Noel Baba’ya yeni bir iş teklifim var

Eski bir reklam izledim geçen gün. Bir çorap reklamı. Dış ses, ki Halit Kıvanç’tı, “Atın, atın, atın. Eski çoraplarınızı atın,” diyordu. “Jill, Türkiye’ye geliyor.” Ardından eski çoraplarını kapan kadınlar pencerelere koşuyor ve yoldan geçen kortejin üzerine çoraplarını atıyorlardı. Sokağa konfeti gibi ince çorap yağıyordu.


Reklam, nedense Noel Baba’yı çağrıştırdı bana. Yılbaşı öncesi bütün ekranların Noel Baba’yla dolu olmasındandır belki de. Sonra bir düşündüm kimdir bu Noel Baba ve ne işe yarar diye. Hep bildiğimiz şeyler işte. Bacadan girer, çocuklara hediye dağıtır falan.


İslam âleminde de pek sevilmeyen bir insan. Özellikle bu iktidar döneminde daha da kolay dillendirilmeye başlandı ona duyulan nefret. Hatta birkaç yıl önce şişme Noel Baba’yı bıçaklayarak eylem yapan insanlar vardı. Yılbaşını kutlayan insanlar İsa’nın doğum gününü kutluyorlarmış aslında.


Yeni bir yıla başlamanın heyecanını yaşamak yerine böyle eften püften şeylere kafayı takanlara üzülüyorum. Otur, bir muhasebeni yap. Yapmak istediklerini planla. Doğrularını, yanlışlarını bir tart. Sonra dua mı etmek istiyorsun? Kim karışıyor ki sana? Birileri yeni yılı kutlarken sen dua et.


Hıristiyan âdetiymiş çam ağacı falan. Bilmiyorsun işte. Eski bir Türk geleneğiymiş çam ağacı süslemek. Adı da Nardugan. Yani “Doğan Güneş”. İslamiyet’ten önce Türkler, 22 Aralık’ta günlerin uzamaya başlamasını yeniden doğuş olarak görüp kutlarlarmış. Türk mitolojisinde yeryüzünün tam ortasında bir hayat ağacı bulunurmuş. Bu ağaç, bir akçam ağacıymış. İşte yeniden doğuşu bu akçam ağacı altında kutlarlarmış. Duaları Tanrı’ya ulaşsın diye de ağacın altına hediyeler koyar, dallarını süsler ve dilek dilerlermiş. Hatta bu bayram öylesine önemliymiş ki, o günlerde evlerini temizleyip yeni giysiler giyer, akçam ağacının etrafında şarkılar söyleyip oyunlar oynarlarmış. Yaşlılar ziyaret edilir, bayram aile ve dostlarla kutlanırsa ömrün uzayacağına ve uğur getireceğine inanılırmış. Tam da bizim kutladığımız dini bayramlar gibi her şey, öyle değil mi?


Ve o dönem, Hristiyanlığın doğduğu topraklarda akçam ağacı yokmuş. Bu ağaç sadece Orta Asya’da yetişirmiş. Şimdi sıkı dur: Çam ağacı süsleme âdeti, Hıristiyanlar’dan Türkler’e değil, Türkler’den Hıristiyanlar’a geçmiş. Peki kim söylüyor bunu? Bu memleketin yetiştirdiği en büyük bilim insanlarından biri, tam yüz yaşındaki koca çınar Sümerolog Muazzez İlmiye Çığ söylüyor.


Hun Türkleri’nin Avrupa'ya gelişlerinden sonra onlardan gören Hıristiyanlar bu âdeti sahiplenip devam ettirmişler. Yani kutladığımız şeyin İsa’nın doğumuyla yakından uzaktan bir ilgisi yok.


Bugünkü kırmızılı Noel Baba ise bir reklam kampanyası icadı. 1930’larda satışları düşen malum kola markası, Noel Baba’nın eline kendi şişesini veriyor ve elbisesini de kendi kurumsal renklerinden yola çıkarak kırmızı yapıyor. Biz de bugün hâlâ o kırmızılı tonton amcayı Noel Baba sanıyoruz.


“Atın eski çoraplarınızı. Jill geliyor.” “Aa, atılır mıymış, yazık.” “Atamazsanız paspas yapın. Türkiye’ye Jill geliyor” diye bitti reklam. Reklamın bana neden Noel Baba’yı çağrıştırdığını sonra anladım.


Benim hayalimdeki Noel Baba bacadan girerek ona buna hediye dağıtmıyor. Karlı sokaklarda kendisinin çektiği arabasıyla dolaşıyor ve bir bozacının hüzünlü sesiyle “Eskiler alıyorum.” diyor. Onun sesini duyan herkes pencerelere koşuyor ve eskimiş ne varsa aşağıya atıyor. Noel Baba da bütün o acıları, hayal kırıklıklarını, mutsuzlukları, boşa çıkan umutları bir bir toplayıp alıyor, alıp yıldız yapıyor.



O yüzden siz de bu yıl bütün eskilerinizi atın, Noel Baba yıldız yapsın. Mutlu yıllar…



Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.