Güzel günlerin kaderi
Uzun bir ıslık tutturursun. Dünya, bir sandaldır. Tatlı tatlı salınır. Bir ıslığın içine sığdırırsın bütün keyfini. Ufuk varsın olmasın. Güneş doğmuş ya da batmış, doğacak ya da batacak. Nedensiz de değildir mutluluğun. Bedel ödememişsindir belki ama bir sonuçtur en azından. İçinde çaba vardır. İyimserlik vardır. Hareket vardır. O seni bulmasa da sen ona doğru yol almışsındır.
Pürüzsüz bir ıslık. Bir şarkı değildir. Tanıdık bir melodi. Belki bir ses bile değildir. Sadece dudaklarının arasından çıkan bir nefes. Ama sana aittir. Dünya ilk kez duyuyordur ve belki de son kez. Sen yeni bir ıslık çalana kadar.
Hayatı olduğu gibi sevdiğinin kanıtıdır o ıslık. Hâlâ bir yerlerde sabahları çalar saatle uyanıyordur insanlar. Neresi olduğunun önemi var mı? Ya da tavanlarında koskoca bir pencere olduğu halde gördükleri sadece yağmur bulutlarıdır. Bunun da önemi yok. Gece gündüz çalışmak zorunda olanlar da vardır. Baharı pencerenin önünden geçen bir mevsim olarak görenler. Sokak denilen şeyi iki apartman kapısı arasındaki mesafe zannedenler. Olsun. Hatta olabilir. Bu neyi değiştirir ki. Sen upuzun ve pürüzsüz bir ıslık tutturduktan sonra.
Kimse değilsindir artık. O, bu ya da şu. Sadece bir ıslıksındır. Dünyaya usul usul yayılan bir nefes. Baharsa, mavi olursun. Mavinin bütün anlamlarından azade. Yağmur varsa, toprak kokususundur. Tabiatın soluğu. Rüzgâr eserse? Laf mı bu? Her nefes başlı başına bir rüzgâr değil midir zaten. Hele bir de hayata kendince bir şeyler fısıldıyorsa.
Kısaca mutluluk mudur yani ıslık dediğin? Evet, galiba öyle. Öyleyse sen de tuttur bir ıslık. Eminim biliyorsun mutluluğun asla yalnız gelmediğini. Daima pusuda bekleyen karaltıları olduğunu. Ne çıkar var olmaları sen onlara izin vermedikten sonra. Belki ıslığını sustururlar bir süre. Duraklamana sebep olurlar. Ama sen boş ver. Yakası açılmadık bir ıslık tuttur ve geç git yanlarından. Çünkü hayatta hiçbir şey pürüzsüz bir ıslıktan daha güçlü değildir.
YORUMLAR