İtibarımızı sıfırladım babacım, babacık

Türkiye’de sıradan bir gün…

İlk görüşme:

“Selamün aleyküm…”

“Aleyküm selam…”

“Oğlum orada şey kaldı biraz, iki kuruşluk itibarımız…”

“Ha? Ne babacım?”

“İtibar diyorum, itibar…”

“Ha, seninki var, bir de ülkeninki babacım…”

“Onları sıfırla...”

“Ne yapayım?”

“Sıfırla diyorum sıfırla…”

“Nasıl babacım?”

“Lan sıfırla diyorum oğlum…”

“Ha anladım babacım. Ne yapalım babacım?

“Şey yapın, kapatın işte şeyleri…”

“Kapattık onları zaten babacım…”

“Ne zaman kapattınız oğlum, ben şimdi söylüyorum daha...”

“Ha, ben arsaları sandım babacım...”

“Dinle, neredeydi bizim şey? Kimde kaldı?”

“Ney babacım?”

“Şey oğlum lan işte, itibar…”

“Valla kimsede kalmadı diye biliyordum ben ama babacım…”

“Oğlum bizde itibar olmayacak da kimde olacak… Şimdi sen onları şey yap, görsünler bakalım kimmiş dünya lideri…”

“Obama diye biliyorum ben ama babacım…”

“Oğlum şaka mısın sen?”

“Şaka derken babacım?”

“Tamam, dur şimdi, karıştırma dur…"

“Peki babacım…”

“Kökünü kazımamız lâzım bu Twitter’ın mivitırın…”

“Bence de babacım…”

“Çin lidermiş bu şeyde, biz ikinciymişiz. Yakışır mı bize?”

“Yakışmaz tabii babacım…”

“Aferin, babasının oğlu…”

“Babacım ben de saçları kazıtayım diyorum, müsaade edersen. Yakışır mı sence?”

“Hasbin Allaaah! Oğlum altüst ettin bütün şeyimi…”

“Şeyimi derken babacım?”

“Tamam, kapat hadi kapat! La havle-”

“-Twiter’ı mivitırı mı babacım?”

“Ne gerekiyorsa onu yap oğlum. Biz millete şey derken, asıl şey içimizdeymiş meğer…”

“Nasıl yani babacım?”

“Hadi oğlum, hadi selamün aleyküm…”

“Aleyküm selam babacım…”

İkinci görüşme:

“Selamün aleyküm…”

“Aleyküm selam…”

“Oğlum n’aptınız o işi?”

“Hangi işi babacım?”

“Kuş muş vardı ya hani?”

“Ha, kuş kafese girdi babacım…”

“Aferin oğlum. Şimdi kimse giremiyor değil mi?”

“Giremiyor babacım. Zaten kafes küçük…”

“Lan oğlum, hangi kafesten bahsediyorsun sen?”

“Kanaryanın kafesinden babacım. Hani hayvancık birkaç gündür girmiyordu ya…”

“Oğlum onu mu diyorum ben?”

“Sen hangi kafesi diyorsun babacım?”

“Allah’ım, sen sabır ihsan eyle Ya Rab’bim…”

“Amin babacım…”

“Lan Twitter’ı diyorum oğlum, kapattınız mı onu?”

“Ohooğoo! Konuşur konuşmaz kapattık onu babacım. DM’den mesaj attım sana, görmedin mi?”

“Dur bakıyorum şimdi… Oğlum giremiyorum ya ben bu şeye…”

“Babacım sen de hiç anlamıyorsun şu teknolojiden…

“DNS mi VPN mi bir ayarları varmış onun…”

“Ayarları da sana DM’den atıyorum babacım…”

“Tamam, at oğlum. Şimdi mitinge gidiyorum ben. Dönüşte bakarım… Hadi selamün aleyküm…”

“Aleyküm selam babacım… Ak troller de büyük çağrı yaptılar mitinge Twitter’dan. Çok kalabalık olacak inşallah…”

“İnşallah oğlum…”

Yasağın başladığı dakikalarda Twitter’da;

Barolar Birliği, “Karar yok hükmündedir,” dedi.

Başsavcılık, “Bizim verdiğimiz bir karar yok. İdari bir karar bu. Biz bir karar vermedik.” dedi.

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, "Mecburiyetten alınıyor bu karar. Bunun uzun süreceğini zannetmiyorum" dedi.

Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, “Bugün Manisa’dayız.” dedi.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, “Sosyal medya platformlarının tamamen kapatılması tasvip edilemez. (…) Umarım bu uygulama uzun sürmez.” dedi.

Melih Gökçek, “Benim DNS ayarı açık olduğu için twit atabiliyorum. Muhtemelen yarın bu da kapatılır. Umarım sövenler ve sahte hesap kullananlar ders almıştır.” dedi.

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü, “Sosyal Medya sitelerinin kapatılması önerileri hakkında oldukça endişeliyiz.” dedi.

Avrupa Komisyonu’nun dijital stratejilerinden sorumlu üyesi Neelie Kroes, “Türkiye’deki Twitter yasağı yersiz, anlamsız ve ödlekçedir. Türk halkı ve uluslararası topluluk bunu sansür olarak görecektir.” dedi.

Üçüncü Görüşme:

“Selamün aleyküm babacım…”

“Aleyküm selam oğlum…”

“Babacım biz niye kapatık ki şimdi bu Twitter’ı?”

“Dıııt, dıııt, dıııt…”