Kadının kadının…
Of şimdi bana kızacaksınız ama bir konuda yazmak istiyorum. Ben de isterdim eğlenceli bir yazı yazmak ama tutamıyorum bünyeyi. Kadının en iyi dostu kadındır evet ama canımı yakanlar da hep kadın oldu bugüne kadar.
En büyük kazıklar, darbeler hep hemcinslerimden geldi. Kısa süre öncesine kadar erkek arkadaşlarım sayıca daha fazlaydı. Sonra hem yaş diyelim, hem meslek seçimi derken şimdi kadınların sayısı oldukça fazla. Ve ben bazen kime güvenip kime güvenmeyeceğimi bilemiyorum.
Salağım çünkü.
Karşımdaki insanı kendim gibi zannedip açıyorum tüm içimi. Sonra bir bakıyorum o açtıklarım başkalarının önüne serilmiş, masaya yatırılmış. Bir fikir söylüyorsun, hop aynısı yapılmış. Bir grupta yazışmışsınız uzun uzun, güvenip söylemişsin fikirlerini, hooop çıktı alınmış başkalarının önüne konmuş.
Her seferinde “bu kez güvenmeyeceğim” desem de yine aynısı oluyor. Yine aynı şekilde kazığı yiyip oturuyorum.
Evet, bir yandan destek de süper olurken sanırım – hanesi, + hanesini geçince insan onu göremeyebiliyor.
Çok istediğin hayalinin gerçek olduğunu anlatırken gelen bakışları görebiliyorsun. Ya da bazen üzerinde kusur arayan gözleri fark etmek hiç zor olmuyor. Kıyaslamalar, “aman onun nesi benden daha iyi” demeler…
İşte aklım bunu almıyor.
Peki, ben masum muyum? Bence evet! Şöyle ki, eğer ortada bir haksızlık varsa, bunu durdurmaya çalışıyorsam, göz göre göre hakkım yeniyorsa o zaman gözüm kararıyor. Bu yaptığımı yanlış bulmadığım gibi durduk yere de kimseyi üzmeye çalışmıyorum.
Hani hep “çocuklarınızı kıyaslamayın” cümlesini duyuyoruz seminerlerde. İşe kendimizden başlamamız gerek belki de! Takısından tut kariyerine, evinin büyüklüğünden çocuğunun okuluna kadar kıyas söz konusu. Kimse kendini görmüyor. Kimse kendini olduğu gibi de kabul etmiyor.
Bir grup kadın var ve sanki düşmeni bekliyorlar. Açığını yakaladıkları zaman affetmek yok, “dur bir darbe de benden gelsin” diyorlar. Senin mutsuzluğun onların mutluluğu oluyor sanki. Başarısızlığından keyif alıyorlar gibi.
Kocanla tartışırsın “ama sen de şunu yaptın” derler, işinde aksaklık olur “hatalısın” yorumu gelir, anneliğini eleştirirsin, onlar “hepimiz yapıyoruz bu hataları” demek yerine seni iyice yerin dibine sürüklerler. Bir iş kurmak istersin, hoop en yakın sandıkların baktın en uzağa gitmiş, çok da iyi tanımadıkların kucak açmış. Sosyal sorumluluk adına bir şey yaparsın, destek beklemesen bile istersin ki “seninleyiz” desinler. Çok az kişi, gerçekten çok az kişi “gerçekten yanındayım” hissini verir.
Bazen güzel bir haberi paylaşmaktan çekiniyorum. Çünkü “tebrikler” derken altta yatan bazı düşünceleri gayet net okuyabiliyorum. Akıl danışacağım insan sayısı çok az.
Aslında çok kalabalığız ama bir o kadar da az kişiyiz.
İşte bazen tam da bunları düşünüyorum. Tıpkı her kadın gibi!
YORUMLAR