Kulağımızda bir vınlama
Şu reklamdaki kadın, salına salına yürüyor, hoppala otomobile binip poposunu yerleştiriyor ve ‘utandıran’ bir rahatlığa bürünüyor ya... Ardında dünyaların dolup taştığı market arabasını ite-kaka getiren kan-ter içindeki kocası ne kadar da zavallı! Hele Halil Sezai’nin bağajdan yükselen şu isyaaaaaaaaanı...
Bu türden bir gerçekliği yaşayanlara selam olsun... “Her nerede yaşıyor ve yaşatılıyorsanız...”
Keşke Hilal de böylesi bir gerçekliğe sahip olsaydı!
Ama ne yazık ki onun isyanını duyan olmadı.
Kendisinden on yaş büyük biriyle ‘sözde’ evlendirilerek birlikte yaşamaya bırakılan Hilal, yanı başındakilere sesini duyuramadığı için kafasına bir kurşun sıkıverdi işte! Kulağımızda bir vınlama...
Kısacası...
13 yaşında bir kız çocuğunu daha elbirliğiyle öldürdük, haydi kimler kurumlanacaksa buyursun.
Kızlı-erkekli bir arada oturulmasına dahi kem gözle bakılan bu nadide topluma üyeliğin kefareti şu olsa gerek:
Küçük kızlarını kendi elleriyle adamların koynuna sokan ötelenesi hatta ötekileştirilmesi gereken ahlaksız anne-babalarla aynı havayı solumak!
Maalesef bir de olan biteni önlemeyi her nasılsa başaramayan çok ahlaklı ahkâm kesici politikacılar var. Biliyorsunuz, hepsinin ağzı aynı: “Haydi kızlar okula”... O kadar! Laf var, eylem yok! Eylem yok çünkü eğitim sistemi kızların okumasını kolaylaştırıcı yönde değil!
Üstelik daha da vahimi var.
Vahameti katıldığı bir televizyon programında dile getiren kişi Aile ve Sosyal Politikalar eski bakanı Fatma Şahin’di. Şu anda Belediye Başkanı olduğu Gaziantep’te, ortaöğrenime devam etmeyen kız çocuklarını tek tek takibe alacakları bir uygulamayı anlatıyordu Şahin. Amaçlarının kızların okumasını sağlamak olduğunu söylüyordu. Buraya kadar şahaneydi...
Bu noktada sunucu ciddiyetle sordu:
“Kız çocukları neden okumalı?”
“Çünkü” dedi Şahin aynı ciddiyetle, “Kızlar okuyup bilinçlenmeli ki, evlenip anne olduklarında çocuklarını bilinçli bir şekilde yetiştirebilsinler!”
Vah ki vah! Kızlara biçilen bu kaftan ne de benzersiz...
İstihdam edilmeleri değil, kariyer yapmaları değil, ekonomiye katılmaları değil, değil de değil! Kızları okumaya teşvik ederken bile en başta güttükleri gaye, onları evlendirip ille de anne yapmak!
Yoksa acaba, kızlarını okutmak yerine evlendirmeye yönelen anne-babaları sırf ikna etmek için mi bu söylem ileri sürülüyor?
Olabilir mi?
Acaba?
Keşke şu hayatta hicap duyacağımız şeyler; reklamda salına salına yürüyerek poposunu otomobilin koltuğuna yerleştiren kadının rahatlığındaki utançlardan ibaret olsaydı.
O zaman... Halil Sezai belki yine isyan ederdi ama... Fatma Şahin’in zihni derdest edici o cümleleri sarf etmesini gerektiren bir toplumsal sorunumuz olmazdı.
Güzel çocuk Hilal’e gelince, o da şimdi koşup oynuyordu işte.
YORUMLAR