Babam kontrolcü ve gösterişçi biri

Merhaba Yeşim Hanım,

Ben Almanya'da yaşayan genç bir kızım. Yakında 19 yaşıma gireceğim ve babamı daha yeni tanıdığımı öğrenmeye başladım. Her ne kadar öyle yetişmemiş olsa da şu an bulunduğumuz ortam kadının erkekten eksiğinin olmadığı, çocukların sevgiyle büyütüldüğü, eğitime önem verilen bir ortam. Babam birden çok kontrolcü ve müthiş gösterişçi bir insan oluverdi. Bu yıl staj yapmak istedim ve staj yapmak istediğim yerlere babam kaşlarını çatıp hayır oralarda çalışamazsın, benim tanıdığım bilmem kim var girer onun yanında çalışırsın dedi. Önceden kız arkadaşlarımla ki bunlar gayet rahat Türk olmayan arkadaşlarım, çıkmama izin verirdi. Şimdi ise arkadaşlarıma karışıyor, dışarı çıkmama izin vermiyor. Dışarı çıkamadığım için benimle görüşmek isteyen arkadaşlarım bize geldiğinde ise anneme sürekli gelen kim tarzında sorular soruyor. Önceden hiç böyle yapmazdı, ikimiz oturur siyaset bile tartışırdık. Artık fikirlerimizde farklılıklar ortaya çıktıkça baskıcı ve kontrolcü tavırlarla beni kontrolü altına almaya çalıştığını görüyorum. Hayatı öğrenmeme engel oluyor ve bana güvenmiyor. Babamın bu davranışlarına anlam veremiyorum, nasıl davranmam gerektiğini de bilemiyorum. Tek bildiğim babamın fikir ayrılıklarına kesinlikle açık olmadığı ve insanlara gösteriş yapabilecek şekilde bizlerin hayatını oluşturmak istiyor olması. Bu konuda ne yapabilirim? Bu durumu nasıl aşabilirim? Yardımınız için şimdiden teşekkür ederim.


Yeşim Tijen’in cevabı:



Hadi fazla derine inmeden beraber düşünüp anlamaya çalışalım. Bir-iki kelime de ben söyleyeyim babanıza. Benim güzel kızımı niye bu kadar sıkıyormuş? 19 yaşına girmek üzeresiniz, sizin bakışınıza göre sanırım hür olmanız gereken yaşlar, ama ebeveynler için daha hala çocuksunuz. Ne zaman görürler ki artık kızımız olgunlaştı, doğruyu yanlışı biliyor, o zaman sizin kararlarınıza saygı duymaya başlarlar. İşte o güveni kazandığınızda fikirlerinizi kabul ettirebilirsiniz.


Gurbet ellerde dinini, dilini, gelenek ve göreneklerini yaşatmaya çalışıp ayakta durabilmek, kendini kabul ettirip tutunabilmek, memleket hasretiyle birlikte içindeki tüm özlemleri bastırıp o ellere katlanmak hiç kolaylanacak bir durum değildir. Hayatı daha bu yaşta babanızdan daha iyi görüp biliyorsunuz, öyle mi sanıyorsunuz? Daha ne gördünüz, ne yaşadınız ki? Onun yaşam deneyimlerini nasıl bu kadar kolay yabana atabiliyorsunuz? Baba olması onun hatasız bir insan olması demek değil. Tabii ki hataları vardır. Yakın zamana kadar iyi anlaştığınız babanızla neden şimdi ters düştünüz hiç düşündünüz mü? Değişen babanız değil, siz olduğunuz için. Aileler gençlerin geçiş dönemlerinde endişeler yaşarlar. Eğer ki eğitimde başarıyla ilgili gerçekleştirecek bir hedefleri yoksa kızların erkeklerin peşinde, erkeklerin kızların peşinde gezmesinden, uyuşturucu bağımlılığından, evi terk etme arzusu oluşmasından, psikolojik bozukluk yaşamalarından korkulur. İki ayrı kültürün etkisinde, kendini bulabilmek, biraz ondan biraz kendi kültüründen bir kimlik oluşturmak... Orada yaşayan gençlerin bu etkileşimden kaçınması çok zor. Aileler etrafında gelişen bu durumun farkında olduklarından çocuklarını korumak, en az zararla kendini bulmasını isterler. 14-15 yaşına kadar çocuklarıyla iyi bir iletişim kurabiliyor aileler. Bu yaştan sona daha dışa dönük yaşamaya başladıkları için gençlerle ilişkiler kopmaya başlıyor. Çocuklarda ahlaki yozlaşma ve aidiyet problemi görülüyor. Ne yaşadıkları ülkeye ne kendi ülkelerine ait hissediyorlar kendilerini. Arada kalmış bir nesil gurbet çocukları.


Ebeveynler başkalarının yaşamlarına hoşgörü gösterebilirler sevgili okurum. Benimsiyormuş gibi de davranabilirler. Başka ailelerde onaylar gözüktükleri olayların kendi ailesinde yaşanmasını istemeyebilirler. Bunda yadsınacak bir şey yok. Hayatı öğrenmek istiyorsunuz, acele etmeyin. Siz istemeseniz de hayat size kendini öğretir, cebren ve hile ile, her şekilde. Pembe değildir, mavi değildir yüzü. Gri ve siyah renkleri de vardır. Eğer dikkatli olmazsanız yabancı bir ülkede haklarınızın hemen elinizden alınacağını bildiğinizde, ailesine sahip çıkmaya çalışan babanız gibi hep gri tarafından görürsünüz hayatın yüzünü. Hiçbir aile dışarıdan göründüğü gibi değildir. Onlar da içlerinde çatışmalar yaşıyordur. Bu çatışmaları yaşayıp hala birlik olabilmeyi başarabilmektir aile olmak.


Şu an bir kimlik oluşturma dönemindesiniz. İçinizde esen fırtınaları anlayabiliyorum. Ebeveynlerinizle çatışmalarınızın olması da gayet normal, ama onları küçümsemeden. Babanızın korkularını, arkadaşlarınızı sorgulamasını anlamaya çalışın. Sizin bu geçiş döneminde yanlış adımlar atmanızdan endişelendiği için bu tavırlar içindedir. Sizinle ilgili güven ruhunda oluştu mu daha rahat davranacaktır. Bilecek ki kızı artık kendi kimliğini buldu. Dışarısı çakal dolu, kurt dolu. Daha siz babanızın kuzususunuz, sizi ortalığa salıvermesini beklemeyin. Fikirlerinizin, isteklerinizin kabul görmesi için önce ailenizin güvenini kazanın. Babanıza saygı duyun. Yaban ellerde ayakta durabildiği için, ailesine sahip bir baba olduğu için, sizin arkadaşlarınızı kim bunlar diye sorguladığı için. Tam tersi bir baba da olabilirdi. Bütün bu yazdıklarımdan sonra size sormak istiyorum, şimdi babanızı biraz olsun anladınız mı? Sevgiyle kalın...


***

Çözemediğiniz sorunlarınızı yazın, Yeşim Tijen size önerilerde bulunsun. Yeşim'le Hayat Bilgisi her zaman sizin yanınızda...

İşte sorularınızı gönderebileceğiniz adres: yesimilehayatbilgisi@gmail.com



Twitter: @yesimtijen


Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.