Kaçmak da bir seçenek…
İstiyorum ki bazen bir ses olsun, bana hep “başaracaksın” desin. Sürekli motivasyon kaynağım olsun.
Gönül bu, istiyor.
Beyin bu, düşünüyor işte.
Mesela o ses,
Bir işe kalkışırken “başaracaksın” desin.
Doktora giderken “yok bir şey sadece kontrol ne korkuyorsun” desin.
Evde işleri yetiştiremezken “bitecek sakin ol” desin.
Biriyle tartıştığımızda “şu gün barışacaksınız, geçecek” desin.
Anneliğimi eleştirdiğimde “hayır dur, sen iyi bir annesin, herkes hata yapabilir” desin.
Kendi kendimi motive etmekte çok zorlanıyorum bazen.
Ha, şart mı diyeceksiniz? Hayır değil.
Her zaman mutlu olmak da mümkün değil, güçlü olmak daenerjik olmak da. Ancak insan bir kez kötü hissetti mi her şey üst üste gibi geliyor ve kısır döngünün içinde buluyor kendini.
Böyle zamanlarda biri hep güzel şeyler söylesin istiyorum o ses.
Şimdi annem yazıyı okuduktan sonra açacak ve söyleyecek biliyorum da bahsettiğim o değil.
Belki de bu yüzden okuyorum astroloji yorumlarını her hafta.
İkizler için şahane bir yorum yazıldığında, “Bu hafta beklediğiniz güzel haberler geliyor. Kendinizi kötü hissetmek için hiçbir nedeniniz yok” cümlelerini gördüğümde gerçekten daha iyi çalıştığımı hissediyorum. Fakat “Bu haftaya dikkat. Anlaşmalarınızı bozmak isteyenler olabilir. Beklediğiniz haberler gelmeyebilir…” yazdığında da “hah işte aman bir bu eksikti” diye hoop düşüyor moral. Hem inanıyorum hem de işime geldiğinde “offf ne alaka” diye kestirip atabiliyorum. Fala inanma, falsız kalma modeli yani…
Bahsettiğim “kaşın gözün güzel, ay çok zayıflamışsın” cümleleri değil. Anladınız beni. Dış görünüşle alakası olmayan, iş ya da özel hayatında geçmişte yaşadığın iyi şeylerin hatırlatılması değil, gelecekle ilgili bir “güzel olacak” cümlesi aklımdan geçen...
Biraz da olmayacak bir şey için uğraşmak istemediğimden olabilir. İnsan bir projeyi “nasıl olsa olmaz” diye diye yazıyorsa, bir görüşmeye “olmayacak ki” diye gidiyorsa o gerçekten olmuyor ki…
Ben de gayet içimden gelerek, hatta yüzsüzce de diyebilirsiniz, bana güç verecek cümleler ve insanlar istiyorum hayatımda.
Boşa kürek çekme hissi de yorucu, diğer yandan hep iyi şeyler olsun istemek de bir o kadar yorucu. İş hayatında gerçekleşmesi mümkün olmayan bir şey. Tabii ki her şey iyi olmayacak da iyiler birkaç tık önde yer alsa listede fena mı olur?
Gönül bu istiyor işte. Yalan söyleyecek halim yok ya…
O yüzden uzun zaman önce verdiğim bir kararı yeniden uygulamaya başladım. Enerjimi düşüren kimseyle görüşmüyorum. Bir şey anlattığımda sadece negatif yanlarını sayan, bir işe kalkıştığında hep en zor yanlarını bulup önüme koyan, “iyiyim” dediğimde “tamam iyisin de bak bir de bu var” diyerek en kötüleri sunan, kontrol amaçlı doktora giderken “bak bir arkadaşım da öyle gidiyordu sonra bir ortaya çıktı ki meğer şöyleymiş...” senaryoları yazan insanlardan uzak duruyorum… Şayet bir şekilde bir aradaysak da çok fazla iletişime geçmemeyi tercih ediyorum.
Zaten bildiğim ve aklımın bir köşesinde olan, kendimi zorlayarak geri plana attığım şeylerin önüme tepside sunulmasından kaçmak da benim en doğal hakkım olsa gerek…
Hayatı birbirimiz için daha da zorlaştırmaya gerek yok. Ne zaman bir arkadaşımız önemli bir şeye adım atıyorsa, ona dilediğim “o ses” gibi destek olsak, çok küçük görünen fakat aslında çok büyük olan bir iyilik yapmış olmaz mıyız? “Yapabilirsin, başarabilirsin” demek çok kolay. Enerjimizi düşürenlerden kaçalım evet ancak arkadaşlarımıza destek de olalım. Yoksa işimiz çoooook zor!
YORUMLAR