Bizim oranın cadıları
Geçen haftaki yazımda dediğim gibi bundan böyle yeni bir konseptim var sevgili okuyucum. En sevdiğim şeylerden birini yazıp duracağım, dizileri yani. Kimi zaman ben sevdim eller alsın, kimi zaman da kimse yanmasın diyeceğim. Dizilere olan sevgim 80'lerin sonuna denk gelmekte ki bu dönemde Bizimkiler'e tekabül etmektedir. Tamam dizinin pek bir hayranı sayılmazdım, hatta ziyadesi ile çocukluk sanrısı diyebilirim ancak Sevim koş katil geldi, kırarım boynuzunu iblis, cıvık müdürüm affedersin o zamandan bu zamana dilime pelesenk olmuş cümleler. Ne yaparsın huylu huyundan kurtulamıyor işte.
Evden çalışmanın bana vermiş olduğu yetkiye dayanarak işim olmadığı zamanlarımı yeni dizi ne varmış bakayım diyerek geçiren yazarınızın son dönemdeki favorilerinden biri Salem okuyucum. Tamam öyle pek şahane, aman arkadaşım aklım gitti diyemeyiz ama en azından bir 7 numara verebilirim. 17.yy Massachusetts, Salem. Bir cadı dedikodusu var ki almış başını gidiyor, e kasaba küçük, nereye gitsin, ne adım atsan, ne yesen milletin haberi oluyor. Bir de ortada birbirinin ayağını kaydırmaya çalışan küçük kasaba sakinleri, olaylar olaylar yani.
Şimdi efendim, olayların baş gösterdiği kasaba yani Salem kasabası bildiğiniz üzere cadı mahkemelerinin kurulduğu kasaba. Cadılık gerçekte var mıdır, yok mudur, varsa Harry Potter gibi midir değil midir bilemem ama Salem, hop sihirli değnek, hop avra kadavra, hop Draco Malfoy haydi bakalım Severus Seni Snape değil, gayet Tituba'lı, karanlıklar prensli, transa geçmeli, ağza yüze değen hayvanlı - ki burada detaya girmiyorum zira bir kurbağa olayı var ki kurbağalara saygı duymama neden oldu diyebilirim.
Dizinin ana karakteri Mary, Salem kasabasının güzel hanım kızı, John Alden'ın yavuklusu. Biricik aşkı John, Mary ben bir savaşıp geleceğim, en fazla bir sene sonra buradayım canısı diyip savaşa gidip yedi sene evet yedi sene sonra geldiğinde biricik aşkı Mary'nin kasabanın zengini ama bir o kadar da kabası ile evlendiğini, köşklerde yaşayıp elini sıcaktan sudan soğuk suya sokmadığını görür. Aşkından yanıp tutuşmakta olan John kasabanın bıraktığı kadar sevimli olmadığını, cadıların kol gezdiğini anlaması savaşa gidip gelmesi gibi yedi sene değil bir bölüm bulacaktır. Tabi zavallı John bütün bu cadı olaylarının arkasındaki kişinin sevdiceği Mary olduğunu anlamayıp kötü adam kötü adam kimsin çık ortaya diye dolanmakta ve en sonunda kabak kendi başına patlayıp soluğu mahkemede almaktadır.
Pek muhterem okuyucum biraz daha anlatırsam spoylır - evet biliyorum öyle yazılmıyor ama böyle yazınca daha bir sempatik bence- olacağından en iyi ben sevdim eller alsın, arada bir baksın en azından Mary'nin güzelliğini görsün derim.
Sizin oranın cadılarını bilemem ama Salem'in cadıları pek bir alımlı hanımlar, ayrıca iksir yapımı, adamı maymun etme, kurdu kuzuya çevirme, akıl alma, çelme takma, göz süzme gibi yetenekleri de cabası.
Anlayacağınız güzel okuyucum, Salem'in cadıları arada bir izlenip cadılık öğrenmeli.
Haydi size iyi seyirler!
YORUMLAR