Yılın düğününün yılın düğünü olmayışı…
Yemin ederim birazdan yazacaklarım hasetliğin, evde kalmışlığın haykırışı değil.
Merve Boluğur ve Murat Dalkılıç düğününden bahsediyorum. Bir sabah uyandık ve çiftimizin “rüya gibi” düğününün fotoğrafları, videoları neredeyse bizim kapının altından bile servis edilmişti…
Üzgünüm ama 2000’lerin televole kızı olarak bu tarz rüya düğünler, sözde muhteşem aşklar beni hiç sarmıyor. Biz ki Beyaz’ın Çağla Şikel’in başından güller dökmesini izledik, Can Tanrıyar ile Petek Dinçöz evlenecek mi diye 9 sene bekledik, Demet Akalın ve İbrahim Kutluay ayrıldığında telli babaya gidip adaklar adadık barışsınlar diye…
Şimdi bakıyorum da bu mu rüya düğün? Buna mı apışıp kalacağız? Cep telefonunu reddeden teknoloji düşmanı babaanne gibi olmak istemem elbette fakat, bunlar benim gözümde “Instagram düğünü”!
Daha önce de gördük.. Önce bir hashtag belirlenir, dostlar, davetliler, fanlar bu hashtag altında selfieler, halay videoları, makyaj detayları, manikür sefaları paylaşırlar. Beni en hüzünlendiren hashtag Pelin Karahan’ın düğün hashtagi “pelinbedriwedding”di. Yani muhakkak çok tatlı bir çiftlerdir, çok mutlu olmalarını dilerim ama düğün hashtagimde de “BEDRİ” yazsın istemem açıkçası : ((
Bu Instagram düğünlerinde boğazda bir saray aylar öncesinden rezerve ettirilir, ülke gündemi, dünyada neler olup bitiyor hak getire, o düğün ille de o tarihte yapılır! Açıklama da belli: Ama çok önceden tarih aldııııkkk.
Instagram düğünü diyorum çünkü düğünden konuklara kadar her şey sponsor! Saçı yapılır kuaföre teşekkür, çiçek gelir çiçekçiye teşekkür, konuklar düğüne giderken bir elbise giyer onlar bile tasarımcıya teşekkür… Bu teşekkürlerin ne anlama geldiğini hepimiz biliyoruz. Merve Boluğur kına elbisesinden, şapkasına, organizasyon şirketine bile “teşekkür” ederken pek sevgili eşi ile tek bir kare paylaşmamış! Varsa yoksa kendi selfiesi ve “teşekkür” dolu profili. Sonra gel de bu “büyük aşk”ına inan…
Düğünden fotoğraflara, videolara baktıkça gözüme çarpan bir kaç detay var (dev stalker iş başında)
Gelenek ve göreneklere bağlı kalacaklar ya, gelinin ayakkabısı altına kızın arkadaşlarının adı yazılmış. İsmi ilk silinen ilk evlenen olacak. Buraya kadar normal. Ammaa görüyoruz ki isimler bir sticker üzerine yazılıp yapıştırılmış ayakkabıya. İlk kez böyle bir şey gördüm. Artık ayakkabı kalem mi tutmadı, yoksa “Binlerce lira döktüm bu marka ayakkabıya, sizin paçoz isimlerinizle mahvedemem” mi dendi bilmiyorum, bayağı komik geldi.
Her gelin gibi Merve Boluğur da makyajdan tanınmayacak hale gelmiş. Yüz hatları o kadar güzel, o kadar genç bir kadın ki, neden böyle Kardashian kardeşlerin bile 5’ini de boyayacak kadar makyaj yaptı anlamadım. Hayır bir de 150 derece sıcakta o kadar makyajla deli gibi halay çekip göbek attığı videolar gördüm. Kumanda yere düştüğünde kaldırmaya üşenip 3 saat aynı kanalı izleyen biri olarak elbette bunlara bakınca bile yorulup fenalaşmam normal…
Kimseyi dış görünüşünden dolayı yargılayacak değilim ama Murat Dalkılıç’ın Merve’den kısa oluşu bendeki bütün heyecanı aldı götürdü. Değil sarayda düğün yapmak, krallık sahibi olsa da evlense erkek kısa oldu mu ımıl ımıl bi şey oluyor benim için. Hayır bir de gelinlik o kadar seksi, o kadar dişi ki, Murat Dalkılıç aşırı heyecan ve mutluluktan ölüp halay başı olurken, Merve Boluğur’a bakıyorum da kömür karası saçları, maşallah füze gibi göğüsleri, dapdaracık gelinliği ile apayrı dünyaların insanı gibi duruyorlar. Ama en azından gözlerine baktım da, ikisi de mutlu görünüyorlar, önemli olan da bu galiba.
Alınan takıların fiyatlarının manşetlere çıkması, Murat Boz’un düğüne gelmemesi (eski sevgilisi gelinin şahidi, gelir mi adam hiç), gururla suratımıza çarpılan evlilik cüzdanı, en “ne alaka” denen şöhretlerin bile ter içinde halay çekip gerdan kırması falan gülümseyerek hatırlayacağımız bu “muhteşem!!” düğünün bazı detayları.
Tek dileğim seneye Kenan İmirzalıoğlu ve Sinem Kobal’ın böyle bir saray düğünü yapmaması… Bir kız istemeden başlayıp, balayına uzanan serüvenin tüm detaylarına daha hakim olmayı vallahi kaldıramam bir daha…
YORUMLAR