Sirkadiyen döngü ve anne sütü

Sirkadiyen döngü, insan vücudunun bir anlamda biyolojik saatidir. Hormonlarla düzenlenen ve vücudun değişen ihtiyaçlarıyla ilgilidir. Örneğin, kortizol hormonu, vücudun stres düzeylerini, melatonin hormonu ise uyku ve uyanıklık ritmini düzenlemektedir. Sindirim sisteminin hızlı olduğu saatler sabah saatleri, sindirim sisteminin yavaş olduğu saatler ise akşam ve gece saatleridir. Anne sütünün ise canlı ve dinamik yapısı, günün değişen ritmiyle eşsiz bir uyum içindedir.

Bebeğimizin biyolojik saati de sirkadiyen döngüyle birlikte ilerler. Ancak, bebeğin yaşama henüz adapte olmaya çalışan küçük bedeninin ihtiyacı olan ve öğrenmesi gereken dengeler vardır. Emzirilen bir bebek, annesinin sütünden sadece besin ve bağışıklık faktörleri değil, aynı zamanda hormon yapıları, stres ve enerji düzenleyicileri de alır. Bu yolla, sağlıklı gelişir ve büyür.


Bebeğinizin sabah sütü nasıldır?

Sütün şekeri dediğimiz laktoz, sabah sütünün eşsiz yoğunluktaki bileşenidir. Bebeğin gün boyu sürecek olan beyin gelişiminin ve beden enerjisinin yakıtıdır. Laktoz, kuvvetli bir besindir ve sindirim sisteminin hızlı çalıştığı sabah saatlerinde sindirimi idealdir. Meme içinde su yoğunluğu arttığında laktoz oranı da yükselir. Annelerin sabah saatlerinde memelerini daha şiş ve dolu hissetmesinin nedeni budur. Sabah sütü, aynı zamanda ilk süt (foremilk) özelliğine sahiptir ve bebeğin susuzluğunu giderir.


Burada bir parantez açalım; genellikle, emzirmenin başlangıcındaki süt ilksüt (foremilk), emzirmenin sonundaki süt ise sonsüt (hindmilk) olarak tanımlanmaktadır. Oysaki ilksüt ve sonsüt arasındaki fark, sadece sütün yağ içeriğindedir. İlksütün yoğunluğunu su, sonsütün yoğunluğunu yağ oluşturur. Bu iki farklı içeriğin oluşumunu ise kısaca şöyle açıklayalım; meme içindeki süt, kanallarda depolanmaz. Her emzirme bitiminde süt, meme içinde baştan üretilir. Buna göre, önce yağ üretimi gerçekleşir daha sonra su oranı yavaşça artmaya başlar. Meme içinde sütün kapasitesi son noktaya ulaştığında su miktarı, yağ miktarından her zaman fazladır. Böylelikle bebeğiniz, uzun emzirme aralığında daha yoğun su, kısa emzirme arlığında ise yoğun yağ içeriğini alır.


Benzer biçimde, sabah saatlerinde su içeriği yoğun sütü alan bebek, gece saatlerin de yağlı sütü alır. Annenin sütündeki su oranı, akşam saatlerinde yavaş yavaş düşmeye başlar. Bu nedenle de anneler, akşam ve gece saatlerinde memelerinin dolu olmadığını, hatta boş olduğunu düşünür ama bu doğru değildir. Çünkü akşam sütünün su yoğunluğu düşük ama yağ oranı yüksektir.


Öyleyse gelelim gece sütüne...

Gece sütünün yapısı incelendiğinde, benzersiz özelliklerle karşılaşılmıştır. Gece sütünde laktoz oranı düşüktür. Çünkü gece sindirim sistemi yavaşlar ve gün boyu çalışan beynin gelişimi ise, artık dinlenmeye ve sağlıklı REM düzeylerine bağlıdır. Gece sütünün yağ oranının yüksek olmasının en önemli nedeni, bebeği sadece tok tutması değil, aynı zamanda kısa bir süre emerek doymasını sağlamasıdır. Bu nedenle emzirilen bebekler, geceleri gündüze oranla daha kısa bir seansta emme işini bitirirler.


Şimdi, pek çok anne sorabilir:

“Arkadaşımın bebeği mama ile besleniyor ve sabaha kadar uyuyor; ben ise, bebeğimi emziriyorum ama çok sık uyanıyor emmek için, yoksa karnı doymuyor mu?”


Hemen cevaplayalım, emzirilen bebeklerin karnı ideal ölçüde doyar ve onlar, fiziksel ihtiyaçları doğrultusunda uyur ve uyanırlar. Formül mama ile beslenen bebekler ise, uzun uyuyabilir. Ancak, bunun genellikle iki önemli sonucu olur. İlki, fazladan mide doluluğu nedeniyle sindirim sistemleri, böbrek ve karaciğerleri yorulabilir ve sonucunda büyüme hormonları baskılanabilir. İkincisi ise, formül mamalar, inek sütünden geliştirilen protein yapısına sahiptir ve bu protein türü, casomorphin içerir. Casomorphin ise, gereğinden fazla ve uyuşarak uyumaya neden olur. Yeni doğan bebeğin ilk 6 ayında en önemli şeyin beslenme ve uyku olduğu düşünülse de, bu düşünce, yeteri kadar beslenme, yeteri kadar uyku ve uyanıklık süreleri olarak düzeltilmelidir. Bebeğin gelişimi nicelikten çok niteliğe bağlıdır ve insan yavrusunun bilişsel ve fizyolojik gelişim faktörleri dikkate alınmalıdır. Çünkü insan yavrusunun ihtiyaçları, inek yavrusunun ihtiyaçlarından oldukça farklıdır.


Akşam saatlerinde annenin sütünde melatonin düzeyleri yükselmeye başlar. Gecenin en karanlık ve annenin uykuya geçtiği saatte anne sütündeki melatonin düzeyleri yüksek seviyelere ulaşır. Melatonin hormonu, bebeğin vücudunda uyuma ve uyanma dengesini ayarlar, sindirim sistemi ve düz kaslar üzerinde dinlenme etkisi yapar. Bu sayede, bebeğin büyüme faktörleri aktive olur. Bebekler, dingin ve stressiz bir uyku uyurlar; daha iyi dinlenir, bu nedenle de daha çabuk uyanırlar. Anne sütü alan bebekler, gece ve gündüz yeterli aralıklarda uyur ve beslenir, yeterli aralıklarda da uyanık ve canlı kalırlar. Uykuları sırasında daha dengeli REM düzeyleri gösterirler. Yani, anne sütü alan bebekler acıktıkları için daha kısa uyumaz, aynı zamanda daha iyi dinlendikleri için de kısa uyurlar.


Özetle anne sütü, bebeğin sadece besin kaynağı değil, fizyolojik, anatomik, hormonal ve bilişsel gelişim ihtiyaçlarının da tamamlayıcısıdır. Her canlının doğası, kendi türüne özgü özellikleriyle eşsizdir. Biz insanların doğasında da annelerimizin sütlerinde bulunan bileşenler, kendi türümüze özgü özelliklerin gelişimini optimum düzeyde karşılaması için eşsizdir.


YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.