“Çocuklarınıza sınır koymalısınız, sınır iyidir, güvende hissettirir”. Bunu belki görüştüğüm hemen her anne ve babaya söylemiş olabilirim. Ancak görüyorum ki günlük dile fazlaca yerleşip bir süre sonra etkisi ve anlamı zayıflayan pek çok kelime grubu gibi “sınır koymak” ifadesinin de kendi içinde bir problematiği var. Deneyimlerimden yola çıkarak bu problematiğin üç kümeye ayrıldığını söyleyebilirim:
Çünkü sınır koymak sadece iki kelimeden oluşmuyor, başlı başına yetkinlik kazanılması gereken bir konu. Yani bir ebeveyn okulu olsa en az bir yıllık ders olur hem de uygulamalı, stajlı, bol ödevli. Bu nedenle de herhangi bir başka konudaki yetkinlik kazanımı gibi içerisinde bazı bilgileri edinmek, bazı becerileri pratik etmek ve bazı yaklaşımları içselleştirmek yer alıyor. Ha bir de çocuklar büyüdükçe bu yetkinliğin yeniden yeniden revize edilmesi gerekiyor. Dolayısıyla kolay iş değil, hele hele iki kelime hiç değil...
Sınır koymak ne demek?
Sınır koymak “kuralımız budur” anonsundan fazlasını içeriyor, bu nedenle de çaba, tutarlılık ve zaman istiyor. Sınır koymanın kelime anlamının ötesindeki derin anlamının içinde şunlar var:
Sınır koymak neden gerekli?
Çocuğun büyüme sürecinde içindeki keşfetme güdüsü dünyadaki her şeye yöneliktir ve bu süreçte doğru-yanlış, faydalı-zararlı sınırları net değildir. Çocuk hem kendi kapasitesi hem de dünyadaki nesnelerin, işleyişin sınırları konusunda merak içindedir. Tüm tatları tatmak, tüm nesnelere dokunmak isterken neyi ne kadar yapmasının sağlığı ve güvenliği açısından önemli olduğu konusundaki deneyimi yetersizdir. Dolayısıyla çevrenin çocuğun gelişim ihtiyaçlarına göre düzenlenmesi ve sınırlanması, yetişkin deneyiminin yol göstericiliği çocuğun o sınırlı alan içinde güvenli bir özgürlük deneyimi yaşamasına yardımcı olur. Kendi yapabilirliğini gören çocuğun ise özgüven kazanımı desteklenmiş olacaktır.
Bir diğer gereklilik çocuğun kendini yetişkinler üzerinden tanıması ve tanımlamasında yatar. Çocuk öz-değerini ona değer veren yetişkinler üzerinden referans alarak tanımladığı gibi, öz-disiplinini oluştururken de aynı kaynaktan beslenir. Yani gelişimde pek çok kazanım gibi disiplin de dıştan içe doğru inşa edilir. Sizin çocuğunuza davranma, duyma ve anlama şekliniz ileride onun kendisini duyma ve anlama şekline dönüşecektir. Sizin sesiniz ve rehberliğiniz onun iç sesi olacaktır. Temel insan hakları ve canlı-cansız var olan her şeye saygı temelli bir düzenleme vicdanlı ve duyarlı bir insan olmasında, barışçıl bir iç ses geliştirmesinde son derece önemlidir. “Birbirimize bağırmıyoruz, çiçekleri koparmıyoruz, hayvanlara zarar vermiyoruz” gibi kurallar, eğer yetişkin de bunlara uyuyorsa, çocuğun hayat boyu onu yönlendirecek yaşam rehberi olacaktır. Dolayısıyla anne-babanın odaklanacağı temelde bizim ailemize ve bizim çocuğumuza uygun adil, tutarlı ve yeterli sınırlar nasıl oluşturulabilir olmalıdır. Bu şekilde oluşturulan kurallar bütünü sağlıklı kişilik örgütlenmesinde son derece önemlidir. Çünkü insan yavrusunun büyüme serüveninde neye maruz kaldığı, nasıl bir çevrede geliştiği onun nasıl biri olduğunun en temel belirleyicisidir. Peki bunlara dikkat edilmezse ne mi olur, bunun cevabını Türkiye’nin en önde gelen çocuk psikolojisi uzmanlarından Prof. Dr. Ferhunde Öktem veriyor “bütün psikopatolojilerin kaynağında “sınırsızlık” vardır!”
Peki sınır nasıl koyulur?
Sınır koymayı bir yetkinlik (bilgi, beceri ve tutumlar toplamı) olarak tarif ettiğimi hatırlarsanız, uygulamadaki bileşenleri de bu şekilde incelemek yardımcı olabilir. Öncelikle çocuğunuzun mizaç özelliklerini tanıyarak onun hangi alanlarda sınır düzenlemesine ihtiyacı olduğunu belirlemeniz önemli. Buradaki en önemli detaylardan biri bazı çocukların daha az, bazı çocukların ise daha çok düzenlemeye ihtiyaç duyabileceği olmalıdır.
Sınır koymaya dair bilgiler:
Bu ilkeler doğrultusunda bir uygulama şöyle olabilir: Mesela bir akşam hep birlikte keyifli bir anda aile olarak “daha iyi anlaşmak, birlikte daha mutlu yaşamak” için bazı kurallar belirleyebilirsiniz. Herkes fikrini söyler ve bu kurallar “birbirimizle küçük sesle (ya da ev içi sesiyle) konuşmak, birbirimize bağırmamak”, “birbirimizin eşyalarını almadan önce iznini istemek”, ”kullandığımız eşyaları yerine koymak” gibi kurallar olabilir. Her aile için öncelikler değişebilir, bunlar bir kağıda yazılır, resmi çizilebilir ve hep birlikte imzalanarak yeri geldiğinde hatırlatılmak üzere bir yere asılabilir. Çocuğun kuralın içinde neyi yapacağını duyması önemlidir.
Sınır koymaya dair beceriler:
Sınır koymaya dair tutumlar:
Not: Bu konuda daha çok okumak istiyorum derseniz “Çocuğunuza Sınır Koyma/Robert MacKenzie” ve “Çocuklarla İletişim, Adele Faber-Elaine Mazlish” kitaplarından faydalanabilirsiniz.
????