Tanrı ve Tanrıçaların Şehri: ATİNA

Yunanistan’ın başkenti Atina binlerce yıllık tarihiyle dünyanın en eski şehirlerinden biri, Antik Yunan’ın başkenti, felsefeye yön veren düşünce akımlarının, tiyatronun, demokrasinin ve dramanın doğduğu yer. Aynı zamanda ülkenin en büyük şehri, 4 milyon nüfusa sahip, etrafı tepelerle çevrili, canlı ve yaşayan bir şehir…


İnsanları, hareketliliği, havası, trafiği ile hiç yabancılık çekmeyeceğiniz, uçakla sadece bir saat uzaklıktaki Atina’da keyifli bir hafta sonu geçirmek için birçok alternatifiniz var. Cuma günü THY’nin İstanbul - Atina seferi ile dopdolu bir hafta sonunu tatiline başlıyoruz.


Atina, İstanbul’a oranla küçük olduğu için tüm mesafelerde size çok yakın geliyor.


Uçaktan indikten sonra yok sayılacak bir sıra ve işte Atina’dasınız…


Taksiler şehre çok hakim. Bizim kaldığımız otel, Grande Bretagne. Kolonaki dedikleri bizim Nişantaşı’na çok benzettiğimiz bir bölgede yer alıyor. Yaklaşık 20 dakika kadar, yeşillikler içinde otobandan giderken yine ne kadar dolu ve eğlenceli bir hafta sonu geçireceğimin heyecanlıyla etrafı seyrediyordum.


Atina, İstanbul a göre çok az nüfusu olmasına rağmen, eğlence ve hizmet konusunda kaliteden taviz vermeyişleriyle turizm alanındaki profesyonelliklerini bir kez daha ispatlıyor.


Daha önce hep Hilton’u tercih ettiğim için bu sefer Grande Bretagne’yi tercih ettim.


Hilton daha modern dekorasyonu ile tüm dünyada olduğu gibi iş adamları için tasarlanmış bir otel.


Ancak Grande Britagne klasik ve şaşalı dekorasyonu ile turistik bir gezide olduğunuzu hissettiren bir otel.


Kasım sonu İstanbul 12 dereceyken Atina 20 dereceydi ve t-shirtle gezilecek kadar sıcaktı.


Ancak bahar ayları bu şehri yaşamak için en uygun dönem diyebiliriz. Oteli gezdikten sonra akşam yemeği için odama dinlenmeye ve hazırlanmaya çekildim.


Tıpkı İspanyollar gibi Yunanlılarda geç yemek yedikleri için eğlenceleri de çok geç vakitlere kadar sürüyor. Avrupa Birliği üyesi olan Yunanistan’da her yerde sigara içilmesi beni çok şaşırttı, ama itiraf etmeliyim ki, aynı zamanda sevindirdi.


Kabul etmek lazım ki havalandırma sistemleri müthiş çalışıyor, kimseyi rahatsız etmeyecek düzende tasarlanmış.


Akşam yemeği için ilk gece tercihimiz Villa Mercedes…


Bu özel mekan için İstanbul’un Reina’sı diyebiliriz. Şarabımızı ve yemeğimizi sipariş ettikten sonra mekanı incelemeye başladık. Garsonların hepsinin İngilizce biliyor olması ve servisin çok hızlı olması mekanın güzelliğine güzellik katıyor.


Villa Mercedes aslında bir kulüp ama mutfağı da son derece başarılı bir mekan.


Enfes Cafe De Paris soslu etimi ve Cabarnet Savignion şarabımızı içtikten sonra, kulüp moduna girdik ve dans ettik. Dikkatimi çeken bir unsur da serbest dolaşım olduğu için mekanda bir sürü turist vardı.


Ancak bizim fiziksel görüntümüz o kadar benziyor ki hiç turist muamelesi görmedik.


Mekan gece saat iki civarlarında tam bir kulüp havasına dönüşüyor.


Çalsın Buzikiler! Rembetiko Başlasın!


Bir sonraki durağımız bir Yunan ritüeli Buzuki…


Tıpkı İstanbul’un eski gazinolarındaki gibi beş şarkıcı sahne alıyor ve assolist en son sahneye çıkıyor. Karanfil onların şampanyaları gibi sanatçıya sürekli atılıyor. Özel kıyafetli çiçekçi kızlar geziyor. Yine özel kıyafetli fotoğrafçılar dolanıyor etrafınızda.


Sahnede göbek atanlar, şarkılara eşlik edenler, anlayacağınız tam bir cümbüş havasında, sabahın ilk ışıklarına kadar eğlence devam ediyor.


Biz de hiç alışkın olmadığımız halde sabaha karşı otelin yolunu tutuyoruz.


Ve sabah öğreniyoruz ki Atina’lı arkadaşlarımız sabah sekizde evlerine gitmişler.


Cumartesi sabahı ilk kahvemizi Kolonaki’de gençlerin hıncahınç kafeleri doldurduğu yerde içiyoruz. Tüm bölgeyi zaten yavaş yavaş bir saatte gezebilirsiniz.


Ancak kendinizi gezmeye, alışverişe kaptırıp fazla geç kalırsanız Sea Satin’deki rezervasyonlu masanızı başkasına verirler ve cumartesi öğleden sonraki eğlenceyi kaçırırsınız. Sea Satin öğlen saatinde gittiğiniz zaman balıkçı teknesi dekorasyonuyla ve lezzetli deniz mahsulleri menüsüyle sıradan bir yer olarak görülüyor.


Fakat ilerleyen saatlerde alkolün ve o harika Yunan müziği melodilerinin etkisiyle herkes masaların üzerine çıkıyor. Menüden size tavsiyem Karidesli Spagetti…


Saat dokuz civarı Sea Satin kapanıyor ama genelde 7-8 arasında herkes evlere dinlenmeye gidiyor.


Çünkü Cumartesi geceleri de sabahlara kadar onları bekleyen bir eğlence var.


Tabi Sea Satin’den sonra geceye devam etmek için biraz dinlenmenizi ve otelin Spa’sını denemenizi tavsiye ederim. Dinlendikten sonra, buraya gelmeden epey bir zaman önce yer ayırttığımız Anna Vissi’ye gitmek üzere yola çıkıyoruz.



Arena’da Anna Vissi Konseri

Üçbin kişinin dolduğu Arena ambiyansı, havalandırması ve servisiyle muhteşem bir yer. Fakat yemek yemenizi tavsiye etmiyorum. Çok kalabalık bir yer olduğu için yemek konusunda çok başarılı değiller.


Anna Vissi, Antonius Remos gibi isimlerin sahneye çıktığı Arena aslında bir konser salonu havasında fakat herkesin masası var ve her türlü yiyecek içecek servisi mevcut. Yılın belli zamanlarında burada sanatçılar sahneye çıkıyor.


Her sene farklı şovlar hazırladıkları için belirli dönemlerde sahneye çıkmıyorlar.


Size tavsiyem Atina’ya gideceğiniz zaman muhakkak bu isimlerden biri sahneye çıkıyor olsun çünkü burada müthiş bir ambiyans ve eğlence sizi bekliyor.


Program gençlerin şovlarıyla başlıyor. Akrobasi grupları, genç vokaller ve gece yarısından sonra kendini soluksuz izleten Anna Vissi. Şov, sahne, performans insanı şaşkına çeviriyor. Ama daha fazla anlatmayacağım çünkü o anı izlemek ve yaşamak gerekiyor.


Harika geçen bir Cumartesi’den sonra artık dönüş için hazırlanıyoruz. Pazar öğleden sonrası Pire’de güzel bir yemek için Dolphin Restaurant’ı tavsiye ediyorum.


Marinanın içinde harika deniz mahsullerinin en iyi adreslerinden biri burası.


Ama vaktiniz varsa ve Pazar sabahı erken uyanırsanız geçen sene yenilenen ve açılışı yapılan Yeni Akropolis Müzesi’ni gezmenizi tavsiye ediyorum.

Atina kültürüyle insanıyla bizi kendi evimizde gibi hissettiren bir yer. Mitolojik tanrıları, tanrıçaları ve efsaneleriyle; antik tarihiyle, müzeleriyle, sabahlara kadar süren taverna eğlenceleriyle, spor aktiviteleriyle ve bütün yıla yayılmış festivalleriyle ziyaretçilerine tek bir gezide çok çeşitli tatlar sunan bir şehir.




Dönüş yolunda bile tekrar ne zaman Atina’ya geleceğimi düşünüyorum. Bu güzel şehri henüz görmeyenlere mutlaka gitmelerini öneriyorum. Atina gezinizi daha anlamlı hâle getirmeniz için bir tavsiye daha; gitmeden önce, Yunan mitolojisi hakkında biraz bilgi toplayın ve Antik Yunan tanrılarıyla ve tanrıçalarıyla tanışın.


Böylece Atina’da geçirdiğiniz süre boyunca Antik Yunan’ı en güzel şekilde anlar ve yaşarsınız.


Bon voyaje…


YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.