Gençler çok sabırsız

Bu başlığı atarken kendimi çok yaşlı hissettim, fakat sonuna kadar da doğru olduğuna inanıyorum. Yaşım, 40. Benden küçüklerden söz ediyorum. Daha önce de bahsetmiştim. Bu kez durum farklı. Şahit olduğum bir anı anlatmak istiyorum.


Cumartesi günü Balıkesir’e doğru yola çıktık. İmzam vardı, annelerle, öğretmenlerle buluşacaktık. Kitap çıktığından bu yana birkaç yer hariç hep Irmak ve Arkın’la beraber gittik. Kızım ne kadar çok şehir görürse o kadar iyi diye düşündüm. Hepimize de iyi geliyor böyle farklı yerlere gitmek, kalmak, turist gibi gezmek…


Sabah çok erken uyandık, bir gece önceden hazırladığımız sandviçlerimizle yola koyulduk. Sandviç tamam, meyve suyu tamam. Peki ya kahve? Kahve içmeden ayılamıyorum ki…


Sabah 07.30 gibi Osmangazi Köprüsü çıkışındaki “Oksijen”lerden birine girdik. Yolculuğun devamı için mecburdum yoksa eminim aksilik yapardım. Huyum batsın! Starbucks açıktı. (Gece ne durumda bilmiyorum, elbet kapanıyordur değil mi?) Dört – beş çalışan vardı, deli gibi de bir kuyruk. Sürekli doluyordu mekan. Çalışanlar bir oraya bir buraya koşturuyorlardı. Belli ki 1 Mayıs Salı günü de tatil olduğu için Pazartesi’yi birleştirenler yoldaydı. Gençler, biz gibi çocuklu aileler…


Sipariş üzerine sipariş, haliyle beklememiz gerekiyordu.

Orada görüyoruz. Boş durmuyor, çalışıyorlar, siparişleri tek tek teslim ediyorlar.

Arkın, ben, biz yaşlarda kişilerin sesleri çıkmazken gençler:

  • Gördüğüm en kötü Starbucks
  • Offf amma bekledik…

Ve türevleri cümleler kuruyorlardı.

İyi de, kimse oturmuyor ki. Canla başla çalışıyorlar, ne yapsınlar?

Gelen bir kahve söyleyip gitmiyor ki, en az iki- üç sipariş veriyor. Birkaç kahve, sandviç, kek…

Ben huzursuz oldum onların yerine. Cevap da veremiyorlar. O söylenmeler eşliğinde çalışıyorlar.

Sonra konuştuk Arkın’la, her konuda öyle.


Kızmayın bana ama sanki siz, siz yani bizden sonraki nesil, kesinlikle daha sabırsızsınız. Hatta bizim çocuklar da sizden daha sabırsız olacak. Şimdiden görüyorum ve düzeltmek için elimden geleni yapıyorum.

Gençler bir işe girdiklerinde anında yükselmek istiyorlar, anında çözüm istiyorlar bir sorun karşısında.

Sipariş hemen gelsin. Bekleyemem.

Patron beni hemen sevsin.

Üniversite bitti hemen iş bulayım.

Staj yapmadan direkt işe gireyim.

İşe girdikten hemen sonra müdür olayım.

Soru sordum hemen cevap gelsin.

En nefret ettiğim şey kıyas ancak yapmadan da duramıyorum. Biz eşek gibi bekledik gerek iş gerek başka şeyler için. Bizimki de normal değildi. Çok bekledik.

Ancak bu kadar sabırsız olmak doğru mu?


Gencecik kızlar, erkekler sipariş yetiştirmek için uğraşıyor. Kahve makinesi, sandviçler, servisler arasında gidip geliyor, tepelerinde de söyleniyorsunuz.

Sizce de bu onlara yapılan bir haksızlık değil mi? Onlar da genç değil mi? Karşılarında sürekli söylenen insanlar, yaşıtları oldukları sürece çalışırken keyif alıyorlar mıdır?

Aceleniz varsa “Haklısınız çok yoğunsunuz, ancak acelem var” demek zor mu?

Hep kendimi sabırsız zannederdim, baktım ki benimki sadece kendime zarar veriyor, karşımdakine değil.

Öyle işte.

Eleştirme hakkımı kullanmak istedim “40”lık bir kadın, anne olarak.

Kızımda görüyorum bu sabırsızlığı ve sürekli anlatıyorum. Umarım sabretmeyi öğretebilirim. Umarım. Bizim kadar da beklemesin ancak bu kadar da olmasın…


YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir Harika tespitlet yazı için teşekkürler ????????
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.