Seni bekliyorum 2020
Geçen gün Yeşilyurt Açı Koleji’nin davetlisi olarak yeni kitabım Yaz ve Sakla’nın söyleşisi için okuldaydım. Bugüne kadar kitaplarım hakkında hep annelerle, kadınlarla az da olsa erkeklerle konuştum. Yaz ve Sakla’nın ilk imza gününde de mesela gençlerden çok anneler vardı.
Gençlerle olmak şahane bir duygu. 7 ve 8’inci sınıflarla beraberdim. Çok keyifliydi. Günlük tutmalarını söyledim. Hatta günlük tutmak istemezlerse bir ajandalarının olmasını. 1996 yılındaki ajandamı götürdüm yanımda. Sinema – tiyatro biletlerini yapıştırmışım, notlarımı yazmışım, gün gün olanları hatırlamam içim kendime ipuçları bırakmışım resmen. Onları anlattım, bol bol sohbet ettik. Çok soru sordular. Anneliğimden tutun da öğrenciliğime kadar.
Kitaptaki “Anne olunca bunları yapmayacağım” bölümünü gösterip anne olunca birçoğunu yapmaya başladığımı da anlattım. “Kızım sana güveniyorum ama çevreye hayır” cümlesini, girecekleri sınavları konuştuk.
Öyle tatlı sorular sordular ki. Yalnız iki soruyu eve döndüğümden beri düşünüyorum.
Büyümek zor mu?
Çocukken mi daha mutluydunuz, yoksa şimdi mi?
İkinci soruya hemen cevap verdim. O zaman da mutluydum ama şimdi 20 yıldır yaptığım işi sevdiğim, âşık olduğum kişiyle evlendiğim, çok isteyerek anne olduğum için mutluyum dedim. Devam da ettim: “Çocukken büyüyünce ne olacak kaygılarım vardı şimdi onlar yer değiştirdi. Kızıma iyi bir gelecek sunmak için uğraşıyorum.”
Diğer endişeleri çocuklara yansıtmadım. Sonuçta onlar her anne babada var.
“Büyümek zor mu?”ya sınıfta “hayır” dedim. Aslında evet demek istiyordum. Ama orada konuşmanın yeri değildi.
Büyümek bir yandan çok keyifli. Diğer yandan büyürken yaşananlar da bir o kadar keyifsiz. Hele ki son dönemlerde.
Daha önce yazmıştım, son bir buçuk sene hastalık sınavlarıyla geçti ailemizde. Doktora gitmeye korktum. En son salı günü çok sevdiğim, ablam yerine koyduğum canım Güzin’in başarılı ameliyatıyla “Tamam” dedim “bu son”, 2020 harika olacak. Aile büyüklerimizin geçirdiği ciddi hastalıklar, anneannemin vefatı babam, dedem, dayım, hatta dayılarım… Kaybettiğimiz canım arkadaşımız… Yaşımız ilerledikçe aile büyüklerimizi yanı sıra arkadaşlarımızda çıkan hastalıklar. Her seferinde “Allah unutturacak acı vermesin” diye diye tutundum. İş aile büyüklerinden çıkıp arkadaşlara gelince ne yalan söyleyeyim insan daha çok sarsılıyor. Hasta olan ancak şifalanacağına tüm kalbimle inandığım bir başka arkadaşım…
Şimdi aklımdan sürekli “2020 yılı 2019’u aratmasın” diye geçiriyor, öyle dua ediyorum. Sağlık dışında işlerin de tepetaklak olduğu, birçok zorluğun yaşandığı, maddi manevi içimi şişiren 2019 bitiyor. Hepimizin inşallah çok seveceği 2020 geliyor.
Hep beraber 2020’yi gülümseyerek karşılarsak güzel geçer değil mi?
YORUMLAR