Aç kapıyı biz geldik!

Geçen sene bugünlerde az uyuduğum gecelerden birinde aklımdan geçti bir saniyeliğine; “Seneye 40 yaşıma girdiğimde başka bir şehirde olsam keşke!”


Öylesineydi, gelip geçti, içimden “şu dünyada çok sevdiğim, duvarlarına yaslanıp oturmuşluğum olan 3-5 şehir var zaten, birine uçsam” demiştim.


Ve bir şekilde hayalimle işlerim denk düştü ve geçen hafta kendimi yurtdışında buldum. İş kısmı bittikten sonra Paris’te üç günüm vardı. Sonbahar gelmiş, ağaçlar parklar sararmış, nefis sokaklar, meydanlar, şansıma hava harika!


Ve televizyonda haberler: Fransız spiker 15-16 Eylül Paris’te European Heritage Days olduğunu söylüyor. Bu şu demek; Fransa’nın her kentinde, her yer o gün halka açık ve ücretsiz!


Her yer şu demek; Aklınıza neresi gelirse işte HER YER!


Spiker de uyarıyor; “Kuyruk beklemeye hazır olun. Bugün size gereken sabır!” Açılan kapılara bakanlıklar, teşkilatlar dâhil!


Elimde harita...


Hiçbir zaman saraylara, hanlara hamamlara merakım olmadığından Adalet Bakanlığı, Emniyet Teşkilatı’nı arıyorum. Kendi kendime verdiğim doğum günü hediyemi ıstıraba dönüştürmek peşinde değilim.


Ama merak ediyorum. Spiker doğru demiş, her kapalı kapının önünde uzun kuyruklar…


Fransızlar, Japonlar, Amerikalılar, Almanlar ve ben…


Müze gezer gibi geziyoruz binaları…

Buralar normalde bir bilet alıp girilen yerler olmadığından, fotoğraf çekmek yasak!


Benim için fark etmez, Japonlar biraz hüsrana uğramış gibiler…

Yeğenim Efe suskun bir anımda dönüp bana “Elif, insan en çok sustuğunda konuşuyor değil mi?” demişti. İşte tam onun tarifi…


Öyle bir sessizlik ki içimdeki ses susmuyor. Ve artık hem Paris’teyim hem değilim.


Kafamdaki ses bana bir tek soru soruyor; “Bizde olabilir mi böyle bir gün? Böyle bir hafta sonu bütün kapılar halka açılır mı?”


Cesaret edip de, “Yahu eğrimizle doğrumuzla halk görsün bizi, nerelerde ne yaptığımızı?” diyen biri çıkar mı?

Misal, açabilir misiniz Adalet Bakanlığı’nın kapısını? Yoksa çuval çuval üzerimize hukuksuzluk mu yıkılır? Yoksa kapının önüne polisleri yığıp, gelen halka da adaleti nasıl dağıtamadığınızı gösterebilmek için biber gazı mı sıkarsınız?


Ya da açabilir misiniz herhangi bir Emniyet Müdürlüğü’nü?


Aklınıza bir yer gelmiyorsa örnek vereyim; duvarlarının dili olsa sadece çığlık atacak Vatan Emniyet Müdürlüğü’ne bizi davet edebilir misiniz gönül rahatlığıyla?


Tabii ya, öyle yarım yamalak istediğin kapıyı açıp, istediğin kapıyı kapalı tutacaksın diyen yok!


Bizi ilgilendiren her yeri açmanız gerek…


Verdim işte Fransa örneğini, “her yer” dedim.


Açtın mı misal Terörle Mücadele Şubelerini de açacaksın…


Kapılar açılınca faili meçhuller dökülür mü önümüze?


Ya da belki de bize terörle mücadele diye toplanan kaset kapakları, defterler, abuk sabuk alışveriş fişlerini tıktığınız dolapları gösterir, geçiştirirsiniz hepimizi değil mi?


Savunma Bakanlığı açar mı kapısını?


Gerçi içeri insanlar doluşacak, gürültü olur, o kapalı kapılar ardında ölüler sayılıyor hâlbuki değil mi? Bingöl’de 8, Hakkâri’de 7, Diyarbakır’da 3 – 5 diye gidiyor listeler…

Sahi Savunma Bakanı nerede?


Onun yerine kritik zamanlarda Orman Bakanı’nı görüyoruz ya…


İçişleri Bakanlığı’nı gezmek nasip olur mu? Belki de sadece şehit olmak nasiptir bu halka…


Ya da Adli Tıp’a ne dersiniz?


Ama acaba kapısına kaç tane polis dizseniz yeterli olur biz giremeyelim diye içeriye?


Adli Tıp’ın bekâret zarıyla kaplı odalarını nasıl dolaştırırsınız acaba?


Doğru ya Afyonkarahisar’daki patlamada çocuklarını kaybeden ailelere sonuçları bildirmek için de Adli Tıp’ın önüne çadırlar kurulmuş, insanlar oralarda bekletilmişti değil mi?O kadar steril bir ortam ki çadırlardaki insanların ahı kirletmesin ortalığı…


Ya da TÜBİTAK’I? Aylarca doğru dürüst bir rapor yazılamayan odaları gösterebilir misiniz?


Nasıl unuttum ya, sahi TÜBİTAK o raporlar dururken en son küçük çocuklar okula alışsın diye çocuk şarkıları yazıyordu ya…


Ya da ÖSYM’nin kapısını açabilir misiniz?


Gerçi odalarınızı haklarını yediğiniz öğrencilerin dolaşmasına izin de veremezsiniz ki şimdi…


Hem çocuklar kendilerine hazırlanan soruları görürlerse ya? Doğru ya o şifreler, o soruların adresleri belli nasıl olsa…


Gez gez bitmez ki! Bak aklıma geldi, MİT’e girebilir miyiz? Ya da Milli Eğitim Bakanlığı’na şöyle kapısından girsek bir baksak ya da Sağlık Bakanlığı’na?


Gerçi kapılarınıza atanamayan doktorlar, atanamayan öğretmenler yığılır diye korkarsınız değil mi?

Dışardan bakanlar olarak biliyoruz ki siz hiçbir kapıyı açamazsınız. Açarsanız pasaklı insanlar gibi dolaplara tıkıştırdığınız pislikleriniz dağlar gibi üstümüze yıkılır.


Kiriniz, pasınız, adaletsizliğiniz, hak bilmezliğiniz, insafsızlığınız, vicdansızlığınız bulaşır üstümüze başımıza. En iyisi mi örtün bütün kapılarınızı, pencerelerinizi, kalmayalım sizin kirli cereyanlarınızda!


Hatta Meclis’i bile kapatıp gitseniz keşke, ama nasip kısmet işte…

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.