Misyonumuz: Vizyonsuzluk
14 Şubat fırtınası mı, havaların getirdiği bir sevme sevdalanma arzusu mu bilmem ama sağım, solum, önüm arkam çift çift çift, ilişki ilişki ilişki!
Geri dönmek isteyen eskisi, adını koymak için tutturan yenisi, kankanın bitmeyen dertlisi, komşunun kapıya dayanan belalı abisi...
İlişkilerden yılmış bir şekilde, flörtümün mesajlarını mavi tık yapmadan otururken, derdimi tasamı unutmak, beynimin güzel kıvrımlarını uyuşturmak için magazine odaklanmak istiyorum, orada durum daha da fecahat...
Hangi kanalı açsam, hangi websitesine girsem Aslı Enver ve Murat Boz aşkı... 14 Şubat öncesinde aynı fotoğrafı, aynı anda paylaşmalar, aynı şeyi yazmalar öğkkk. Vıcık vıcık bir romantizm, asla insanı heyecanlandırmayan, bittiği günü şimdiden görebildiğimiz, halktan onay bekleyen bir ilişki... Rekor like sayısı ile de anlıyoruz ki, koyun halkımız pek güzel yutmuş bu ilişkiyi...
Kimsenin mutluluğunda gözüm yok (tabii ki var), diledikleri gibi yaşasınlar ilişkilerini fakat koskoca insanların liseli gibi "Aşkım şimdi hiçbir şey söylemeden aynı fotoyu koyuyoruz ok??" tarzı ilan-ı aşkları oldukça yavan geldi. Hele bir de Murat Boz'un Instagram'da herkesi unfollow edip sadece Aslı Enver'i takip etmesi?? Kime neyi kanıtlıyorsun.. Kanye West aynı şeyi Kim Kardashian için yaptı, hala da bir tek koca popişli zevcesini takip ediyor ama adamlar dünyaya hükmedip, şatolarda evleniyor. Uludağ'dan selfie ile duyurulan bir ilişki için biraz iddialı hareketler bunlar.
İki güzel insanın güzel fotoğraflarını layklayacağımız, görüntüde güzel bir ilişkiden başka bir şey değil bu benim için.
Bir diğer magazin gündemimiz ise Kenan İmirzalıoğlu'nun 14 Şubat'ta Sinem Kobal'ı istemesi. Yıl olmuş 2016 hala "isteme" törenleri oluyor ve bunu matah bir şey gibi ballandıra ballandıra yaşıyorlar. Başlarım örfüne, adetine... Ailelerin tanışması için gerçekleşen bir geceye "isteme" denince feminist yanım kabarıyor, Beyonce klibi dansçılarına dönüyorum... Bu isteme seremonisinin 14 Şubat gibi yavanlar yavanı bir günde yapılması da bir başka vizyonsuzluk. Millet Mars'ta patates yetiştiriyor, biz Sinem Kenan'ın kahvesine tuz attı mı onu tartışıyoruz... Adeta bir mizah şov...
Bu ilişki hakkında gerçek düşüncelerimi yazmaya kalksam çok kişi üzülür, o yüzden susuyorum. Herkes her şeyi biliyor zaten... Halkı tuzdu, şekerdi onu konuşarak uyutmak süper fikir, tebrik ederim.
Ve tabii milli derdimiz olan Kıvanç Tatlıtuğ & Başak Dizer ilişkisi de son hızla evliliğe doğru gidiyor. Bir gazetede çiftin 14 Şubat'ta Paris'te evleneceğini okuyunca beynimden vurulmuşa döndüm. Gerçekten bu kadar vizyonsuzluk Türk halkına bile fazla… Ya siz dünyayı gezmiş görmüş, okumuş, etmiş insanlarsınız... Milyonlarca turistle aynı şeyi mi yapmak istiyorsunuz gerçekten? Benim manitam 14 Şubat'ta Paris'te evlenmeyi teklif etse ağzımdaki şampanyayı yüzüne püskürtür (elimde sürekli şampanya olduğunu hayal ediyorum) sonra da okkalı bi küfürle uğurlarım onu. Neyse 14 Şubat geçtiğine ve hala bir evlilik haberi almadığımıza göre, birinin uydurmasıymış bu haber.
Ünlülerin yurtdışı evliliklerinde işi en iyi hatunlar kıvırıyor. Los Angeles'da nikahı basan Ece Sükan, Sidney'de gelin olan Tanem Sivar, Washington konsolosluğunda evlenen Başak Sayan örnek alınası hatunlarımız. Kıvançcım ne Paris'i ya....
Hadi diyorum "bu kurmaca dolapları bırakayım, beynim daha da yansın.." açıyorum televizyonu... Reality show tutkunu olarak Big Brother izlemeye yeltendim, ev Kısmetse Olur evinden daha beter. Biliyoruz ki, bu programdaki her şey kurmaca, düzmece ama ben 329094 kameralı bir evde insanların hiçbir şey yapmamasını izlemek istiyorum, programda bi Zuhal Topal eksik... 8 kişiden 6'si çift (sözde), çift dediğim de 20 yaşındaki çocuk, elinde peluş köpeğiyle 30 yaşındaki kadına "Sen benim için peçeteden farksızsın” diyor. Kadın histeri ve ağlama krizleri içinde arkadaşları tarafından sakinleştiriliyor. Öbürleri daha bir kere öpüşmeden aşkından ölüyor... İki gün odaklanarak izledim, bu yapay evdeki tek sorun kızların oğlanları aşırı darlaması... Bu salak programdan kendime ders çıkaracağım aklıma gelmezdi ama bu kadar trip, bu kadar darlama... Heriflerin katil olmadığına şaşırıyorum.
Bir diğer yanda 2 yıldır takipleştiğim bir kız var. Şu an benim sayabildiğim 4. sevgilisiyle birlikte ve dördüyle de aynı şeyleri yaptı, dördü için de aynı şeyleri yazdı, dördü için de aşkından öldü bitti.
Bi’ biz enayi gibi gerçekten sevmeyi bekliyor, olmayınca da "Amaan koyver gitsin" deyip eğlencemize bakıyoruz herhalde. İnsanlardaki bu "yalnız kalırsa dünyası başına yıkılacakmış" korkusu insanı ilişkiden öyle bir soğutuyor ki, "Bana uzak allaha yakın olsun" modundan kurtulamıyoruz.
YORUMLAR