Yaz ve sakla
Büyüyünce okursun…
Bir gün size “Biri çıkacak ve hepimizin yaşadığı şeyleri kitap yapacak” deselerdi ne hissedersiniz? Bu kitap bir günlük. 16 yaşına basmak üzere olan bir kızın, Yasemin’in sorunları, sevinçleri, mutlulukları, hüzünleri… Arkadaşlarıyla yaşadıkları, hoşlandığı çocuklar evdeki “ben büyüdüm” kavgası… Hedefleri, hayalleri…
Arka kapak yazısıyla başladım yazıya. Benden daha iyi anlatıyor.
Kimi zaman yeniden yaşamadık istediğimiz kimi zaman koşarak kaçtığımız bu kitapta hepimiz varız aslında. Ben varım, siz varsınız, şu an ergenliğe geçiş yapmakta üzere olan kızınız var. Devir değişiyor ancak yaşananlar hiç değişmiyor.
“Beni kimse anlamıyor” cümlesi, “Ben senin babanım ve hayır diyorum” noktası, her şeyin ergenliğe bağlanması…
1993 yılından itibaren yazdığım günlüklerin hepsi duruyor. Satır satır okudum. Tekrar tekrar… Genç kızları gözlemledim, onlarla sohbet ettim. Kızımın yaşıtlarına baktım (10 olmak üzere)… Yazdıklarım cidden hâlâ yaşanıyor. O zaman dedim hadi şimdi de bu günlüklerden tatlı bir kitap yapalım.
Bazıları benim birebir yaşadıklarım, bazıları kitapta var ama geçmişimde yok. Kitap konusunda her zaman en büyük isteğim çok satması ya da bir numaraya oturması değil, okuyanların gülümsemesi oldu. Manyak Anne’de de, Kocam Hâlâ Sevgilim Mi’de de hep güldüler. Bunu da baskıya vermeden önce tabii ki okuttum birkaç arkadaşıma. Baktım ki gülüyorlar, dedim “Bu iş tamam.” Bir de yine en çok istediğim şeylerden biri “Ben de aynısın yaşadım, yalnız değilmişim” duygusunu vermekti. Diğer iki kitapta oldu, bunda da olacak. İnanıyorum.
Bugünden (6 Kasım çarşambadan) itibaren sanıyorum ki her yerde bulabileceksiniz. Ben bu yazıyı pazartesi yazıyorum ve aslında bir an önce çarşamba olsun istiyorum. Görmeliyim raflarda. Dokunmalıyım. Yine gidip içlerine sürpriz notlar yazmalıyım. Yine sizden gelen mesajları tek tek okumalıyım paylaşmalıyım.
Heyecan her zamanki gibi dorukta yani. Bu kez hem anneler hem çocukları okuyacağı için daha bile heyecanlıyım.
Kitabı kızıma hediye ettim ancak anneannemin de anısına yazdığımı söylemek istiyorum. Ergenlik yıllarımda annem kadar onunla da konuşurdum. Hem ilk satırları yine onun evinde, onu kaybetmeden önce yazmıştım. Bu kitapta canım Meloş da var yani…
Bir başka kitabı sayfalarca yazabilirim ama insan kendi kitabını anlatırken utanıyor. O nedenle uzatmak istemiyorum ve ancak birkaç başlığı da yazmadan duramıyorum:
Kâbus mu, sutyen alışverişi mi?
Aşk bu muymuş?
Kısmetime ne oldu? Abim dövdü!
“Alo kızım evde misin?”
Annem beni kaşlarıyla yönetiyor…
Sensin ergen…
Sizin yorumlarınızı dört gözle bekliyorum. Öyle merak ediyorum ki hangi sayfada ne düşündünüz, nerede güldünüz nerede “ah ya” dediniz…
#yazvesakla
#büyüyünceokursun
YORUMLAR