Bize iki çay söyle, biri demli...

Nereye gittiğimi hatırlamıyorum. Gününü de keza.


Metroda birine yer vermek istedim.

“Hayır” dedi. Kafasını öyle sert çevirdi ki, gençlik yıllarından ya da lise sondaki yıllık fotoğrafından utanırsın ya bazen, öyle utandım.

Elinde kocaman bir torba, kolları titriyordu ama “Hayır” demişti işte.

Altından kalkamayacağım bir ruh hali, ikimizi de ipotek altına almıştı. Gözünün kenarındaki çizgilerden anladığım 50’sini az evvel geçmişti. Sımsıkı bir topuzu, inci kolyesi ve inci küpeleri vardı.


Gözleri çocukluğunda mutlu olmamış insanlar gibi bakıyordu. Mahalledeki çocuklar sırf onun topu daha süslü diye yanaşmış, anası gayrımenkule düşkünmüş, babası başka kadınlara.

Kimse onu coşa coşa övmemiş ama coşa coşa yermiş gibiydi yıllar boyunca.


Metro durdu. Ayağa kalktım, ineceğim, baktım o da hareket etti.


Hiç istemezdim.


İndik.

“Dur” dedi. “Bir şey soracağım sana. Çok mu yaşlı görünüyorum?” “Hayır” dedim. “Beni yanlış anlamanızı istemem. Çok yorgun görünüyordunuz, ondan.”

“Şu torba beni yordu sanıyorsan yanılırsın, 60 yaşındayım, karar vermekten yoruldum” dedi. Ekledi: “Benim yaşıma gelince anlarsın.”


“Az kaldı” dedim. “Çaktırmıyorsun” dedi uzaklaşırken. Bana inanmış gibi durmuyordu.


Astor Place’te ayrıldık.


Sonra o kadını çok düşündüm. Hesabımı oracıkta soranı. Bir hayat biçmeye çalıştım. Olmadı. Çok düşündüm. “Yorgun görünüyordunuz” diyerek neden bir başkasının terzisi olmaya, neden kadının paça boyunu almaya kalkmıştım?


Kadının takati olmak ne haddimeydi? Herkesin takati kendineyken.. Oturdum bir mektup yazdım.


“Sayın Hanımefendi”

Sorduğunuz soruda ziyadesiyle haklısınız. Size o hadsizliği ettikten sonra kendime soruyorum. Sorularım ektedir.

Saygılarımla, imza.


SORULAR:


Seni en iyi kim biliyor? Hayır, sadece burcunu değil, yükselenini de.


En çok kim seviyor seni?

Hayatının ilk 11’ini yazsan kalede misin defansta mı? Yoksa şutlarınla mı meşhursun?


Hangi tribündesin? Kimlerlesin? En çok hangi mevsimi seversin?


En son ne zaman kendi hatrını sordun? En son ne zaman iki elini boynunun arkasına götürdün de kendi sırtını sıvazladın?


Kaç defa düştün, kaç defa ayağa kalktın? 11? 15? Hayat rezümende kaç ah var?

En son kime “Senin kredin sonsuz bende” dedin de sonra dostluğunu takside bağladın?


Vazgeçtiklerinle vazgeçemediklerinin boyları kaç metre olmuş biliyor musun?

En son kimi üzdün? O yanındakini üzdüğün akşamı ve rüyanda onu sana su uzatırken gördüğünü hatırlıyor musun?


Şimdi sana kaybolan yıllarını verseler geri alır mısın? En çok neye ağlarsın? Empati kelimesini elbezi yaptın her yeri siliyorsun, vicdan tozu gelse onu da serper misin?


Her sorunun cevabını doğru bilemezsin değil mi?


Hiçbir hikaye bildiğin gibi değil di mi?

Uzaktan zor oluyor, astigmatla hipermetrop olunca serde.

“Hadi bana müsaade” de denmez bu saatten sonra.

Ama sonra bir bakmışsın aklını, kalbini merdaneye kaptırmışsın.


Cüzdanında yara bandı taşır mısın?



Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir çok güzelll
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.