Son üç yıl...
Ocak: 23
Şubat: 13
Mart: 24
Nisan: 29
Mayıs: 23
Haziran: 17
Temmuz: 33
Ağustos: 22
Eylül: 23
Ekim: 28
Toplam: 235
2014’ün ilk on ayında, bağımsız iletişim ağı bianet’in basına yansıyan haberlerden tuttuğu çeteleye göre tam 235 kadın öldürüldü.
2011’in 8 Mart’ında, dönemin başbakanı; “ Bugün artıyormuş gibi lanse edilen (kadına) şiddet, esasen daha önce bilinmeyen, gizli-kapalı tutulan, aslında artık azalmaya da başlayan vakaların abartılmasından başka bir şey değildir” demişti.
2011’in başından, bu sözün söylediği güne kadar 49 kadın öldürülmüştü. O yılın sonuna gelindiğinde 208 kadın cinayeti daha işlendi.
2012’de, 165 kadın öldürüldü.
2013’te ise öldürülen kadın sayısı 214’e yükseldi.
Bu yıl ise on ayda 235 kadın cinayete kurban gitti.
Üstelik bu cinayetler sadece medyaya yansımış olanlar!
Kasım ve aralık aylarının bilançosunu ise henüz bilmiyoruz...
Kısacası kadına şiddet son üç yılda gözümüzün içine baka baka arttı!
“Peki, neden?” diye sormayacağım. Benim sorum başka!
Hem nedenlerini artık ezberledik. Eğitimsizlik, ekonomik yetersizlik, güvenlik birimlerinin müşkülpesentliği, ceza kanununun caydırıcılığının olmaması, devlet korumasının yetersizliği...
En önemlisi de toplumda kadının değerinin ‘yok’ olması.
Tabii nasıl domuz domuzluğunu yapıyorsa, balık da baştan kokuyor. Hatırlarsanız; burası “Kadın-erkek eşitliğine inanmıyorum” cümlesini fütursuzca sarf edenlerin ülkesi!
Uzatmayayım, esasen pek umudum yoktu ama... Birkaç hafta önce Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın başındaki Ayşenur İslam “Elleri kırılsın” bedduasını savurunca, yakın gelecekte, kadın cinayetlerine dair inatçı önlemler alınamayacağını tam olarak idrak ettim. İşin kötüsü artık inancım, gün geçtikçe daha çok kadının öldürüleceği yönünde.
Gelelim benim soruma...
Söyler misiniz, giderek artan kadın cinayetlerinde parmağı olanları teşhis etmek çok mu zor?
YORUMLAR