Bir papatya yaprağı daha...

Bizim ufaklık küçük bir rahatsızlık yaşadı dün. Devlet hastanesine gidip tahlil yaptırma sıkıntısına düştük!


Kayıt masasında biri dağınık saçlı, diğer ikisi baştan ayağa hastane üniformalı üç kadın oturuyor. Önümde bir adam var, elindeki kağıdı uzatma çabasına girerken üniformalı memur “Siz bekleyin, siz buyurun bayan” diyor, sadece gözleri görünen siyahlar içindekine işaret ediyor. Sesinden anlıyoruz ki o gerçekten de bir bayan. Yanında duran ve ona özenen kız çocuğuna bakıyorum, sessizliğine canım sıkılıyor.


Doktorun kapısının önünde kadın kadına oturuyoruz, on kişi kadar varız, arkamızdakiler ayakta mecburen artık kaç kişilerse, tabii ellerimizde ufaklıklar.

Kıvırcık saçını iki yandan tokayla tutturmuş olan kadının yanında kumral at kuyruklu kadın oturuyor, bende öylesine bir topuz var, diğer kadınların saçı nasıl bilmiyorum çünkü parlak kumaşların altında kalmış görünmüyor.


Onlardan biri, az önce sıcaklığını kontrol etmek için ağzına dayadığı biberonu kucağında duran yeni doğmuş bebeğine içirmesi için kocasına uzatıyor. Annenin ağzı ne derece hijyenik olabilir bilmiyorum, canım sıkılıyor.


Sıra bize geliyor, içeri giriyoruz, sekreter şu girişteki üniformalılardan, doktorun saçları ise epey yorgun salınmış omzuna doğru. Neyse...


Reçetemizi alıp çıkacakken bizden sonrakiler giriyor içeri; minicik bebeğini kollarında tutan saçının telini göremediğim incecik bir kadın ile beton duruşlu bir adam. Çocuğun göbeğinden kan geldiğini söylüyor adam, doktor anneye soruyor:

“Göbeği ne zaman düştü?”

İncecik anne cevap veriyor tek tek kelimeleri doğru telaffuz etmeye çalışarak: “Beş gün geçti.”

Doktor bilmek istiyor, “Beşinci gün mü düştü yani?” diye.

İncecik anne; “Doğduğunda düşmedi” diyor bu kez yine aynı durgunlukla.


Doktorla göz göze geliyoruz, “Kolay gelsin” demek zorunda buluyorum kendimi. Kapıyı güç bela kapatıyorum. İncecik annenin rahat konuşamıyor olmasına canım sıkılıyor.


Şair demiş ya hani; “Tek ihtiyacım neydi biliyor musun?” diye...

Umudu yitirmemek adına o üç harfi atıyorum zihnimden:

Tek ihtiyacım ne biliyor musun?

Bir papatya yaprağı daha...

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.