Dress Code mu İsyan Mı?

Son yılların en sönük Cannes Film Festivali'ni geçirdiğimiz şu günlerde Kristen Stewart'ın "Yeter uleeen" diyip ayakkabılarını eline alması azıcık hareketlenme yarattı bende.





Bella'nın partisine şeker kız candy olarak katılan Serenay Sarıkaya ve memeleri gerekli ekşını yaratmadı bünyemde. Meryem Uzerli'nin botox ve dolgu mağdurluğu ise sadece can sıktı. Doktoru kimse paylaşsın da, hiçbirimiz gitmeyelim...





Filmleri de, kırmızı halısı da oldukça sönük geçiyor Cannes'ın bu sene. Jüri başkanı Cate Blanchett her gün tüm şıklık ve kalitesiyle arz-ı endam etse de politik olayların ve konuşmaların gölgesinde tatsız bi Cannes... Kadınların uğradığı tacizler, sorunlar, ücret farklılıkları gündemde hep.


"Eskortlar bile gelmedi bu sene Cannes'a" demiş zengin bi abi. Artık neler dönüyoduysa, bu sene aman duyulur diye korkudan hiç kimse bi halt karıştıramıyo. Efendice gösterimler yapılıp, ahlak sınırlarında partileniyor.





Benim bugün değinmek istediğim konu, festivalin jüri üyelerinden Kristen Stewart'ın Louboutin'lerini eline alarak yoluna devam etmesi. Pahalı olduğu kadar rahatsız oluşuyla da tanınan bi marka Louboutin biliyorsunuz. Ben de duyduğumu anlatıyorum, bu toynak ayaklarımızın Louboutin gördüğü yok (henüz...)


Fotoğrafta gördüğümüz kadarıyla bi kanama sebebiyle çıkarıyor ayakkabıyı. Hemen ikiye bölündü toplum (Hangi toplum o, benim yaşadığım paralel evren sanırım...)


"Bi ortamın kuralı varsa uyacaksın"cılar bi ekip, "Helal sana asi kız"cılar bi ekip.


Cannes Film Festivali, filmlerinde olduğu kadar kırmızı halısında da keskin kuralları olan bi festival. Erkeklerin smokin, kadınların topuklu ayakkabı ve tuvalet giymesi zorunlu.


"Bir etkinliğin, bir toplumun, bir mekanın kuralı varsa uyacaksın" diye düşünenlerdenim aslında. Tamamen itaat düşüncesi ile değil, kurallara uymanın saygısından öyle düşünürüm. Ama kurallara uymak ile her şeyi sorgusuz kabul etmek arasında ince bir çizgi var.


Kurallar uymanın "enayilik" olarak değerlendirildiği bi toplumda yaşadığımız için garipsiyoruz aslında bu tarz şeyleri.


Kadınların "nedense" topuklu ayakkabı ile şık olduğu kural olmuş, saçlarımızdaki beyazları boyatmak yazısız bir kural olmuş, makyajsız gezmek bakımsızlık göstergesi olmuş.


Manken dediğin kemikleri sayılacak kadar zayıf olur, güzellik tek tipdir algısı yavaş yavaş yıkıldı, darısı diğerlerinin başına!


Zaman içinde evrilen yazılı ya da yazısız tüm kurallar nedense kadınların rahatından ve fikrinden bağımsız bir şekilde gelişmiş hep. Olan hep bize olmuş.


O yüzden Kristen Stewart'ın bu tavrını destekliyorum. Ama smokinli ödül törenine giden popçularımızı görünce "Hay sizin isyanınıza" demek geliyor içimden..


Bir kadın olarak tüm bu rahatsızlıkları, mecburiyetleri toplum normali gibi algılamayı yıkıp kendimiz olabildiğimiz ortamlara diyorum...

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir Merve Özbey muazzammmmmm
    CEVAPLA
  • Misafir Mabel matiz müthiş diğerleride tıpkı anlattığınız gibi. Hele o ciğer söken canım şarkı "vursalar ölemem " İ katleden berkaya ne demeli ????
    CEVAPLA
  • Misafir Tiptir
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.