili genç okurlarım, kız ve erkek fark etmez başınıza her ne gelirse gelsin ebeveynlerinizle ya da ailenizden yakın bulduğunuz bir büyüğünüzle mutlaka paylaşın, korkup saklamayın.)
Neden bu kadar içine kapanık ve suskun kadınlar derseniz, neden biliyor musunuz? Daha hala erkek egemenliğinden çıkamadı kadınların ruhları, hala esirler. Evet, doğru söylüyorum. Erkek egemenliğindeki bir ülke Türkiye. Kadının haklarının Atatürk’ den sonra yitirildiği, sözde haklarla uyutulmaya ve avutulmaya çalışılan kadınların yurdu burası. Kadınlarının evde oturup çocuk bakması beklenen, akşam belli saatlerden sonra dışarda olursa her türlü tacizi hak ettiğine inanılan bir ülke burası. Yoksa kadın olmak insan olmak değil mi? Hak hukuktan bahsedip haklı olanın hak etmediklerini yaşadığı, adaletin adliyede adil işlemediği bir ülke burası, yaşadınız ve gördünüz. Ne dediler, evine git dön, hayatını yaşa. Evet, tabii ki bunu yapmalısınız, ben de katılıyorum. Adalet adliyelerde ve insanların ruhunda adil olabilseydi keşke, erkeklere, erkektir yapar elinin kiri diye bakılmasaydı, saygınlıkları törpülenseydi, o an, o karakollarda sizi değil onu aşağılasaydılar hak yerini bulurdu belki biraz ama birbirlerini korur erkekler, kadınlar gibi değiller ve bahsettiğiniz hastanenin olumsuz yaşam şartlarından haberdarım. Nasıl kabul ettiniz oralar da yaşamayı ve bu kadar psikolojik savaşı nasıl yaşadınız? İlaçlar yüklendiniz. Hepsi o adamın cezasız kalmaması için sevgili okurum. Aslında siz ona büyük ceza vermişsiniz. Ruhunda biraz insanlıktan kırıntı kalmışsa utanmıştır. Çünkü o şahıs hem mahallesinde hem eşinin gözünde dibe vurmuş. Sizin onunla olan kavgalarınıza hem mahallesi hem ailesi, herkes şahit olmuş. Bundan daha büyük rezillik mi olur? O görüntüsünün altında, ruhunda pislik yatan bir adam olduğunu gösterdiniz herkese. Bunu başardınız farkındasınız değil mi? Eşi artık ona eskisi gibi yürekten bakıp sevebilir mi? Bir düşünün. Koskoca bir duvar ördünüz aralarına ve o kadın, o adamın ifadesini yıllarca alacaktır kadınları biraz tanıyorsam. Sizde çok yıprandınız ama onu da bu şekilde rezil ederek cezalandırmış oldunuz, biraz geç de olsa başarmışsınız. Ama artık noktayı koyma zamanı gelmiş. Hayata geri dönün, yaşadıklarınızı hafızanızın en gerilerine atın, zaman aşımı dolayısıyla yapacağınız başka bir şey yok, bundan fazlası size zarar getirir. Hayat karşınıza bir kötü adam bir de iyi adam çıkarmış, sanki telafi etmek ister gibi, farkında mısınız? Bütün bu yaşadıklarınıza rağmen elinizi bırakmayan, size her konuda destek olan eşinizi çıkarmış. Ne tuhaf değil mi? Hep diyorum, iyi erkekler de var ve onlar hazine gibi değerli, kıymet bilip istismar etmemek gerekli. Başka bir erkek evli olduğunuz halde bu adama yıllar sonra hesap sormaya kalkmanızı kabul etmeyebilirdi, sonuçta o da incindi. Eşinizi kutluyorum ve size artık hayatınızı yaşayın diyorum. Yaşanması gereken en güzel yıllarınızı heba etmeyin daha fazla. Onu Allah’ın adaletine bırakın hiçbir yanlışı cezasız bırakmaz ki o. Belki hemen olmaz, ama bir gün mutlaka alır hesabını o kişiden, buna inanın. Geçmiş, bakın geçmiş diyoruz artık, geride kalmış, kalması da gerekiyor güzel bir şeyler yaşayabilmeniz için. İçinizdeki o diğer kadına söyleyin, kapatsın bu defteri, defterin yaprakları acılarla bitti. Yeni bir deftere, yeni ve mutlu şeyler yazın, sevin kendinizi, siz o geçmişteki savunmasız kız değilsiniz. Bu hikayeye noktayı koymanız gerekiyor artık siz de biliyorsunuz. Hem aklınızla hem duygularınızla noktalamalısınız. Zaman elinizden akıp gidiyor, yazık etmeyin en güzel yıllarınıza. Size bir sır vereyim mi? Hayat genç kızken falan değil, olgunlaştıktan sonra daha güzel oluyor, çünkü insan aklıyla güzelleşiyor. Bu akıl öyle güzel bir şey ki hayata tat ve anlam katıyor. O tadı artık siz de alın istiyorum. Bunca yıldan sonra yaşama geri dönün, geçmişe takılı kalmayın pişman olmamak için, keşke o olayı kapatıp hayatımı yaşasaydım dememek için ve hayata yenilmemek için. Siz akıllı bir kadınsınız. Nasıl yaşardı insanlar acıları unutmak diye bir şey olmasaydı ve unutmayın ki bu hayat size verilmiş bir emanet ve insanlar emanetleri gözünden bile sakınır. Siz de, size emanet edilen bu hayatı, sizden alınana kadar güzel yaşayın istiyorum. Bunun için bir nevrasteniden uyanıyor gibi kalkın ayağa. Yatak odanızdan başlayıp tüm odaların kalın perdelerini kenara çekin, eviniz güneş alsın, o güneş sizi de ısıtsın. Bahar mevsimindeyiz artık, kuşların cıvıltısını duyuyor musunuz? Ötüşüyorlar. Ya çiçek açmış ağaçlar? Onları da gördünüz mü? Nasılda mutlu ediyor insanı baharı solumak, yüreklerimize de bahar geliyor adeta. Bu bahar hepimize iyi gelecek, sevgiler…
Yalnızlığın Saçları
Toparlan yüreğim gidiyoruz,
Şirazesi çıkmış insanlardan uzağa,
Yalnızlığa,
Kırçıl kırçıl gözükse de yalnızlığın saçları,
Korkma sen, kaybolmayacağız biz
Yalnızlığın girdabında.
Açacağım yalnızlığın saçlarını rüzgara
Savrulacak saçlarının her bir teli.
Bir perçeminde müzik,
Bir perçeminde okumadığım kitaplar,
Bir perçeminde de tabiat ana olacak.
İnsanlardan uzağa kaçmış olsa da tabiat,
Benim hümanist ruhumu sevecek,
Ana değil mi ki beni bağrına basacak?
Kuşların cıvıltısı ağacın yeşili derken
Toprağın o unuttuğumuz kokusu,
Dalgaların sesi yüreğimi onaracak.
Yalnızlığın girdabında kaybolmayayım diye
Her bir perçem alıcı kuş olacak
Ve beni tutup ta çıkaracak.
Hadi yüreğim toparlan gidiyoruz!
Tam ben gibi münzevi için biçilmiş kaftan yalnızlık,
Hep gitmek isterdim ya bir yerlere
Hadi şimdi vakti geldi gidelim,
Gidelim de hiç dönmeyelim.
***
Çözemediğiniz sorunlarınızı yazın, Yeşim Tijen size önerilerde bulunsun. Yeşim'le Hayat Bilgisi her zaman sizin yanınızda...
İşte sorularınızı gönderebileceğiniz adres: yesimilehayatbilgisi@gmail.com
Twitter: @yesimtijen
YORUMLAR