Kafkas Tebeşir Dairesi’nde kazanan kim olacak?

Bu gece eski yılı geride bırakıp yeni bir yıla gireceğiz ama benim içimdeki duygu tam olarak böyle değil. Sanki on bir yıl sürmüş uzun bir uykudan uyanmışım ve gördüğüm ilk şey, her iki kolumun da birilerinin elinde olduğu. Canımı yakacaklarını hiç düşünmeden çekiştiriyorlar. Hatta bu çekiştirme sebebiyle uyanmışım uykumdan. Şaşkınlığım geçtikten sonra düşünmeye başlıyorum. Rüya diye gördüklerimin hepsi birer kâbusmuş aslında. Ne prens, ne prensesmişim. Bütün o altınların, mücevherlerin, paraların hiçbiri benim değilmiş. Etrafımı saran ve dostum olduğunu söyleyenlerin tümü, sahip olduğumu sandıklarımdan pay almak için toplanmışlar. Hiç anlamamışım. Onlar beni övmüş, ben onları sevmişim, yaşayıp gitmişiz.



Şimdi hatırlıyorum. Kolumu çekiştirirlerken. Aslında uyanmak istediğim zamanlar olmuş. Gördüklerimin rüya değil kâbus olduğunu anladığım. Mesela savaşlar. İnsanların üstüne bombalar yağdırmışlar. Ama sonra bana bunun benim güvenliğim için olduğunu söylemişler. İnanmışım. Çünkü inandırıcı olmak konusunda çok mahirmişler. İnsanları topluca hapislere atmışlar. Adalet var deyip tecelli etmesini beklemişim. Oysa hepsi savunmalarını bile yapamadan yıllarca tahliye edilecekleri günü beklemişler. Uyanmak istediğimde, amaçları devleti ele geçirmekti demişler, siz öyle diyorsanız, deyip uyumaya devam etmişim. Sonra ağaçlar dile gelmiş. Zulme maruz kaldıklarını söylemişler. Yine de bir yaprağımızı bile alamayacaksın demişler. İnsanlar da ağaçlarla birlik olmuş, direnmişler. Bu diyarın gördüğü en gaddar şekilde susturmuşlar herkesi. Ama doğa demişim, bitkisi, hayvanı ve insanıyla bir bütündür, bu gaddarlık niye? Sen onları bilmezsin, demişler. Doğa en büyük düşmanıdır kentlerimizin. Garipsemişim ama yine de uyanamamışım. Suların önünü kesmişler, koskoca denizlerin yolunu değiştirmek için projeler geliştirmişler, ölüme daha çabuk taşıyan hızlı trenler yapmışlar, yol medeniyettir, deyip deprem bölgelerine harcanacak paraları yollara harcamışlar, köprülere zulmün adını vermişler, ölümü yaşatanlara madalyalar takmışlar. bunların hepsi kâbus, artık uyanmalıyım, demişim, başımı bir o yana bir bu yana savurarak. Yine de uyanamamışım. Uyanır gibi olduğumda, başucumda hayal meyal gördüğüm iki gölge, el ele verip usulca ninniler söylemişler bana. Uyu demişler. Sonsuza kadar uyu. Ölmüşsün gibi uyu.



Şimdi anlıyorum ki, kollarımdan çekiştirdikleri için uyanmışım ben. Beni paylaşmak için kavga etmeselermiş, devam edecekmişim uyumaya. Uykumda ölene kadar. Bir o çekiştiriyor şimdi, bir diğeri. Canım yanıyor. Kollarım kopacak sanki. Ama hiç acımıyorlar bana. Tek amacı var ikisinin de. Ortaya tebeşirle çizdikleri daireden kim dışarı çıkartırsa beni, ben onun olacağım. Üstelik bu kez Kafkas Tebeşir Dairesi’ndeki şefkatli anne değil taraflardan biri, ki çocuğunun canı yanmasın diye her çekişte tuttuğu kolu ilk bırakan.



Kâbuslardan uyandım. Şimdi canım daha çok yanıyor. Hırsla çekiştiriyorlar. Bu sürede kim beni daireden dışarı çıkaracak ve kazanan taraf olacak bilmiyorum ama daha en başından kaybeden belli.



Kazanacağımız bir yıl olmasını diliyorum. Herkese mutlu yıllar…




Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.