Birbirimizden korkarak bir olmak?

Birbirinden korkan insanların birlik olması mümkün mü? Emin olamıyorum.


Her iktidar kendi ötekisini yaratıyor dünyada; hatta ötekilerini demeliyim ya da var olan bir ayrışmadan sebep yükseliyor koltuğuna. Düşünüyorum da ne kadar çok ötekimiz, etiketimiz var. Etnik kökenlerimiz, dini inançlarımız, ideolojilerimiz, yaşam tarzlarımız... Hepimiz bir şekilde sınıflandırılmış durumdayız. Ve hepimiz birinden ya da birkaçından korkmaktayız. Nefretimizi, öfkemizi tetikleyen bir korku bu çünkü en derinimizde ötekinden sebep tehdit altındayız.


Ötekinin kim olduğunu onların kimliklerini inşa ettiği semboller, o kişilere dair imajlar üzerinden servis ediyor bize sistemdeki güç odakları. Türban, sarık, poşu, ezan, cami, cemevi, Atatürk portresi, parti amblemi, laiklik kelimesi, rakı bardağı ve bira şişesi. Grilerimizi kaybediyor kendimizi beyaz, berikini siyah ilan ediyoruz. Öteki güçlendiğinde kendi özgürlüğümüzü yitirmekten korkuyoruz. Haksız da sayılmayız. Tarihimiz güç sahibinin öteki ilan ettiklerini ezdiği, ezildiğimiz "zaferler" ile dolu. Sırf tanımadığımız için, ötekine olan korkudan beslenen bir öfkeyle birbirimize yaşattıklarımız var bir de... Bu bir kısır döngü gibi devam ediyor birbirimizi dinlemedikçe.


Bu ülkede ve dünyada öyle şeyler yaşadık ve gördük ki; güvenlik hissimizi ve güvenimizi kaybettik. Kimimiz kendine güvenecek kurumlar ya da güçler seçti, kimimiz de çaresizce sadece kendine ve topluluğuna güvendi. Sistem içinde bizler buna biraz da mecbur bırakıldık belli ki.


Herkesin güvendiği kurum, kişi, güç sadece kendine... Öteki söz konusu olduğunda her güç taraflı bakıyor neticede. Çünkü hangi güç odağı iktidar ise öteki sembollerini yerleştiriyor korku ile yan yana zihnimize. Biz onları tehdit görürken, onlar da bizi görüyor haliyle. Güç; elindeki tüm kurumlarda ince ince işliyor bu sembolleri; medya, okul, kamu kurumları, kitaplar, düzmece olaylar ya da gerçek (provakatif veya değil) ve elim olayların tüm ötekilere mal edilmesi ile. Ötekini tanımıyoruz. Ötekine dair biz sunulan tanımları öylece kabul ediyoruz. O dönemin çocukları büyüdüklerinde bu sembollerle her karşılaştıklarında farkında olmadıkları bir korkudan beslenen öfke ile davranıyorlar böylece. Uçurum derinleşiyor. Hepimizi birbirimizden koparıyor. Kavga çirkefleşmeye başlıyor.


Bir sembol öne çıktığında gereklilik ve mevcut tehdit ne olursa olsun, ötekinin sembolü altında toplanamamamız, birlik olamamamız bundan; korkudan belki de. Olaylar yükselirken bir resim gördüğümüzde o resmi etiketlememiz, nefret söylemi ile yaymamız da bu sebeptendir belki yine. Yaratılmış imajlar üzerinden bakınca hak hukuk birbirine karışıyor ve dinleyemiyoruz kimseyi ve hatta kendimizi de.


Oysa ne kadar farklı olsak da, hepimiz kimliklerimizde başka başka semboller kullansak da ihtiyaçlarımız yaralarımız o kadar benzer, o kadar aynı ki...


Hepimiz ötekileştirildiğimizde, haksızlığa uğradığımızda, özgürlüklerimiz elimizden alındığında yaralanıyoruz.


Hepimiz güvende olmak, inandığımız gibi yaşamak, görünür olmak, anlaşılmak, iyi olmak istiyoruz. Hakkımızın gözetilmesini diliyoruz. Anlaşıldığımızı hissettiğimizde, anlamaya ve hak gözetmeye de başlıyoruz.


Biz; bütün ötekiler... Birbirimizi gerçekten tanımıyoruz. Birbirimizden korkutuldukça birbirimizi anlamaz, yaşadığımız ve öfke duyduğumuz olayların hepimizde aynı yarayı açtığını görmez oluyoruz. Kutuplaşıyoruz.


Rengarenk alanları terk edip, kendi siyahlarımıza ve beyazlarımıza sığınıyoruz.


Unutuyoruz: Anladıkça severiz karşımızdakini ve bir olmak; sevgiyi çoğaltmaktır. Farklı olanla kalbimiz açık, dinlemeye gönüllü olarak ilişki kurmadıkça anlayamayacağız birbirimizi. Göremeyeceğiz yaralarımızın benzerliğini... İmajlar ve semboller üzerinden yapılan algı oyunlarına kurban edeceğiz insaniyetimizi... Ayrı saflara düşeceğiz; aynı yaralarla birbirimizi yaralamaya devam edeceğiz. Biz ancak her birimizin acısını, korkusunu kucaklayıp, bunların varlığını kabul edersek bir olup çoğalabiliriz... Geçmişte yaşananları bugün birbirimizin yaralarını sararak yarına birlikte çıkarak telâfi edemez miyiz? Kendimizden, komşumuzdan başlayarak çemberimizi genişletemez miyiz? Birbirimizin hikayelerini dinleyemez miyiz?


Çünkü duygular gerçek ve her birimize yer var dinlemenin ve anlamanın dünyasında. Biz birbirimizi tanıdıkça küçülecek, azalacak kimseye yer açmak istemeyen, hepimizin üstünde bir güç olmak isteyen, öldüren, ezip geçen bizi, korkularımızı kendine alet eden sistemdeki karanlık dünya.

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.