Bir elbiseyi giymekten bıkmak için kaç sefer giymek gerekir?
Geçen yıl pek de alışık olmadığım bir şey yaptım ve kendime online siparişle bir elbise aldım. Normalde elbiseleri çok severim ama öncelikle hamilelik ve emzirme dönemleri, sonra da pandemi derken etekler ve elbiseler hayatımdan çıkmıştı. İki küçük çocuk annesi olarak pantolonlar hatta taytlar benim çok daha işime geliyordu.
Derken geçen yıl bu elbiseyi gördüm ve "tamam" dedim. Alıyorum.
Bazıları için bu elbise çok spor bile olabilir. Ama yakası, kolları ve uzunluğuyla aklımda etkinlik elbisesi olarak kodlamıştım bile. Derken bu elbiseyi kurumsal bir seminerde, birkaç yüz yüze etkinlikteki konuşmada ve yemekte giydim. Hatta bu satırları yazarken de yarın gideceğim bir lansmanda giymeyi planlıyorum.
Peki ben bu elbiseyi giymekten sıkılmadım mı?
Hayır. Çünkü bu elbiseyi çok içime sinerek aldım. Çok seviyorum ve içinde kendimi gerçekten iyi hissediyorum.
Üstelik aynı şeyi tekrar giymenin giyim başı maliyeti düşürdüğünü biliyorum. "Giyim başı maliyet de nedir?" derseniz, kısaca kendisine GBM diyelim. Bir kıyafetin bedelinin kaç kere giyildiğine bölünmesi tek seferdeki maliyetine işaret ediyor.
Diyelim ki biri 100 TL, diğeri 50 TL olan iki kıyafet aldınız.
100 TL olanı 50 kez , 50 TL olanı 5 kez giydiğinizde GBM’leri sırasıyla 2TL ve 10 TL oluyor, 50TL’ye aldığınız kıyafet aslında size daha pahalıya gelmiş oluyor.
Unutmayın, dünyanın en başarılı insanları da aynı şeyleri giyiyor ama farklı bir nedenle. Geçmişe baktığımızda Albert Einstein'a (aynı takımın birçok kopyasını yaptırmış hep aynı şeyi giyiyormuş) kadar uzanan, günümüzde genelde erkekleri örnek verdiğimiz ama ne mutlu ki Arianna Huffington gibi örnekleri de olan bu alışkanlığın temel nedeni ne?
Hayatlarından vermeleri gereken bir kararı daha azaltmak.
Zihinsel yük diye bir gerçek var. Bir işi bizzat yapmasanız bile birçok kararı vermek, organize etmek ve kişilerin o işleri yapıp yapmadığını takip etmek hatta yapılmamışsa aksiyona geçmek gibi düşünülebilir.
Aslına bakarsanız zihinsel yük daha çok kadınlarda. Ev hayatında kadınların zihinsel yükü çektiği konusu çok yeni tartışılan ve birçok kadının "aaa gerçekten de, demek bu yüzden böylesine yorgunum" diye aydınlandığı ayrı bir konu. Konuyu Blogcuanne hesabıyla bilinen Elif Doğan çok güzel anlatmıştı. Sonra da kitabını yazdı zaten; Meğer Ben Feministmişim diye. Ama biz kıyafetlerde kalalım. Bu başarılı insanlara dönecek olursak, bakalım neler demişler:
Mark Zuckerberg diyor ki: "Bu topluluğa en iyi şekilde hizmet verebilmek dışında çok fazla kararla uğraşmamak için hayatımı gerçekten sadeleştirmeye çalışıyorum. "Hep mavi ya da gri takımlar giyen Obama ise durumu şöyle açıklıyor: "Verdiğim kararları azaltmaya çalışıyorum. Ne yediğim ya da ne giydiğim hakkında karar vermek istemiyorum. Çünkü başka verecek çok kararım var."
Siyah balıkçı yaka kazağı ve mavi kotuyla ayrı bir efsane olan Steve Jobs'un; çalışanları için üniforma zorunluluğu getirmek için birçok kez uğraştığını ancak her seferinde reddedildiğini duysanız şaşırır mıydınız?
Peki, bundan senin çıkarımın ne olmalı? Bizim belki onlar karar verecek hayati kararlarımız yok. Ama hepimiz kafamızın daha rahat olmasını hak ediyoruz (Giyinmekten bir hobi gibi zevk alan ve buna uzun vakit ayırmaktan hoşlananları ayrı tutarak söylüyorum).Beni takip edenlerin %90'ının kadın olduğunu düşünürsek hiçbirimizin her gün aynı kıyafeti giymek isteyeceğini de pek sanmıyorum ama bu 3 öneri işine yarayabilir:
1. Dolabınızı sadeleştirin ve sadece sevdiğiniz kıyafetleri bırakın.
2. Ne giyeceğinize sabah değil, akşamdan karar verin ve uyuyun, o soru gece boyu aklınızı meşgul etmesin.
3. Pinterest gibi elinizin altında kolayca bulunabilecek bir platformda sevdiğiniz parçaları araştırın, ne giymek sizi mutlu ediyor onu öğrenin sonra da dolabınız buna uyumlu mu bakın, alıveriş yaparken bu parçalara yönelin. Yani döndük mü madde 1'e: sevdiğiniz, içinde mutlu hissettiğiniz parçalara sahip olun.
YORUMLAR