Saç kestirmek bir isyan mı?
Saç kestirmenin mutlulukla bir ilgisi olmalı.
Evet evet olmalı.
Bende çok işe yarıyor çünkü.
Özgürleştiğimi hissediyorum resmen.
Pandemi başlamadan önce omuz hizamdan da aşağıdaydı saçlarım. Sonra bir anda çıldırıp evde kendim kestim, öyle de kaldı. Hadi dedim sonra uzatayım, Arkın uzun saç çok seviyor.
Ancak olmuyor, olamıyor.
Ben her sabah uyandığımda saçına özenerek şekil veren kadınlardan değilim. Topluyorum, daha bakımsız duruyor. Evde resmen bir “kestireceğim - kestirme” mücadelesi vardı.
En sonunda dün gittim, dayanamadım, kestirdim. O andan itibaren resmen bakışlarım değişti.
Garibinize gidecek ama nasıl hissediyorum biliyor musunuz?
Sanki bundan sonra her şey daha iyi olacak gibi… İşler düzelecek, ilişkiler şahane olacak gibi.
Bu da tamamen benim modumla alakalı işte…
Çok garip. Ama durum bu. Bundan çok yıl önce, 23 sene de belime gelen kabarık, dalgalı saçlarımı kısacık, ama kısacık kestirdiğimde de aynısı olmuştu.
Bir isyan bu benim için sanırım. Neye isyan, tam olarak açıklayamıyorum. Ancak bir isyan ve açıkçası pozitif etkisi var…
Evin şeklini değiştirmek de keza aynı şekilde. Onu da genelde hayatımda değiştiremediğim sıkıntılı durumlar varken yapıyorum. Durumu değiştiremiyorsam, ev değişsin deyip başlıyorum mobilyaları çekmeye.
Bu konuda yalnız olmadığımı gayet iyi biliyorum. Çok yazan var, çok yapan var.
Şimdi konum saç değil, öyle başlasam da…
Önümüzdeki hafta uzun soluklu bir çalışmaya başlıyorum arkadaşım ile. Zihin – beden dengesi üzerine. Çünkü daha önce yaptığımız bir çalışmada buna çok ihtiyacım olduğu ortaya çıktı. Şimdi detayları yazmayacağım, yavaş yavaş, başladığımızda genel hatlarıyla anlatırım. Kişiye özel olduğu için paylaşmam doğru olmaz.
Ancak neden ihtiyacım var, yazayım size…
- Eskisi gibi anı yaşayamıyorum. Aklımda hep bir sonraki adım, ne olacak korkusu…
- Endişelerim çok arttı, öyle böyle değil. Panik ataktan bile şüphelendim…
- Geçmişten kopamıyorum, beni kıran – üzen şeyleri unutamıyorum; bu da ilerlememi, önüme bakmamı engelliyor. Oysa onları bıraksam geride, öyle devam etsem yoluma…
- Kendime yeniden yetersiz hissetmeye ve kıyaslamaya başladım ki, bu fena biliyorsunuz.
- Ani öfke patlamalarım oluyor.
- Kendimi dinleyemiyorum…. Neye ihtiyacım olduğunu net göremiyorum. İyi bir şey yapayım derken kendimi daha çok yoruyorum.
Tabii ki bunlar sürekli olmuyor. Bütün gün mutsuz değilim ancak geçen iki sene zordu ve etkileri şimdi ortaya çıkıyor. Çeki düzen vermem lazım bünyeme. Bir de sağlık kontrolleri yaptıracağım. Genel kan tahlili… Sonrasında da başlayacağız Ebru ile.
Biliyorum dışarıdan enerjik göründüğümü. Çünkü sizin de gayet yakından şahit olduğunuz gibi kendimi sürekli motive ediyorum. Şimdi bu çalışmaya başlayacak olmak da heyecanlandırıyor. Endişe ve kaygılarımı şöyle anlatayım, bir şikayetim yokken dahi kan tahlili yaptıracak olmak bile korkutuyor beni. Öyle diyeyim, siz anlayın… (Allah korusun…)
Yani açıkçası ben yeniden, tıpkı 4 sene önce olduğu gibi kendimle çalışmaya başlıyorum. Bunun sadece bana değil, bütün ailemize iyi geleceğini düşünüyorum. Daha sakin, daha pozitif bir ben, evdeki herkese iyi gelecek.
Kendinizle çalışınca ne oluyor biliyor musunuz? Hayata bakışınız değişiyor ve bu ister istemez tüm çevrenizi etkiliyor. Daha pozitif olduğunuzda hayatınız da daha pozitif yöne gidiyor. (Kontrol edebildiklerimiz tabii…) Evdeki dengeler değişiyor, herkes etkileniyor. Hele ki bunu karı koca beraber yapsa şahane de şu anda Arkın’ı zorlayamam. Zaten bir zamanlar “ya ben bu evden giderim ya sen de psikoloğa gidersin” diyerek psikologla tanışmasını sağlamıştım. İyi de olmuştu. Şimdi bir baskı yok… Bendeki değişimi görsün, zaten kendisi isteyecek. :) Ya da evdeki endişe ve kaygı deposu ben olduğum için sadece benim çalışmam hepimize iyi gelecek.
Göreceğiz. Sizinle beraber göreceğiz. Adım adım anlatacağım. Heyecanlıyım.
Ve biliyor musunuz? Artık her şeyin hepimiz için yola girmesini, herkesin gülen gözlerinin geri gelmesini öyle istiyorum ki… Öyle istiyorum ki…
YORUMLAR