Benim Bahçem
Haziran ayı benim için geri sayım ayıdır. Sayılı gün olsun, çabuk geçsin, okullar kapansın, evi kapatiyim ve çekip gidiyim diye sayarım günleri.
Bütün tekliflere kulağım kapalıdır, gözüm hiçbirşey görmez; gideceğim ilk yer Fethiye'dir. Dokuz yaşımdan beri geze geze bitmeyen tarihi ve doğa harikası yerleri, rafting, paraşüt, safari gibi adrenalini birleştiren sporları, müthiş denizi, kıvamında kitlesinden dolayı mutlaka her yaşımda beni cezbeden bir şey bulmuşumdur.
Çocuklu hayata geçtiğimde ise Fethiye'de bir süre gezme işini bırakıp, huzurla kumlarda durmaya transfer oldum. Yıllardır, yanımıza birer terlik iki üst iki alt alıp bütün gün deniz kenarında durduk. Eskiden kumu ellemeyi bile sevmeyen ben, kumdan kat kat kaleler yapıp, çocukların kazdığı çukurlara, kulaklarıma kadar girdim. Yaza damardan giriş yaptığımız Fethiye'yi gezme yaşları bu yaz geldi.
Bütün tatilimizi gezerek geçirmek istemediğim için, bir günü ve sadece bir yeri görmeye ayırıp sonra bahçemizi göstermeyi planladım.
Kasım ayında doula ritüeli için gelip Pastoral Vadi'de konaklamıştık. Bu kadar yıl buraya gelip, çocuklu hayata geçip, GDO'suz, organik, katkısız beslenmeye özen gösterip, ekolojik yaşam hakkında sadece okuduklarımla yetinmiş olmak, Pastoral Vadi'yi gördüğümde beni utandırmıştı.
Pastoral Vadi Fethiye'de Yanıklar Köyünün içinde, Kargı Çayı'nın içinden geçtiği, ekolojik tarımın yapıldığı bir tesis. Sahibi Ahmet Kizen, aynı zamanda Fethiye Ekoturizm Geliştirme Derneği Yönetim Kurulu Başkanı. Ekolojik tarımı, doğal hayatı yaymayı adeta misyon edinmiş. Dünyanın dört bir yanından gelen gönüllü gezginler, konaklama ve yemek karşılığında iş bölümü yapıyorlar. Hatice topraktan ve mutfaktan, Arda ise geri kalan her türlü lojistikten sorumlu. Benim gibi şehirde yetişip, organik ürünleri bir tek marketlerden ve pazardan (ya da internetten siparişle) almış biri için, bu kadar güzel organize olmuş, doğal insanlardan oluşan bir yer, şifa niyetine sürekli gelip bir doz alınması gereken bir yer oldu.
Harika bir projeleri var; Benim Bahçem. Pastoral Vadi'nin içinde bize ayrılan 30 metrekarelik bir bahçeyi, bizim adımıza kapatıyorlar. Orası Benim Bahçem oluyor. 15 günde bir, orda yetişen ne varsa, kolileyip evime kargoluyorlar. Pırasa'nın tadını, meyva'nın kokusunu, salatanın suyunu, bütün organik şartlara rağmen unuttumu anlıyorum... Bahçede yetişenlerin yanı sıra, tarhana, her türlü ot çayı, domates, turşu ve ortak alanda çıkan ne varsa, bana düşen payı evime kadar geliyor. Bütün kış, gelen koliyi çocuklarla heyecan ve merak dolu açtık. İçinden çıkan bazı otları bilmediğimizden arayıp bulduk, nasıl yenir öğrendik. İki haftada bir kapımızı sanki tabiat çalıyordu. Parkelerin üstünde açtığımız koli, beni hep Pastoral'e götürdü... Benim Bahçem'in ismi 'leolea'; bir gönüllü bize renkli ve çok şirin bir tabela da yapmış, çocuklara göstermek için sabırsızlanıyordum.
Kaldığımız yere çok yakın olduğu için yaklaşık 15dk'da oraya vardık. Bizi Arda karşılayıp önce bahçemizi gösterdi. Uzaktan bilmekle dokunmak arasındaki farkı yaşıyordum. Çocuklara kuzuları, sonra ördekleri, tavukları, dereyi gezdirdik. Leo ve Lea bir yandan hayvanları besliyor, bir yandan soru soruyor bir yandan da acıktık (!) diyip duruyorlardı . Hatice'nin yazın açığa taşınan mutfağındaki yemekler, doğal suyla dolan taştan havuz, kömür ateşiyle demlenen çaydan gözümüz sohbet görmüyordu. Kendimizi bulduk. Ne olduğunu anlamadan Leo üç çocuk bulmuş top oynuyor, Lea da macera peşinde koşuyordu.
Ben Ahmet Bey'in annesiyle sohbete daldım; üstümüzde bikinilerle akşamı bulduk.
"Benim Bahçem" projesi o kadar akıllıca pratik düşünülmüş ki, birebir bunu deneyimleyebildiğim için ve Türkiye'deki bu imkan için ne kadar şanslı olduğumuzu bir kere daha anlıyorum.
YORUMLAR