Esma - Ül Hüsna ve Melekler... (2)

Gelelim meleklere;

Onlar da başka bir aşktır. Yaratanın bize, tekamül etmemiz için sunduğu bir araç… İmanın şartlarından biri de meleklere inanmaktır.


Peki, yanlış nerede başlıyor? Yanlış, özgür irademizi onlara bıraktığımızda başlıyor.



Bu kısma biraz sonra yeniden döneceğim.


Öncelikle melekler, Allah’a hizmet etmek için varlar. Bununla birlikte, insana duydukları saygı inanılmazdır. Öyle ki, onlar insanın önünde secde ederler.

Hâl böyleyken, onların sizin işlerinizi yapması ya da sizin tekamülünüze müdahale etmeleri söz konusu değildir. Ruhsal amaçlara hizmet eden meleklerimiz, kayıp eşyalardan sorumlu değillerdir. Hele hele giden sevgiliyi geri döndürmek ya da sizi aramasını sağlamak… Asla olacak iş değil! Böyle bir dileği yerine getirmek için onlara izin çıkmaz.


Melekler, sizi de asla güçsüz görmezler. Size verilmiş akıl, yürek, beyin, ruh, kol, bacak, göz, kulak varken, neden böyle bir şey yapsınlar ki? Öyle olsa farklı yaratılırlardı değil mi? Sizden daha güçlü değiller ki! Biz ne yapıyoruz? Tüm bu sahip olduğumuz özellikleri yerle bir edip, her şeyi onlardan bekliyoruz.


Aslında bir şekilde spiritüel kurbanlar olmaya başlıyoruz. Neden direkt yaratandan istemiyoruz ki? İsterken neden hayrı, güzeli dilemiyoruz ki? Zaten O duyar duamızı ve meleklerine, “Gidiniz, gereğini yapınız" demez mi?


Yaratanı unutup meleklerden isterken, aslında farkında olmadan, “Allah’ım, ben sana güvenmiyorum. Senin yapacağına inanmıyorum. Kendimin de öyle! O yüzden meleklerden ya da başka şeylerden güç, cevap arıyorum.”


Bence yapılan, bu demek oluyor. Ben başka bir şey düşünemiyorum. Ne kırıcı bir şey!


Oysa kalbimizi yaratana açsak, ondan dilesek… Meleklerimizi çağırırken de, “Allah’ım, senin izninle” desek. Meleklerin ruhsal amaçlarla hizmet ettiğini hatırlasak, bu yüzden yanlışa sapmasak…

Kısa vadede düşünüyoruz yaşamı. Oysa ruhsal varlıklar olarak yaşamımız devam edecek. Bir şekilde ne ekersek, onu biçeceğiz. Ya bu yaşamımızda ya da varsa, bir sonrakinde ya da miras olarak çocuklarımıza, bizim yarattığımız çöplüğü temizlemek için yük bırakacağız.


Sadece yaratandan istesek ne güzel olacak değil mi? O zaman farklı enerjilere bulaşmayacağız.

Bakın burada da aynı şey söz konusu; “ Niyetin gücü, niyetin saflığı.”

Bana insanlar geliyor, “Melekleri gördüm” diyorlar. Tamam, ne sağladı? Yaratan neden böyle bir şey arzuladı?


Cevap yok!


Size küçük bir sır vereyim. Melekler ve insanlar, bir zamanlar birlikte yaşıyorlardı. İsa’nın çarmıha gerilişi ile bu dönem bitti. Yeryüzü tekrar sevgi okyanusu olana kadar da, bu böyle devam edecek. Gözlerimize inen perde, o zaman kalkacak.


Kişisel gelişimi, ruhsal bilgileri bile, hâlâ kendi çıkarlarımız, anlık dünyevi hedeflerimiz için kullanmaya çalışırken değil!


Ayrıca İslam’ın şartlarından biri olduğunu söyledik meleklerin… İslam’ın şartlarında “melek koçlarına inanın” diye bir bilgi yok. Bu konuyu çok açmayacağım sadece kalbinizi yoklayın yeter. Karar verecek olan sizsiniz…


Bu arada ne bana ne başka bir kaynağa Esma–ül Hüsnalar için ihtiyacınız yok. Bu bilgi evrenseldir ve sadece gönül ile aşk ile yapmak yeterlidir.


YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.