İyi ki doğdun Gezi
Başbakanın Gezi’nin yıl dönümüne istinaden söylediği “a'dan z'ye gereken yapılacak” açıklamasına alternatif, a’dan z’ye yapılmaması gerekenlere dair tam listedir. Gezi’nin ilk gününden bugüne hükümetin a'dan z'ye yaptıkları şeklinde de okunabilir.
Abdullah Cömert (22), 3 Haziran 2013 Pazartesi günü, Hatay’daki Gezi Protestoları sırasında 31 A 6297 plakalı, Akrep adıyla maruf polis aracından atılan gaz fişeğiyle başından vurularak öldürüldü.
Berkin Elvan (15), 16 Haziran 2013 Pazar günü, Okmeydanı’ndaki Gezi Protestoları sırasında ekmek almaya giderken polis tarafından atılan biber gazı kapsülüyle başından vurularak komaya girdi. Komaya girdiğinde 14 yaşındaydı. 269 gün boyunca komada kaldıktan sonra, 15 yaşındayken, 16 kilograma düşen bedeniyle, aramızdan ayrıldı.
Cop ve sırt çantası dağıtılmış sivil polisler, mahallenin namusu bizden sorulur bakışıyla gelene geçene bulaşmaya hazır köşe başı delikanlıları gibi İstiklal Caddesi’nin her sokak başına ve Taksim’e bağlanan tüm caddelerin çevresine itinayla konuşlandırıldı.
Çadırların içinde ne olduğuna aldırmadan, bir tür zabıta vandalizmiyle Gezi Parkı’ndaki tüm çadırlar sabaha karşı ateşe verildi.
Deniz gözlüğü ve baret, suç aleti olarak iddianamelere girdi ve kendini bu araçlar vasıtasıyla gazdan ve biber gazı kapsülünden korumaya çalışan Gezi Protestocuları tutuklandı.
Ethem Sarısülük (27), 1 Haziran 2013 Cumartesi günü, Ankara Kızılay Güvenpark'taki Taksim Gezi Protestoları sırasında Ahmet Şahbaz adlı polis tarafından başından silahla vurularak ağır yaralandı. 14 gün yoğun bakımda kaldı. 12 Haziran tarihinde beyin ölümü gerçekleşen Ethem Sarısülük, 14 Haziran 2013 Cuma günü hayatını kaybetti. Otopsisinde mermi çekirdeğinin beynin içinde olduğu rapor edildi.
Fenerbahçe tribünleri, Eskişehir’deki Gezi Protestoları sırasında polisler ve polise destek veren bir grup tarafından öldürülen Ali İsmail Korkmaz (19) anısına marş besteledi ve her maçın 34. dakikasında Şükrü Saracoğlu Stadı “Daha 19 yaşında / Düşlerinde özgür dünya / Öptüğü çubuklu forma / Yaşayacak anısında / Ali İsmail Korkmaz / Fenerbahçe yıkılmaz" sözleriyle inledi. Ama yayıncı kuruluş bu dakikaları yayının sesini kısarak verdi.
Gezi Parkı, o günden sonra en ufak bir protesto söylentisinde dahi vali Hüseyin Avni Mutlu’nun izaha muhtaç tweet’leri eşliğinde bir kapatılıp bir açıldı ve polis tarafından korunan park olarak siyaset / sosyoloji / psikoloji / mimarlık / mühendislik / iç güvenlik / dış güvenlik / edebiyat / felsefe / gazetecilik / devrim tarihine geçti.
Ğ ile başlayan cümle kurabilen milyonlarca insan, ülkenin dört bir yanında sokaklara dökülerek anayasal hakkı olan protesto hakkını kullandı. Gösterileri, ğ ile başlayan cümle kurulamayacağını sanan ve bunu denemeye bile yanaşmayan hükümet ve onun emrindeki güçler tarafından engellenmeye çalışıldı.
Hatay Armutlu’daki protestolar sırasında 22 yaşındaki Ahmet Atakan’ın bir binanın çatısından düşerek hayatını kaybettiği iddia edildi. Atakan’ın ölüm ânına ait olduğu iddia edilen video kayıtlarında Atakan’ın düştüğü sırada yolda bir polis panzeri görüldü.
Ilımlı olma konusunda ülke sınırlarını aşan bir duyarlılığa sahip hükümetimiz, söz konusu Gezi olunca, ülkenin kendisine oy atmayan kısmını toptan düşman ilan etti ve Gezi’de hayatını kaybeden, yaralanan, kör olan ve sakat kalan hiçbir vatandaşını sahiplenmeyerek sorumluları cezalandırma yoluna da gitmedi.
İstanbul’da yaşanan Gezi Protestoları’nı önlemek için hayatın durması göze alındı ve köprüler kapandı, vapur-motor seferleri iptal edildi, metrobüsler durduruldu, metro kapatıldı, bütün özgürlüklerin kısıtlanmasına ek olarak ulaşım özgürlüğü de engellendi.
Jandarma, İçişleri Bakanlığı’na bağlı bir kurum olarak Gezi Protestoları’na müdahalede hazır bulundu.
Kalpler, Beşiktaşlı, Fenerbahçeli ya da Galatasaraylı fark etmeksizin Çarşı diye atınca, Çarşı’nın tribünlerden tasfiyesi için her yol denendi.
LGBT, farklı renkleriyle Gezi’ye renk kattı. Bütün şehrin merdivenleri gökkuşağı renklerine boyandı ama renklerden gözleri kamaşan belediye, her yeri tekrar griye boyadı.
Mehmet Ayvalıtaş (19), 3 Haziran 2013 Pazartesi günü İstanbul Ümraniye’de, Taksim’e gitmek için otobana çıktıkları bir sırada, kalabalığın içine cipini süren biri tarafından öldürüldü. Annesine göre mercimek çorbasıyla, karışık dolmayı çok severdi. Fadime Ayvalıtaş, oğlunun ölümünün ardından başbakana şöyle seslendi:
“‘(Başbakan) Anneler ağlamasın’ diyor. Ben de diyorum ki, ilk başta biz anneleri öldürün ki biz evlatlarımız ölürken ağlamayalım.” 13 Aralık 2013’te kalbi, evladının yokluğuna daha fazla dayanamayan anne Ayvalıtaş da öldü. Başbakan, susmakla yetindi.
Nefret ve öfke söylemini daima sağduyulu bir söyleme yeğleyen başbakan, Okmeydanı’nda Berkin Elvan’ı anmak için toplananlara “Berkin Elvan’ı anmak için törenler düzenleyeceklermiş. Kusura bakmayın biz her ölüm hadisesinde anma mı düzenleyeceğiz? O zaman bütün işleri bırakalım tören düzenleyelim. Ölmüştür, geçmiştir, bitmiştir.” dedi. Eylemlerde polisin takındığı tavrı da destekleyerek “Bunlara karşı polis eli kolu bağlı mı duracak. Nasıl sabrediyorlar anlamıyorum." dedi.
Otpor’dan dış ve iç mihraklara, paralel devletten faiz lobisine, cehape zihniyetinden Esedçiler’e kadar her türlü yakıştırmayla Gezi zihniyeti karalanmak istendi ve buralardan mağduriyet üretilmeye çalışıldı.
Ölçüsüzce kullanılan güç ve insan hayatı hiçe sayılarak kullanılan biber gazı sebebiyle 9 kişi öldü, 22 kişi gözünü kaybetti, 8163 kişi yaralandı.
Penguen medyası, dünya basın literatüründeki yerini aldı.
Ranta, talana ve ben yaptım olduculuğa kurban verilmek istenmeyen Gezi Parkı için kendiliğinden bir araya gelenlere başbakan, “12 tane ağacı bahane ettiler… …O kadar hazırlıklı bir saldırı yapılıyor ki, aynı anda huzur, istikrar ve ekonomi hedef alınıyor. ” dedi.
Satır ve sopalarla insanlara saldıran paramiliter diyeceğimiz bir grup ortaya çıktı ve İstanbul’un çeşitli yerlerinde Gezi Protestocuları’na saldırdı.
Şarkı söyleyen, kitap okuyan, ağaçları koruyan ve Taksim’e sahip çıkan gençlere defalarca düzenlenen şafak baskınlarıyla saldırıldı.
Twitter ve sosyal medya başbakan tarafından düşman ilan edildi ve “bela” olarak nitelendirildi.
Uzmanların ve uluslararası otoritelerin ısrarla biber gazı sağlığa zararlıdır, kullanılması yasaklanmalıdır demesine rağmen Gezi Protestoları süresince insanlara 150 bin adet biber gazı atıldı. Bu kapsüller ayrıca silah olarak kullanıldı. 36 yaşındaki Mehmet İstif, yakın mesafeden yüzüne biber gazı sıkılması sebebiyle dil kanseri oldu ve hayatını kaybetti. Yine Elif Çermik (64) biber gazı sebebiyle kalp krizi geçirdi ve 159 gün komada kaldıktan sonra yaşamını yitirdi.
Ülke çapında Emniyet Genel Müdürlüğü’nün verilerine göre Bayburt hariç 80 ilde 4 bin 900 eylem yapıldı ve eylemlere katılan 3 milyon 545 bin kişiden 5 bin 300’ü gözaltına alındı, 160’ı tutuklandı.
Vakarlı duruşlarıyla insanların saygısını kazanan acılı Elvan ailesi, başbakanın bir mitinginde yuhalatıldı.
Yandaş medya, camide içki içtiler, başörtülü kadına saldırdılar, üstüne işediler gibi sonradan yanlışlığı ispat edilen haberlerle bütün Gezi sürecini manipüle etti.
Zamanlama manidar açıklamalarının ilk tohumları o günlerde atıldı.
YORUMLAR