Neden oldu bu anne?

Bir çocuğu yürümeye, koşmaya, bir şeyi tekrar tekrar yapmaya iten arzu nedir?

Katıksız bir inatla büyüten, yetişkinleri taklit ettiren şey bağımsızlaşma isteği mi? Kültürü tanımak, bizim gibi olmak onlar için kabul görmenin ve hayatta kalmanın bir yolu olabilir mi?


Benim gördüğüm o ki; ilkel olduğunu düşündüğümüz ve hatta çoğu zaman oyun diyerek fark etmediğimiz bu dürtü çocuklar için çok güçlü.

Bebekler büyük bir azimle iki ayak üstüne durmaya, ilk adımı atmaya, düşmeden koşmaya çalışıyorlar. Yapmak istedikleri şeye odaklanıyor, bir aksilik çıktığında da bizim gibi hayal kırıklığına uğruyor belki de daha çok korkuyorlar.


Beklenmedik çok şey geliyor başlarına çünkü. Etrafında öngöremedikleri ve bu yüzden onlar için oldukça ani birçok şey oluyor. Yeterince iyi tanımadıkları nesneler, durumlar beklemedikleri şeylere neden oluyor. Olayların arasındaki bağlantıyı kuramamak onları korkutuyor. Ağlıyorlar.


Koşuyordum bir şey oldu ve düştüm, neden?

Oyun oynuyordum ve bir anda elim acıdı, neden?

Su dolu bardakla yürüyordum, dökülüverdi, neden?

Bunu babam gibi açmaya çalışıyordum, olmadı, neden?

Annem kırmızı şeyi bir anda elimden aldı, neden?


Bizler içimizdeki korku, çaresizlik ya da kodlanmışlıklarla suçlamaya, dikkat dağıtmaya, ben sana demedim mi diye yaklaşmaya eğilimliyiz. Korkularından endişe etmeye ve “bundan korkulur mu hiç” diyerek korkuyu yok etmeye. Bir yerleri acıdığında kendimizi teselli eder gibi yok bir şeylerle geçiştirmeye, dayanamadığımız için ağlamasını susturmaya ve daha da çok üzülmesin diye koşar adım olay mahalinden uzaklaştırmaya... Bunların hiçbiri düşünerek yaptığımız şeyler değil. Tetiklendiğimiz anlarda elimizden gelenler, ağzımızdan bir anda dökülüverenler.


Durum çocuk için o kadar net ki; kızım şöyle cevaplar veriyor bu ilk tepkilere genelde:

“Acıdı diyorum sen yok bir şey sanıyorsun! Var bir şey!”

“Şu anda üzgünüm. Susamam, ağlamak istiyorum!”

“Canım acıyınca bana neden kızıyorsun?"

Ve canı acıdığında acısının anlaşılmasını istiyor, bir de sarılmak.

Korktuğunda da “kabul görmek” ve güvenebileceği bir kucakta sakinleşmek.


Beklenmeyen durumlardan kaynaklı tedirginliğine ve merakına ise içine düştüğü duruma neyin neden olduğunu anlamak iyi geliyor, durumla ilişki kurmak onu rahatlatıyor. Bir dahakine kendi güvenliğini sağlayabilmek, sorumluluk alabilmek ve güçlenmek için olan biteni bilmek istiyor.


"Koşuyordun yolda bir taş vardı, bak şurada. Birlikte bakalım mı? Ayağın işte buna takıldı."

"Oyun oynuyordun ve elin acıdı birden çünkü şu sivri köşeye sürttün. Burada sivri bir köşe var, artık onun burada olduğunu biliyorsun."

"Bunu çok merak etmiştin ve bende birden elinden çektim çünkü zarar görmenden endişelendim. İstiyorsan sana gösterebilirim... İşte bak, burası ve şurası çok keskin ve bunu tek başına incelemen güvenli değil."


Nedenini anlamak yeniden güçlü hissettiriyor.


YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir Harika
    CEVAPLA
  • Misafir teşekkürler..unutuyoruz çünkü..
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.