Yılın en içten boşanması: Gülben Ergen

Bazı ünlülerimiz kendilerinden hiç de öyle bir şey beklenmemesine rağmen ülkenin samimiyet elçisi ilan ediyorlar kendilerini.


Yeni nesilde sıkıntı yok, ekranda görünür görünmez star olduklarını kabulleniyorlar. Jipler, yatlar, katlar, fanlar, Balenciaga botlar…


Ama eskiler nedense doğallık ve içtenlik arzusuyla yanıp tutuşuyorlar. Bu "samimi" isimlerin başında da Gülben Ergen geliyor.


O kadar içten, o kadar doğal olduğuna inandırmak istiyor ki bizi, her adımı, her hareketi plan program içinde bu amaç uğruna geçiyor. (Bebek sahilinde elinde zikirmatikle, samimiyet ve doğallığa giden yolda sıkça görebilirsiniz kendisini.)


Ben sanmıyorum ki kimsenin bir ünlüden samimi olması gibi bir beklentisi olsun.


Adı üstünde ünlü, star. Niye sen ben gibi olduğunu kanıtlamaya çalışıyor?


İşini iyi yap yeter, seven sever, sevmeyen sevmez. Ama yok, ille ne kadar doğal olduğunu, ne kadar içten olduğunu, ne kadar "bizden biri" olduklarını her fırsatta kanıtlayacaklar.


Değiliz bebeğim, ayrı dünyaların insanlarıyız ve bundan da rahatsız değiliz siz niye böyle tavırlar içindesiniz?





Aşkın da en güzelini o yaşadığı gibi tabii ki boşanmanın da en doğru ve düzgününü o yapıyor. Balayında umreye gitmeli başlayan evlilik, laf sokmalı Mevlana sözleriyle sona erdi kısa bir süre içinde.


Bekliyor muyduk? Elbette.


O kadar göze sokmalı yüce bir aşk yaşanıyordu ki, hemen anlaşılıyor bir şeylerin yolunda gitmediği.


Dışarıya kusursuz bir hayat çizenlerin hemen hemen hepsi aynı durumu yaşıyor. Başkasını inandırmaya çalıştığın yalana en başta kendin inanmayınca patlıyor bir yerden işte. Instoşta gördüğünüz o biçimli popolara, mutlu aşklara, her fotoğrafını “#happy” hashtagiyle paylaşanlara aldanmayın yani, evde adam bilgisayarın başından kalksın diye canları çıkıyor o hatunların.


Neyse konu dağıldı. Gülben Ergen'in bizi dünyanın en büyük aşkını yaşadığına inandırmasını istememiştik, kendisi için en hayırlısının bu olduğuna inandırmaya çalışmasını da beklemiyoruz.


Ama işte o samimi olma, her duygusunu samimiyetle paylaşıyor gibi görünme tavrı o kadar göz bürümüş ki, hemen çocukları, ne kadar fedakar bir anne olduğu devreye girmiş.


Boşanmasıyla ilgili tek bir yorum bile yapmayacakmış, ta ki yeni başlayacak sabah showunun ilk bölümünde, her şeye cevap verecekmiş.


Vallahi samimiyet akıyor paçalardan, tutun tutun.


Her sabah birbirini yiyen magazin masaları kadar baygınlık verdi bunlar artık.


Bunun adına "yıkılmadım ayaktayım" sendromu diyorum. Aynısından Demet Şener de muzdarip.


Evliyken kocam da kocam, oh çatlayın patlayın, boşanınca ne kadar güçlü kadınlar oldukları geliyor akıllarına.


"Ünlüler örnek olmalı" düşüncesinde değilim ama kendilerine samimiyet ve içtenlik misyonu yükleyeceklerine kendilerine hayran kadınlara yol göstersinler.


Boşanınca akla gelen özgür bireylik, evlenince kocam köylülükle olmaz tabii.

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir Çok var böyle evlendikten sonra Lady gibi hissedip etrafindaki bekar kadınlara bok böceği gibi bakıyorlar birde..
    CEVAPLA
  • Misafir Ya Gülben için çok fazla söylenecek şey var da neyse, reel hayatta ne suratsız saygısız olduğunu bilen bilir
    CEVAPLA
  • Misafir hadi Gülben zaten yapış yapış bi kadındı da,Demet Şener'e noluyo afedersin ağzı kulaklarında sürekli yavşak bi gülüş? İbrahimi kapana kadar götü çıktı,simdi o yanındaki kara kuru spor hocasını buldu diye dünyayı sallamıyo. Bu şeytan kılıklılar cidden halktan olamaz ztn,bunlar kim ahlaklı olmak kim
    CEVAPLA
  • Misafir Çok doğru bir yazı. Ülkenin nesi doğru ki ünlüsü doğru olsun :(
    CEVAPLA
  • Misafir cok dogru yazmisiniz pink freud, aynen katiliyorum
    CEVAPLA
  • Misafir
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.