Sempatik şehir! Selanik...

İstanbul'a en yakın ve cıvıl cıvıl bir şehir Selanik. Cuma sabahı kalkıp, nereye gitsek düşüncesinin en iyi ve kolay alternatifi.



Tercihimiz Electra Palace otel, şehrin tam göbeğinde meydana bakan ve deniz manzarasıyla büyüleyen bir otel. Sadece balkondan güvercinleri izlemek bile bir keyif.



Otele akşam üzeri vardığımızda çıkıp biraz keşif yapmak istedik. Ohhh el ele, göz göze, rahat rahat gezmeye başladık. Nasıl keyifli anlatamam. Her cafe dolu, cıvıl cıvıl insanlar. Kriz var diyenlere kapak olsun şeklinde herkes sokaklarda.


Selanik’te farklı bir Alsancak havası var. Kendinizi oraya ait hissedebiliyorsunuz. İnsanlar çok sıcak, Türk olduğumuzu duyunca ekstra bir alaka var.





Önceden yaptığım araştırmada biraz şehrin dışında deniz kenarındaki balıkçıların iyi olduğunu biliyordum. Miami kimine göre en iyisi, biz de oraya gittik.


Deniz kenarı tam bir Yunan restaurantı dekorasyonu. Mavi ahşap masalar ve pötikareli masa örtüleri… Türk olduğumuzu öğrenince içki çeşitlerinde rakı da getirdiler. Öğrendik ki gelen Türklere uzo çok tatlı geldiği için tercih edilmiyormuş.



Yemekler tam anlamıyla harikaydı. Midye çorbası ve yumuşacık kalamara bayıldım. Burayı Selanik'e gidenlere şiddetle tavsiye ederim.





Erken yemek yemenin en güzel tarafı, sabaha erken kalkmak. Otelin üst katındaki kahvaltı salonunda kumruları besleyerek kahvaltı ettik. Şehri otelin üst katından çok güzel izliyorsunuz.


Genelde hafta sonları çok geç yattıkları için şehir saat 3 ten sonra hareketleniyor. Ama biz tekrar karış karış tüm sokakları gezmeye çıktık. Atamızın evini ziyarete gittik. Farklı bir duygu ama anlatılmaz, yaşanır.





Yine öğleden sonra Selanik’in mezeleriyle meşhur en iyi yerel restaurantına gittik. Panellinion... Biliyorsunuz ben aynı zamanda catering ve restaurant işiyle de uğraşıyorum. Harika humus yapıyoruz ama buradaki humus kadar lezzetlisini Beyrut’ta bile yemedim. Çocuklu ailelerin tercih ettiği bu restaurant kendi şarabını da yapıyor ve çok keyifli...



Bu arada şehrin içinde Bodrum barlar sokağına benzer cıvıl cıvıl bir yer var. Kulüpler, restaurantlar… Aslında burada yaşayanların hayatı sadece yeme, içme ve eğlence. Biz geldik tatile ama onlar hep tatilde gibi.



Gece " Buzuki" dedikleri canlı müzik vazgeçilmezleri. Günün ilk ışıklarına kadar süren bu eğlencede rituel, sanatçıya karanfil fırlatmak. Ama Atina’da bu iş çok daha eğlenceli.



Akşama şehrin göbeğindeki en iyi balıkçıya gidiyoruz. Balıkçının adının 7’si benim şirketimle adaş. Balıkçının adı 7 (seven) seas.


Vaktiniz ne kadar olur Selanik’te bilmiyorum ama muhakkak yemek yemelisiniz. Balıklar muhteşem. Levrek lokum gibiydi. Buradaki tek eksik deniz manzarası. Denizin önünde yemek yemek için Miami’yi tercih edebilirsiniz.



Dönüş yoluna geçmeden internetten uçak saatine bakalım dedik. İyi ki baktık. Uçak iptal olmuş:-) Tabii bu kadar sakin karşılamadık durumu ama size bunu yansıtmak istemiyorum. Arabayla İpsala’ya kadar İpsala’dan da bizim arabayla döndük. Ama Selanik şehrinin pozitif havası yaşadığımız karayolu işkencesini hemen bertaraf etti.



Haftaya güney Fransa’dayız....


Nice, Cannes, Monte Carlo ve St. Tropez’deyiz....



Sevgiyle kalın....

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.