Hayaller ve Yaşananlar!

Çocukken hayal kurduğumu zannederdim. Muhtemelen rol modelimden gördüğüm annelik, etraftan bir şekilde duyduğum ve bize dayatılan aile yaşamı, benim çocukluk hayalimdi.





Ne zaman mesleğimi sorsalar ‘anne’ , hayalimi sorsalar ‘dört kişilik , Leo ve Lea adında iki çocuğumun olduğu, iç içe bir aile hayatı’ derdim...





Hayal kurmanın ne demek olduğunu, çocuklarımdan öğrendim. Doğru olması, mantıklı olması, bir sonuca varması gerekmiyordu. Limiti, yönü, ucu yoktu. Tek şartı vardı, yaratıcılık...





Çocukların muhteşem hayalleri, onları dile getiriş biçimleri, beni kendi hayal dünyama götürdü.





Sönük, yıllar önce terk edilmiş, hem de en büyük yalanı, ‘hayal ettim gerçek oldu’ olan yaşanmışlık dünyam, kısa dönemli çöküşüme neden oldu.





Yaz gibi bir yaz yaşayamadığımız bu dönemde ben, yaşananların, yaşanabileceklerin ve eksik yaşananların hesabını tutar oldum. Dolunayın etkisi, 13 sayısının uğursuzluğu, ülke genelindeki negatif enerji, yanımda dolaşıp duruyor.





Geriye bakıp, olup olamayacağının umurumda olmadığı hayaller kurabilmiş olmak isterdim. Hayatı, düşünülenleri bu kadar ciddiye alıp, gerçekleştirmiş olmanın ukalalığıyla bir şey başarmışım hissi yerine, önemli olan hayal edebilmekti diyebilmenin umursamazlığını tatmak isterdim...





Ancak sadece ileriye bakarak bir şeyleri değiştirebiliriz... Çocuklarıma renkli, ışıklı gönüllerinden geçen, akıllarına gelmeyen hayaller kurmalarını anlatırken, kendime de, hayallerin ve yaşananların, iki ayrı kutup olduğunu öğretmeye çalışıyorum.





Hepimize yaz gibi bir yaz diliyorum...

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.