Kadın hıyaneti kabul etmez!

Ne zordur kadın erkek ilişkisi. Üzerine ne kitaplar yazılmış, ne tartışmalar olmuştur.


Oysa ne kadındır sorun ne de erkek. Önemli olan insan olmaktır. İnsan gibi yaşamaktır. Karşında ki kişinin cinsiyetine bakmadan kategorize etmeden sevebilmek, kabul etmektir.


Tefsiri okurken, evliliğin nasıl olması gerektiğine dair beni etkileyen çok güzel bir bölüm vardı. Bakın Yaratan ne güzel ifade etmiş; “Onlar sizin elbiseniz, örtünüz, siz de onların elbisesi, örtüsüsünüz.”



Özü şu; Bir taraftan elbise gibi birbirinize sarılır, sarmalaşırsınız. Diğer taraftan elbisenin ayıpları örtmesi, soğuk ve sıcaktan koruması gibi, her biriniz, diğerinin halini gizleyip örter, namusunu muhafaza edip, günahlardan korursunuz.


Aranızda böyle bir beraberlik ve ilişki vardır.


Ne güzel değil mi?


Birbirininin örtüsü olmak, sarmak, ısıtmak.


Ama gelin görün ki, her evilik ya da birliktelikte bu olmuyor. Bir bakıyorsunuz yastığa baş koyduğunuz insan “hıyanet” ediyor.


“Hıyanet, sözünde durmamak, kutsal sayılan şeylere el uzatmak. Kötülük etmek, hainlik, ihanet, güveni kötüye kullanmak, vefasızlık.”


Kadın güçlüdür. Sarıp sarmalar, ayıbı örter, işini çok iyi yapar. Sahiplenir, korur.


Ben de öyle büyütüldüm. “Kol kırılır yen içinde kalır” derdi annem. Belki de benim kuşak ve öncesi hepimiz duyduk ve hepimiz bunu yaptık. Beklentisizce.


Kadın yeteneklidir, yaratıcıdır. Hani “Osmanlı kadını” deyimi vardır ya. Çok severim onu. Ne yaşarsa yaşasın dik durmayı, kendine güvenmeyi, yapılana güzellik ve iyilikle cevap vermeyi bilir.


Hayatı yaşamayı da bilir, acısını taşımayı da. Son kanına kadar mücadele ettiği şey artık olmuyorsa onu bırakacak kadar da cesurdur.


Hiyanete asla katlanamaz, “mış” gibi yapamaz.


Doğruluk ve adalet onun için önemlidir.


Kısacası bir erkeğin onu taşıması zordur. Hele bir de Yaratan’ın sevgisi o erkeğin kalbinde yoksa, hiç şansı yoktur ya da kalmamıştır.


Osmanlı kadınının önceliği ailesidir. İş hayatında ne kadar başarılı olsa da bu onu değiştirmez. Özünü değiştirmez. Sevgi için elinin tersiyle her şeyi itebilir.



Yardım etmek kadar yardım almak, paylaşmak en çok sevdikleri şeylerdendir. Sezgileri çok güçlüdür. Öyle ki çoğu şeyi görürler, hissederler. Ancak yardım etmek adına sevdiklerinin yanında olurlar.


Kadınlar evlenirken verdikleri “iyi günde, kötü günde” sözünü asla unutmaz.


Kadın, hayra ve güzele inanır.


Her şeyin insanlar için olduğuna inandıkları ve dünyevi meselelere takılıp kalmadıkları için, onların olaylar karşısında çöktüğünü göremezsiniz.


Onların her zaman sağlam bir inancı vardır. Yaratanın asla abes iş yapmayacağını, korunduklarını bilirler.


Sezen Aksu’dan bir şarkı geldi aklıma. “İzmir’in kızları”


İzmir'in kızları bir elinde de cımbızları



Dişidir, anadır, efedir gidinin tatlı huysuzları



İzmir'in kızları ayıptır söylemesi laf aramızda



Sevişe sevişe de ölür,



Dövüşe dövüşe de icabında.


Aslında sadece İzmir’in kızları için değil bence tüm kadınlara hitap eden bir şarkı.


Sevişe sevişe de ölürüz, dövüşe dövüşe de ama biz kadınlar her şeye “evet” deriz de bir tek hıyaneti kabul edemeyiz!



YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.