İşte oradadır ve O'dur

Bazen;

Uzun bir masaya oturursun. Herkes yabancıdır. Kendine neden orada olduğunu sorarsın. Kim çağırmıştır seni, kimin için oradasındır, bilemezsin. Önüne bakarsın. Bir tabak vardır. İçindekiler ara sıra değişir. Ara sıra tabak da değişir. Bu kalabalık içinde kendini o kadar yabancı hissedersin ki yok olmak istersin. Çatalını ya da bıçağını her kullandığında bir ses çıkacak da herkes sana bakacak diye korkarsın. Kimse bakmasın. Çünkü birileri tarafından görüldükçe yok olman zorlaşır.



Oysa herkes birbiriyle meşguldür. Orada bulunmaktan büyük bir keyif alıyorlardır ya da öyle davranmak konusunda senin hiç olamayacağın kadar mahirdirler. Gecenin ilerleyen saatlerinde insanlar sandalyelerinden kalkarlar. Ama sadece yer değiştirmek için. Sen kafanı tabağına gömdüğünde nedenini anlayamadığın bir şeyler olmuştur ve şimdi ortada yeni bir düzen vardır. İlk zamanlardaki çekingen sessizlik, arsız bir çocuk gülüşüne dönüşmüştür. Sesler gittikçe çoğalır. Gülüşlere yeni gülüşler eklenir. Etrafında sesten bir duvar oluşur. Bilirsin ki o duvarı aşmak imkânsızdır. Belki de artık senin için gitme vaktidir.



İşte tam o anda bir şey olur. İçinden çağrısına karşı gelemeyeceğin bir ses yükselir ve o sesin çağrısına uyarak kafanı kaldırırsın. Masanın belki de en uzak köşesinde, tıpkı senin gibi başını kaldırmıştır ve sana bakıyordur. Göz göze öylece kalakalırsınız. Saniyelerden bile küçük bir zaman içinde. Şimdi bir söz söyleseniz ikinizin de ağzından aynı şey çıkacak gibidir. Yine de sadece belli belirsiz gülümsemekle yetinirsiniz birbirinize. Sesten duvar dağılır. Etrafınızdaki insanlar flulaşır. O güne kadar hiç karşılaşmamışsınızdır. Ama kendini bildin bileli tanırsın O’nu. O da seni…

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.