Yerli ve Milli Coachella
Ah Şeyma, ah! Ne işler açtın başımıza.
Şimdi hakkını yemeyelim, yüzüne simini sürüp, taşını yapıştırıp festival festival gezmeden önce bizim memleketten kimsenin hiçbir şeyden haberi yoktu. Herkesin gözüne soka soka "festivalciliği" getirdi ülkenin ünlülerine.
Geçtiğimiz hafta sonu Coachella'nın ilk kısmını geride bıraktık. Dünyanın üzerinden Beyonce, bizim üzerimizden ise Türk ünlüler geçti.
Ben de dahil olmak üzere bizimkileri Coachella'da görünce bol bol dalga geçtik. Tokasından, giydikleri çoraba kadar eleştirdik. Amaa şöyle bi şey var ki, Coachella tam da böyle bi festival.
Hiçbir vizyon ve kültür gerektirmeyen, müzik festivali kültüründen tamamen uzak, vip alanın da vip'sinin olduğu, paranın satın alabileceği her şeyi satın alabildiğiniz ve bunun havasını attığınız bir festival. Gerçek müzik festivali tutkunlarının dalga geçtiği, eziklediği, aşağıladığı, giden herkesi gösteriş meraklısı olmakla suçladığı, kimsenin pek de müzikle ilgilenmediği bi müzik festivali.
Yani tam bizimkilere göre bi ortam!
Giyinip kuşanıp hava atılabilecek, en konforlu festival. Özel havuzlu villalarda partiler, markaların ünlülerle süslü partileri, özel konser dinleme alanları. Hemen hemen hiçbir festivalde olmayan lüks ve rahatlık Coachella'da mevcut. Balenciaga çorapları göstermelik, Gucci çantayı taglemek için bi festival işte. Ha gerçekten eğlenen yok mu, mutlaka vardır.
Sırf popüler oldu diye gideni eziklemeyi çok doğru bulmuyorum, imkan verilse hepimiz gideriz şimdi ama google'a yazıp "bu festivalde insanlar bak böyle giyiyo" diye kafasına taş tuş yapıştırınca bizimkiler beni bi gülme alıyo.
Kerimcan; gizli gizli Gigi ve Bella'yı çekiyo "Aaa ne rahatlar" diye. Belki Hadise de o rahatlığı istediği için, ülkesinde bulamadığı özgür eğlence ortamı için gitti diyeceğim de ı ıh. Electronica'ya gitse kim Hadise ile fotoğraf çekilir mesela? Gayet de rahat bırakırlar festivale gitse.
Caner Çalışır, her yerdeki kuyruktan şikayetçi. Girişte, tuvalette, yiyecekte... Gittiğim tüm yurt içi ve yurt dışı festivallerinde hep aynı sorun oluyo. Ama işte o Coachella'da şikayet edince "Öff vizyonsuza bak" diyoruz.
Hele Hande Erçel, kafamızdaki mahallenin sınıf tekrarlayan hafif alık kızı imajını yerle bir etti. Özenle hazırlanmış styling, pozlar hepimizi şaşırttı. Neymiş Hande Erçel'in, Murat Dalkılıç'ın ne işi varmış orda. E kim gitsin? Parası olanın gittiği, pozunu verdiği, havasını attığı ortam işte. İki eğlendilerse de ne ala.
Mesela bu tiplerin hiçbiri Burning Man'de ya da Glastonbury'de bi saniye barınamaz. Çölde kumla, fırtınayla, parasız ya da çamurun içinde botlarla yağmur içinde mümkün değil. Kafalarına çiçekli taçları takıp poz vermekse amaç en doğru adres Coachella.
Bünyesi uyuşturucu kaldıran ve azcık alternatif olan tayfanın favorisi ise Burning Man. Gerçek Burning Man tutkunları da onları ezikliyor, "show için geliyorlar" diye. "İlk ben gitmiştim, herkes benden sonra gitti" yarışı almış başını gitmiş.
Herkesin showunu yaptığı bi festival olan Coachella'ya umarım seneye daha çok Türk gider. Türkücü Ceylan, Hatice, eski mankenler, prestij müzik ailesi, kim varsa gitsin de daha çok eğlenelim.
Böyle bi ortamda da "Vuhuuu en çok ben ve kankilerim eğleniyoruz" videolarını da yemiyoruz, hiç kusura bakmasın. Showunu yapmaya git işte, eğlendiğini kanıtlamaya çalıştıkça batıyo insan...
YORUMLAR